kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Tek mekânda hepsi bir arada
Tek mekânda hepsi bir arada
Beğendiklerim:

Tek mekânda hepsi bir arada

Birçok restoran 24 saat faydalanılabilmek için, aynı zamanda kafe, bar ve club da olmaya çalışıyor. Hepsini bir arada bulunduran mekânlardan biri de Bebek'teki Pearl.

Avrupa ülkelerinde işini iyi yapan restoranın, müşteri bulma sıkıntısı kalmıyor. Biraz adı duyulmuş olanlara birkaç gün öncesinden rezervasyon yaptırmazsanız, yer bulabilmeniz kolay değil. Bizdeki manzara ise oldukça hazin. Az sayıda müşteriyi paylaşmak zorundalar. Dolayısıyla hiçbiri tam kapasiteyle çalışamıyor; giderleri karşılaşabilmek için çoğunun fiyatları hak ettiğinden fazla. Üstüne üstlük, yapılan yemekler satılmayınca atılmasın diye, çoğu, makarna, ızgaralar gibi son anda pişecek yemeklerle mönülerini dolduruyor.

DENİZİN ÜZERİNDE GİBİ...

Giderek bir konseptin yayılmakta olduğunu gözlüyorum; sadece öğlen servisi ya da akşam yemeği ile ayakta kalmakta zorlanan bazı müesseseler mümkün olduğunca 24 saat değişik talepleri olan müşterileri çekme çabasındalar. Bu gibi restoranlarda hayat daha sabah kahvaltısında başlıyor. Eğer biraz manzarası varsa ya da bahçesi genişse, hafta sonları programa brunch da katılıyor. Öğle yemeği çekici hale getiriliyor. Akşamüstü çay içmek isteyenlere, bir içki için uğrayacak bar meraklılarına cazip görünmek için uygun mimari düzenlemeler, ilginç mönüler düşünülüyor. Akşam mönüsü, salata, makarna, ızgara klasik üçlemesinin dışına çıkarılıyor. Yemek bittikten sonra, sabahın erken saatlerine kadar buralar 'club' ortamına bürünüyor. Bu tür mekânların en yenilerinden biri, Bebek'te, yaz başından itibaren hizmet vermeye başlamış. Benim yeni haberim oldu. Adı Pearl. 'Bebek'in incisi' olarak lanse ediliyor. Haksız da değiller. Belki de Boğaz'ın en güzel manzaralı yerlerinden biri olan Bebek'te bahçeli, iki katlı, tümüyle cam cepheli bu villanın üst katındaki restoran masalarından birine yerleştiğinizde, alttan geçen caddeyi görmüyor, kendinizi denizin üstünde oturmuş sayıyorsunuz. Alt kat rahat koltuklu bir kafe olarak düzenlenmiş. Üst katta ise geniş bir bar ve restoran yer alıyor. Her ne kadar kahvaltıyla ya da pazar günleri 'brunch' ile güne başlansa da, ben buraya akşam yemeği için gittim. Üstelik haftanın belirli akşamları çeşitli partiler düzenlendiğini öğrenip, sadece yemeklere dikkatimi verebilmek için etkinliklerin olmadığı sakin bir akşamı seçtim. Pearl'ün mönüsü basmakalıp mönülerden oldukça farklıydı. Örneğin daha başlangıçlar bölümünde borç çorbası, piroşki gibi Rus yemekleri, pırasa köftesi gibi Yahudi spesiyalitesi, 'tavuklu Cajun basket' gibi bir Kuzey Amerika Kreol yemeği ve Japonya'nın dünyaya armağanı suşi dikkati çeken çeşitler oldu. Mönünün 'burgerler, sandviçler, dürümler' başlıklı bölümü, yemek araları ya da gecenin geç saatinde bir şeyler atıştırmak isteyenler için düşünülmüş olmalıydı. 'Meksika klasikleri' mönüde ayrı bir başlık altında toplanmıştı. Fajita'lardan nacho'lara, quesadilla'lara kadar epey Meksika lezzeti bir araya getirilmişti.

İŞTAH AÇICI BİR MÖNÜ
Ana yemekler mönüsü damakta ilginç tatlar çağrıştıran '40 soslu bonfile' ile başlıyordu. Dana Stroganof, elmalı portakallı ördek, dana schnitzel, Moğol minyon, bademli Çin pilici, ekşi-tatlı soslu Jak karides gibi yemekler daha okurken insanın ağzını sulandırıyordu. Oldukça kalabalık bir grupla gittiğimiz için mönüden epey çeşit tatma fırsatımız oldu. Bu arada bazı yemeklerin ilginç isimlerinin arkasında bildik başka yemeklerin çıktığına tanık olduk. Örneğin 40 soslu bonfile, yıllardır İstanbul restoranlarında bilinen Cafe de Paris soslu bonfileden başka bir şey değildi. Borç çorbası, piroşki, dana schnitzel, gorgonzola soslu bonfile oldukça başarılıydı. Ördek nefis olmakla birlikte, normalde pişerken içine konması gereken portakal çiğ olarak doğranmış, garnitür olarak tabağa yerleştirilmişti. Böylesi portakallı ördeği ilk kez görüyordum. Aslında ufak tefek eleştirilecek şey bulunabilse de, Pearl'ün yemekleri lezzetli, fiyatları da uygun. Ancak tatlıları, diğer yemekler kadar başarılı bulmadık. Pearl'ün barla ilgili çok geniş bir içki mönüsü var. Şarap mönüsünün yabancı şaraplar bölümü de oldukça zengin. Makul fiyatlı yabancı şaraplar seçilmiş. Ancak yerli şaraplarda Kavaklıdere ve Doluca'nın ürünleri mönüde gözükse de, garson sadece Kavaklıdere şaraplarının bulunduğunu söyleyerek bizi hayal kırıklığına uğrattı. Geniş bir müşteri yelpazesine hitap eden bu tür restoranların tek bir firmaya bağlanmalarını doğru bulmuyorum. Bir şarapsever olarak bu tür anlaşmaları seçim özgürlüğümüzü kısıtlayan uygulamalar olarak kınıyorum. Sonuçta Pearl'ün yemeklerinden ve restoran ortamından memnun kaldık. Geç saatlere kadar bar ortamından yararlanacak olanların da, alt kattaki kafede oturup bir şeyler içmeyi düşünenlerin de hoşnut kalacaklarını sanıyorum. Pearl'e tekrar giderim.

DENİZ ERBİL

DİĞER GURME HABERLERİ
 Restoranında Ali Baba'nın...
 Ay ışığında romantik yemekler
 Şehirdeki son İtalyan
 Manzara ve lezzet bir arada
 Yemek bizden sorulur
 Bu mönüye karşı koymak zor
 Tatlılarıyla baştan çıkarıyor
 Müzede lezzetli eserler de var
 Sanki küçük Japonya
 Çorbada Japon eriştesi var
 Dönerin de şifalısı varmış
 Manzara baş döndürüyor
 Guruba karşı bir keyif
 Rakılı ve biberliden sonra isotlu dondurma
 Tarihi köşkte ızgara keyfi
 Ummanda mutfak derdi olmaz!
 Şöhretli aşçıların bavulunda ne var?
 Bahçe vaha gibi yemekler vasat
 Ailelerin de gittiği esnaf lokantası
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
  » Gurme
Hollywood kapısı aralanıyor
Hollywood kapısı aralanıyor
Dünyanın en prestijli film okulu New York Film Academy, 5 Aralık'ta...
Bugün dünya için ne yaptınız?
Bugün dünya için ne yaptınız?
Giderek çölleşen gezegenimiz için duyarlı olanlar, bugün küresel...
'Güzellik tembelliğe izin vermiyor'
Verdiği kilolarla son günlerin en çok konuşulan isimlerinden biri...
Taksim'in yeni ışıltısı
Taksim Sıraselviler'de açılan Lush Hip Hotel, hepsi birbirinden...
Acılı bir dönemin aynı ölçüde acı veren filmi
Eve Dönüş, baskı ve diktatörlük dönemleri yaşamış her toplumun yapması...
Neşeli ve dişi bir kadınlar senfonisi
Pedro Almodovar'ın Cannes'da izlediğimiz ve hemen herkes gibi Altın Palmiye'nin...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.