kapat
   
04 Ekim 2006 Çarşamba
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 
Yerel gerçekler ve Avrupalılık
Üniversitelerde boşluklar var...

Yerel gerçekler ve Avrupalılık

Bir ülkede generaller siyaset konuştuğu zaman, onların sözleri politikacılardan daha fazla dikkatle izleniyorsa, bunun nedeni o ülkede yakın geçmişte askeri darbelerin yapılmış olmasıdır. Bu yüzden kamuoyu, " Yine bir şeyler mi olacak " endişesiyle generallerin konuşmalarına eğilir.
Bir ülkede başbakanlar " Bir idamlık, bir bayramlık iki giysim var " derse ya da " Her başbakanın önünde Menderes' in idam sehpasındaki fotoğrafı durur " diye konuşursa, içeride de dışarıda da, askerin o ülke siyasetindeki ağırlığına önem verilir.
12 Eylül döneminin ünlü orgenerallerinden birine " Asker ne zaman darbe yapmaya karar verir " diye sorduğumda şu cevabı almıştım:
-Ülke yönetiminde boşluk olduğu zaman biz duruma müdahale ederiz ... İstanbul' daki Meclis-i Mebusan' ı İngilizler basıp kapattı, biz Ankara' da Büyük Millet Meclisi' ni kurduk. CHP-Demokrat Parti kavgası TBMM' yi çalışmaz hale getirdi, biz 27 Mayıs' ı yaptık. Sağ-sol kavgası ülkeyi bölüyordu. Biz 12 Mart' ı yaptık. Ecevit-Demirel kavgası sonucu, CHP ile Adalet Partisi Cumhurbaşkanı seçemez hale geldiler. Biz 12 Eylül' ü yaptık.

BOŞLUK VAR MI?
" Devlet yönetimi de siyaset de boşluk kabul etmez " söylemini bu anlatımıyla tekrarlamıştı soruma cevap veren orgeneral. Son gelişmelere bu açıdan baktığınızda, Türkiye'de yönetimde de siyasette de bir boşluğun olduğunu söyleyemezsiniz. 550 koltuklu TBMM'de, 357 milletvekiline sahip bir iktidar var. Ekonomide de, dış politikada da, güvenlikle ilgili konularda da kararlı adımlar atılıyor. Enflasyon tehdit olmaktan çıkmış durumda, Türkiye yabancı sermaye için cazip bir ülke artık. Ulusal hedef haline gelmiş " AB üyeliği " konusunda, gerekli uyum yasaları çıkarılıyor.
Ama Türkiye gibi ülkelerde bir sorun çözülse, çözüm bekleyen sayısız sorun gündeme gelir. Ama bu sorunlardan (İç ve dış güvenlik dışında) hiçbiri, askerin görev ve yetki alanına giren sorunlar değildir.
O zaman neden hala geçmiş darbeler hatırlanıp, hala generallerin konuşmaları, farklı siyasi endişeler içinde izleniyor? Veya komuta kademesindeki bir değişiklik, ülkede sanki siyasi kadrolardaki değişiklikmiş gibi algılanıyor?

BAYAR'IN
YETKİLERİ
Bunu geleneksel devlet yapısındaki dengelere bakarak anlamaya çalışırsanız, yeni başbakan olan Celal Bayar'ın " Benim yetkilerim ne " sorusuna Atatürk'ün verdiği cevapta belki bulursunuz:
-Komutanların terfilerine tayinlerine ben karar veririm. Orduya karışma. Büyükelçileri ben belirlerim. Dış politikaya karışma. Valileri, polis müdürlerini ben tayin ederim. İçişlerine karışma. Gerisini bildiğin gibi yap.
Bu sorunun sorulduğu 1937'de Atatürk " Kişi " olarak vardı. Bugün ise bazıları " Kurumsal Atatürk "ü mü temsil ediyor? Bu durumda seçilmiş siyasetçiler, bazı alanlarda yetkileri olan " Politik taşeronlar " konumunda mı? Veya gerginliğin temelinde " Cumhurbaşkanını biz belirleriz. Gerisini sen bildiğin gibi yap " söylemi mi var?

AVRUPALILIK

Bütün bunlar " Türkiye gerçeği "nin veya " Teamül "ün öğeleri olabilir. Ama bir başka gerçek var ki, onu da dünkü Vatan'da Cengiz Aktar çok açık ifade etmişti:
-AB ülkelerinde silahlı kuvvetler rejimlerin garantisi olmadığı gibi AB'nin kurucu felsefesi silahlı kuvvetlerin bir daha kesinlikle o coğrafyada politika tayin edici olamayacak şekilde kontrol altına alınmasını ve kurulacak birliğin işlevlerinin bu olasılığı tamamen ortadan kaldırmaya yönelik olmasını hedefler. Bu bağlamda Avrupa, o coğrafyanın geleceğini garanti altına almak amacı taşıyan bir barış projesidir. Askeri zihniyete zıt bir zihniyet üzerine bina edilmiş, varlık nedeni 20'nci yüzyıl Avrupa'sındaki tanımlamasıyla " savaş lobisi " nin bir daha kıtada söz sahibi olmasını engellemek olan bir siyasi iradenin ürünüdür. Beğensek de beğenmesek de bu konularda AB'deki teamülle ülkemizdeki teamülün hiçbir benzer yanı yok.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Acaba Bush da Erdoğan'a "irtica tehlikesi"ni sordu mu?   / 03-10-2006
 Cumhurbaşkanı Sezer'in TBMM'ye veda konuşması...   / 02-10-2006
 Haritada sınır çizmek fantezisi üzerine   / 01-10-2006
 Tehdit ve tehlikeleri toplum ya kanıksarsa...   / 30-09-2006
 Biz bize benzeye benzeye kendimizi iyice benzettik   / 29-09-2006
 Bana her şey Türkiye'yi mi hatırlatıyor?   / 28-09-2006
 Tarih kendisini unutanları acaba affeder mi?   / 27-09-2006
 Bütün darbeler Tayland'daki gibi turistik olmaz...   / 26-09-2006
 Bir yılda iki seçim siyaseti hareketlendirecek   / 25-09-2006
 Ramazan davulu teknolojiye karşı direnemedi   / 24-09-2006
YILMAZ ÖZDİL
Futbola siyaseti karıştırmayalım...
Vestel...
ERGUN BABAHAN
Asker, siyaset AB ve Amerika
"Yaşam; ve yaşam...
MEHMET BARLAS
Yerel gerçekler ve Avrupalılık
Bir ülkede generaller...
BALÇİÇEK PAMİR
Türkiye'de irtica var!
Toplumda dini dar çerçevede...
UMUR TALU
Çarşı, Amerikan pazarına karşı!
Memleketin Türk'ü,...
FATİH ALTAYLI
Keyifler yerinde
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın...
ERDAL ŞAFAK
İlk yıldönümü
Ne bir mesaj, ne...
'Müslüman sözleşmesi'
Birçok Batı ülkesinden sonra şimdi de İtalya, Müslümanların "topluma...
'Meclis tarih yazmamalı'
Fransa'da iktidar partisi UMP'nin çoğunluğu, ve Cumhurbaşkanı Chirac...
Yolun sonu Glasgow
Yolun sonu Glasgow
UEFA'da grup kuraları çekildi. Beşiktaş; B.Leverkusen, C.Brugge,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu