|
|
Ferrari'yi satan ama devretmeyi unutan bilge!
Eğer "Benim hayatım, beni rahat bırakın, ben 42 yıldır ilk kez huzuru buldum" deyip, magazin muhabirlerinin üzerine otomobil sürüp, sadece küfretmeyle kalsaydı; karşımızda yeni bir antimedya kahramanımız, bir bilgemiz var diyebilirdim. Ama olayların ilk dalgasında Okan Bayülgen'e çıkıp, ikinci ve büyük tsunamide de, Beyaz'a çıkıp, pişkin pişkin yaptıklarını anlatınca tüyler biraz diken kıvamına geldi! Hele bir de pazar günü Ayşe Arman'a verdiği röportajda kendini aklamak, vicadınını rahatlatmak ve yeni sevgilisine "Canım bak ben isteyince ne kadar kahraman olabiliyorum" mesajı verince; midede de birtakım kıpraşmalar duhul etmeye başladı.
KONU KANKASI OLDU Gerçekten hikaye çok makul başlamıştı. Beyaz saçları ve kirli sakalıyla Neco, bir teknede mesut fotoğrafları ile görülmüş ve "Zor bir adım atıp, hayatımdaki tüm konfordan vazgeçiyorum, aşkı yaşayacağım" benzeri açıklamasıyla özellikle yaşlılık günlerinde şu andaki eşlerinden kurtulup, yanlarında bolca Viagra stoğu ile gencecik kadınlara yelken açmak isteyen erkek köşe yazarlarının biricik 'konu kankası' haline geldi. Hakikaten de Neco bu açıdan bakılınca; bir rol model, yüzüklerin efendisi hatta heykeli dikilecek adamdı. Ama Neco bu, şişede durduğu gibi duramadı, Bodrum'dan bildirmeye başladı. Gazeteci dövmüş olmakla övünmesi, hatta bir insanı morluk bırakmadan dövebilecek kadar özel teknikler geliştirmiş olması (Yanılmıyorsam benzeri teknikleri bazı işkenceci polislerin uyguladığı iddia edilir) bir de kalkıp Nükhet Duru'ya o şirin 'Azgın Teke' şarkısı için (Ama evet, kadınız ve hayatında en az bir kez başka bir kadın için terk edilmiş olan kadınlar için bu şarkı hınzır bir gülümseme yaratmaktadır ve mümkünse Dünya Kadınlar Günü'nde marş olarak dört bir yanda çalınmalıdır) dava açması, onu ileri derecede antipatik kıldı gözümde.
İKİ LAF ETMEZ MİYİM? Şimdi sayın okur, gelin baş başa konuşalım... Ben sizin çok iyi bir arkadaşınızım diyelim. Yıllarca sevgiliniz, ben ve siz kanka olmuşuz, sizi birbirinizle ben tanıştırmışım. Kalkıp sevgiliniz başka bir kadın için sizi terk ediyor; e ben kalkıp bir iki laf etmez miyim? Böyle bir durumda tarafımı belirtmez miyim? (Burada ellerimi bağlayıp, Cennet Mahallesi kavgası öncesi göbek havası eşliğinde tarafımı bildiriyorum!) Tabii bütün bunlar onların problemi. Ama Neco pazar günü yayınlanan Ayşe Arman röportajında, Ayşe Özyılmazel'in çalıştığı gazeteye rakip bir gazetede, rakip bir köşe yazarına verdiği demeçte; söylediklerinin altının çizilerek yayınlanacağını bildiği halde Ayşe'ye vermiş veriştirmiş. Ayşe'nin fikirleri, empoze ettiği görüşleri, yaşam anlayışını acımasızca eleştirmiş. Kızının kariyerine zarar verip vermeyeceğini hiç düşünmeyen, yeni ilişkisini 'boşanma' işlemleri sonlanmadan (Bakınız Ferrari'sinin devir işlemlerini yapmayan öz Türk bilgesi) göğsünü gere gere anlatmanın, bu olayda zarafetini korumayı başarmış; eski eşini ne kadar üzeceğini tartmayan bir adam; yeni bir hayat seçse ne olur, hayallerinin peşinde koşsa ne olur! O yine Oya Özyılmazel'in kalbinde morluk bırakmadan olay yerini terk ettiğini düşünüyor olmalı. Ama kalp zaten yaralarını çok da belli etmeyen, içe doğru kanayan bir varlıktır...
|