|
|
|
|
|
|
Scorsese beni seçtiği için çok şanslıyım
Bu cuma vizyona girecek; Martin Scorsese imzalı 'Köstebek'in ünlü başrol oyuncusu rolünden son derece memnun: Çok şanslıyım, çok iyi yazılmış bir karakter... İyi ile kötü adam arasında net bir çizgi olmaması bence harika!.
Alamet-i farikası olan 'suç ve şiddet dünyası'na şık bir dönüş yapan ustamız Martin Scorsese'nin 'Köstebek' (The Departed) adlı yeni filmi; bu cuma gösterime giriyor. Dört yıl önce büyük beğeni kazanan Hong Kong yapımı 'Infernal Affairs'ın (Kirli İşler) yeniden çekimi. Polis teşkilatı ile suç dünyası arasındaki köstebek ağını anlatan filmde; polis rolündeki Leonardo Di Caprio farklı bir kimlikle yaşamanın baskısını, şiddete karşı şiddetle karşı koymanın dayanılmaz ağırlığını yaşıyor. Gerçek yaşamda ise gayet neşeli ve 'oyuncu!' Daha doğrusu, içindeki sevimli çocuğu bastıramayan, yeri geldiğinde de sorumluluklarının farkında 'bir ciddi genç adam' havasında. 'Titanik' ile henüz 23 yaşında dünya starı olmak onda bir kimlik bunalımı yaratmamış. "Bilakis çok şanslıyım, ünlü olduğum için çok kişiyle tanışabiliyorum" diyor. Bu şansını da hayır işlerinde değerlendiriyor, "Önlem alınmazsa geleceğimizden çok endişeliyim" diyerek çevre sorunlarına dikkat çekiyor. Leonardo Di Caprio ile geçen ay 'Köstebek'in tanıtımı için geldiği Roma Film Festivali'nde birlikteydik. 32 yaşında, Beatles dinleyen, 'bebek yüzlü' imajından sıyrılıp 'ciddi' bir oyuncu olmak için çalışan, dünya meselelerine de duyarsız kalmayan yakışıklı aktörle özel bir söyleşi yaptık. Türk hayranlarına sevgiler gönderdi, "Ülkenize mutlaka gelmek istiyorum" dedi.
Mükemmel bir aşk ilişkimiz yok
* 'Köstebek'te kötü-iyi çelişkisini yaşayan bir karakteri canlandırıyorsunuz. Bir aktör için cazip bir rol değil mi? Evet, rolümü çok sevdim. Martin Scorsese bu role beni seçtiği için çok şanslıyım çünkü benim istemem değil, onun seçimi önemli. Çok iyi yazılmış bir karakter. Çelişkiler yaşıyor. Zaten senaryoda iyi ile kötü adam arasında net bir çizgi olmaması harika. Matt Damon (diğer polis rolünde) ile ben benzer geçmişlerden gelen iki genç adam rolündeyiz. İkisi de polis oluyor ama farklı taraflara yöneliyorlar. İyi niyetle hareket etseniz de içinde bulunduğunuz cehennem ortamında nereye varacağınız meçhul! Herkesin bir cehennemi var! Harika bir deneyim oldu.
* Disipliniyle tanınan Martin Scorsese ve dev bir oyuncu kadrosu var. Çekimler nasıldı? Sete epey bir gerilim hakimdi. Bilinçli bir karar değildi ama nedense hepimiz pek ciddiydik çekimlerde! Öyle birbirimize takılıp, şakalar yapıp, gülüp eğlenmedik doğrusu. Sanırım hepimiz en iyi performansı vermek zorunda olduğumuzu biliyorduk. Birbirimizle takışmak yerine Scorsese'ye hizmet etmemiz gerektiğinin farkındaydık.
* Scorsese ile bu üçüncü filminiz, dördüncüsü de geliyor. Sizce nasıl bir ikilisiniz? Birlikte çok uyumlu çalışıyoruz. Her şeyde hemfikir olmaktan ziyade, nelerden hoşlanmadığınız konusunda anlaşabilmeniz gerekli. Karışık söyledim, değil mi? (Kahkahalar) Daha önce izleyip beğenmediğiniz, hiç özenmediğiniz birtakım klişelerden uzak durmak gerek. O zaman biz de temel olarak önce nelerden nefret ettiğimiz konusunda anlaşalım dedik ve öyle de gidiyoruz. Aramızda 'mükemmel bir aşk ilişkisi' gibi bir şey yok. Birbirimizin her fikrini beğenip, sırtını sıvazlamıyoruz.
* Onunla çalışmak çoğu oyuncunun rüyası. İşbirliğiniz nasıl başladı? Genç bir aktör olarak ben kendisine gittim ve 'Lütfen bu rolü bana verin' dedim. Düşünsenize 'New York Çeteleri' onun 20 yıllık projesiydi; emanet etmesi çok zor. Rolü bana verdiğinde kendimi piyango kazanmış gibi hissettim. 'Göklerin Hakimi'nde (Aviator- 2005) bana güvendi. 'Köstebek'te ise proje geldi; bu kez ikimiz de anında kabul ettik. Böyle bir ustayla çalışmak çok şey öğretti. Çalışma enerjisi, bilgisi ve sinema sevgisi bulaşıcı.
İşini yap, ödül gelirse ne ala!
* 'Göklerin Hakimi' ile ikinci kez Oscar'a aday olduğunuzda beklentiniz neydi? Açıkçası 'Göklerin Hakimi'yle Oscar almayı umuyordum. Ama sonuçta ne çıkacağını, ödülü alıp almayacağınızı tahmin edemiyorsunuz. İnsanların tepkisini tahmin etmek zor. Demek ki; en önemli şey ödül almak için film yapmamanız gerekiyor. İşini yap, ödül gelirse de ne ala. Ama Scorsese gibi başyapıtlar çıkaran, çağdaş sinemanın önemli ustası olan bir yönetmenin hâlâ Oscar alamaması inanılmaz, kötü bir şaka gibi!
* Sette bir de efsane oyuncu Jack Nicholson da vardı, birlikte çalışmak kolay mıdır? En hayran olduğum aktörlerden. Sete geldiği anda tüm enerjiyi değiştiren bir kişilik. İşte o zaman onunla çalışmanın nasıl bir şey olduğunu anlıyorsunuz. Öylesine doğal bir gücü var ki, siz de ona ayak uymak zorundasınız. Karşısındaki aktörü de çaresiz bırakmadan, masa altından tüyo vererek anında doğaçlama yapabilen ustalıkta.
* 'Bebek yüzlü aktör' imajından sıyrılıp, ciddi bir oyunculuk kariyeri için çalışıyorsunuz. Kendinizi nerede görüyorsunuz? Jack Nicholson'ın yaşına geldiğimde, onun gibi usta bir aktör olmayı ancak umabilirim. Ayrıca onunla ilgili yanlış bir fikre kapılmamak gerek. Yani sete geliyor, anında muhteşem bir performans gösteriyor. Havalı bir şekilde takdirleri kabul ediyor gibi bir şey yok. Her şeyin altında müthiş bir emek var. Ben de çok çalışmam gerektiğini biliyorum. Şöhret ayrı bir şey, yanıltabilir.
ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|