kapat
   
28 Ağustos 2006 Pazartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Büyükanıt görevi devraldı
Orgeneral Büyükanıt'ın biyografisi
Orgeneral Özkök:''Politika yapmam, yapım uygun değil''

Büyükanıt görevi devraldı

Genelkurmay Başkanlığı görevini Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a devreden Orgeneral Hilmi Özkök, ''Geriye dönüp baktığımda, görevini bitirmiş bir insanın huzurunu hissetmekte olduğumu öncelikle ifade etmek istiyorum'' dedi.

Orgeneral Hilmi Özkök, Genelkurmay Başkanlığı görevini Genelkurmay Karargahında düzenlenen törenle Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a devretti.Orgeneral Özkök, törende yaptığı konuşmada, 4 yıl önce devraldığı, büyük bir şevk, heyecan ve onurla sürdürdüğü Genelkurmay Başkanlığı görevinin sonuna geldiğini belirterek, şunları kaydetti:

''52
yıldır şerefle ve kıvançla taşıdığım üniformama, 47 yıllık subaylığıma ve Türk Silahlı Kuvvetlerindeki kutsal görevime huzurlarınızda bugün veda ediyorum. Geriye dönüp baktığımda, görevini bitirmiş bir insanın huzurunu hissetmekte olduğumu öncelikle ifade etmek istiyorum. Beni izleyecek olan bütün komutanların bu görevi benden daha iyi yapacaklarına olan inancım, bu huzuru daha da derinleştiriyor. Arkama bakmadan onlara güven dolu olarak ayrılıyorum.''

Göreve başladığı tarihten bugüne kadar geçen 4 yıllık süre içinde dünyada ve özellikle Türkiye'nin yakın çevresinde çok önemli gelişmelere tanık olunduğunu vurgulayan Orgeneral Özkök, bu gelişmelerin önemli bir bölümünün ülke güvenliğiyle de yakından ilgili olduğuna işaret etti. Orgeneral Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Geride bıraktığımız 4 yıl, birçok bakımdan yönetilmesi zor bir kriz ve değişim dönemi olarak tarihteki yerini alacaktır. Bu dönemdeki TSK'nın üzerine düşen görevleri ve çağın gerektirdiği uyarlamaları komutan arkadaşlarım ve karargah mensuplarımla oluşturduğumuz müşterek bir akıl ve gayretle gerçekleştirmeye çalıştık.''

Komuta ettiği döneme ilişkin değerlendirmeyi TSK mensuplarına ve yüce milletin sağduyusuna bıraktığını ifade eden Orgeneral Özkök, gelecekle ilgili bazı öngörülerini dile getirmek istediğini belirtti.

Orgeneral Özkök, soğuk savaş döneminin sona ermesiyle birlikte birçok ülke için genellikle tehditlerin ortadan kalktığını ve bu ülkelerin savunma harcamalarında anlamlı azalmalara gittiğini ancak Türkiye'nin güvenlik endişelerinin son dönemde çevresinde meydana gelen olaylarla daha da arttığını vurguladı.

''ÖZGÜN DAVRANMAK ZORUNDAYIZ''

Orgeneral Özkök, törende yaptığı konuşmada, Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgedeki güvenlik sorunlarına dikkati çekerken, ''Tahmin edilemezlikler, dondurulmuş çatışmalar uluslararası güç dengelerindeki bozulmalar bütün ufkumuzu bir karabasan gibi sardı''dedi. Bu yeni ortamın daima ihtiyatlı olunmasını gerekli kıldığına işaret eden Orgeneral Özkök, şöyle devam etti:

''Kendi özel şartlarımızı dikkati almadan, sırf herkes böyle yapıyor veya bizden böyle isteniyor diye köklü ve geri dönüşü olmayan değişimler yapmak, ileride ülkemizin yararına olmayan bir takım sonuçlar doğurabilir. Genel eğilimleri takip edebiliriz hatta bazı uygulamaları içselleştirebiliriz ancak yeni güvenlik ortamında aklımızla hareket etmek, duygularımızın etkisiyle yanlışlar yapmamak ve özgün davranmak zorundayız.''

Doğu bloğunun çözülmesi sonrasında Avrupa'daki birçok ülke için yakın çevreden kaynaklanan geleneksel tehdit kavramının ortadan kalktığını kaydeden Orgeneral Özkök, batılı ülkelerin artık güvenlik kavramını yeni bir yöntemle yorumlamaya başladıklarını söyledi.

NATO'nun da bu değişimle birlikte yeni ortama uyum çabası içine girdiğini kaydeden Orgeneral Özkök, 11 Eylül sonrası dönem de dahil olmak üzere batının yeni yaklaşımlarının Türkiye tarafından sürekli olarak desteklendiğini belirtti.

''Özellikle NATO'daki yeni güvenlik ortamının bir sonucu olan değişim çabalarına çok olumlu katkılarda bulunduk ve tabii kendi değişim faaliyetlerimizi de zamanlıca başlattık'' diyen Orgeneral Özkök, ''Kuvvet 2014'' projesinin bu yaklaşımın bir sonucu olarak ortaya çıktığını anlattı.

TERÖR VE İRTİCA

Orgeneral Özkök, Kuzey Kore'den başlayıp Ortadoğu'ya uzanan eksen üzerindeki kitle imha silahlarına sahip veya sahip olduğu yönünde şüpheler yaratan ülkelerin varlığının Türkiye'nin güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Özkök, şöyle konuştu:

''Bu sorun, uluslararası camianın yoğun diplomatik çabalarına rağmen çözülemezse ülke olarak yakın gelecekte önemli karar noktalarıyla karşılaşmamız kuvvetle muhtemeldir. Aksi takdirde bölgedeki stratejik üstünlüğümüzü kaybetmek durumuyla karşılaşabiliriz. Küreselleşmeyle beraber ülkelerin etki ve ilgi alanlarıyla da önemli değişikliklerin olduğunu biliyoruz. Artık ülkelerin etki ve ilgi alanları birbirinin üzerine sinmiş durumdadır. Bugün bu alanların nereden başlayıp nerede bittiğini tespit etmek mümkün değildir.''

Orgeneral Özkök, terör ve irtica konusuna da değindiği konuşmasına şöyle devam etti:

''Türkiye'nin karşısında geleneksel tehdit yaratan bu oluşumların yanında dışarıdan da ciddi şekilde desteklenen, ancak büyük ölçüde kendi iç dinamiklerimizle ilgili olan ülkemizin bölünmez bütünlüğünü hedef alan bölücü tehdit ile cumhuriyetimiz kurulduğu yıllardan itibaren laik rejimi sürekli tehdit eden ve zaman zaman laik rejime meydan okumaya cüret eden irticayı da büyük bir dikkatle takip etmek ve gerektiğinde ilave tedbirleri almak zorundayız.Bu iki konu daha uzun bir süre ülkemizin gündeminde ağırlıklı olarak yer bulmaya devam edecektir. Çünkü her ikisi de akıllı hasımlarımızın sosyal bünyemize dayattığı dahiyane iki hastalık unsurudur. Maalesef yurt içindeki maşaları da çoktur. Ancak her iki konuda da Türk halkına büyük sorumluluk düşmektedir. Çünkü Anayasal bütünlüğün ve laik rejimin gerçek koruyucusu ve sahibi Türk ulusunun kendisidir. Türk Halkı olayları yakından takip etmeli, bölücü ve irticai hareketlere karşı demokratik tepkisini sürekli olarak ortaya koymalıdır. Zaten çağdaş bir toplum olmanın en temel özelliklerinden birini de gelişmiş bu toplumsal bilinç oluşturmaktadır. Çünkü bu iki tehdit ancak bu şekilde hareket etmekle sonlandırılabilir.''

Orgeneral Hilmi Özkök, Türkiye'nin, günümüzde büyük ve güçlü bir ülke olarak uluslararası camiada yer aldığını belirterek, ''Neden kendimizi, devletimizi, ülkemizi, yöneticilerimizi yerden yere bu kadar çok vurduğumuzu anlayamıyorum'' dedi.

Orgeneral Özkök, Genelkurmay Karargahındaki devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin dünya üzerindeki konumundan gelecekteki vizyonuna, yeni siyasal ve stratejik anlayışlardan devlet mekanizmaları ve toplum yapısına kadar çeşitli açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin, artık geçmişteki Türkiye olmadığını ifade eden Orgeneral Özkök, Türkiye'nin günümüzde, büyük ve güçlü bir ülke olarak uluslararası camiada yer aldığını belirtti. Bu hususu yurt dışına çeşitli vesilelerle yaptığı seyahatlerinde Genelkurmay Başkanı olarak yapılan muameleden daha iyi görme fırsatı bulduğunu anlatan Orgeneral Özkök, şunları söyledi:

''Oysa ki bu konuda nedense kendimizi aşırı bir küçümseme, hatta çoğu kez kendimize karşı acımasız bir tutum içinde görmekten büyük üzüntü duyuyorum. Neden kendimizi, devletimizi, ülkemizi, yöneticilerimizi yerden yere bu kadar çok vurduğumuzu anlayamıyorum. Bazen medyada çıkan haberler ve yapılan programların içeriği, ülkemizin bu gerçek gücünü ve seviyesini fark edemeyen çok sayıda insanın var olduğunu gösteriyor. Halbuki, Türkiye öyle bir ülkedir ki içinde yer aldığı ittifaklar ile çeşitli bölgesel ve hatta küresel oluşumlar için bir güç katlayıcıdır. Türkiye; Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya'yı etkileyen jeopolitik ve jeostratejik konumuyla, çağdaş değerleriyle, demokratik yapısıyla, kültürel değerleriyle, insan potansiyeliyle ve ekonomik gücüyle dünya üzerindeki kilit ülkelerden birisi durumundadır. Bu sebeple, yapacağımız değerlendirmelere öncelikle 'ülkemizin her bakımdan güçlü bir ülke olduğu' gerçeğini temel alarak başlamamız ve halkımızı bu yönde bilinçlendirmemiz gerektiğine inanıyorum.''Türkiye'nin coğrafi büyüklüğünü çeşitli örneklerle anlatan Orgeneral Özkök, Türkiye'nin bölgesinde ''muazzam'' bir ülke olduğunu söyledi.

Orgeneral Özkök, Türkiye'nin, bir çok ülkenin birkaç asırda gerçekleştirdiği değişimi, çok kısa zamanda, pek az acı çekerek gerçekleştirdiğini ifade ederek, ''Tabii problemleri de büyüktür ama kimin problemleri büyük değil ki'' dedi.

''ÜLKE ÇIKARLARI ARTIK GLOBAL ÖLÇEKTE''

Türkiye'nin etki ve ilgi alanlarının artık geçmişteki gibi sadece yakın çevresiyle sınırlı olmadığına işaret eden Orgeneral Özkök, bu durumun doğal olarak ülkenin menfaatleriyle ilgili yaklaşımları da etkilediğini kaydetti.Ülke menfaatlerinin, Afrika'dan Avrupa'ya, Avrupa'dan Uzak Doğu'ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafyaya dağıldığını belirten Orgeneral Özkök, Afganistan'da iş yapan inşaat firmaları, Orta Asya cumhuriyetlerindeki Türk yatırımcıları, Avrupa'da yaşayan Türk kökenli vatandaşların faaliyetleri ve ülkenin hızla gelişen ekonomisinin enerji ihtiyacını karşılayan belli başlı enerji havzaları ve ulaştırma yollarının güvenliğinin, artık diğer gelişmiş ülkeler gibi Türkiye'nin de dünya üzerindeki ulusal menfaatlerinin ana değişkenlerini oluşturduğunu vurguladı.

Orgeneral Özkök, ''Bu sebeple, dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın ve yatırımcılarımızın güvenliğini tehdit edebilecek bir olay artık bizi de çok yakından ilgilendirmektedir. Nitekim, TSK'nın bugün gelinen noktada, Balkanlardaki, Kafkaslardaki, Afganistan'daki ve Afrika'daki çeşitli barışı destekleme harekatlarına hesaplı riskleri göze alarak birlik göndermesinin sebebi, dünya barışına katkıda bulunmanın yanında, milli menfaatlerimizi korumak ve desteklemektir'' diye konuştu.

BAŞARILI DEVLET

Orgeneral Özkök, dünya siyasetinde ''başarısız devletler'', ''entegre olamamış boşluk'' ve ''zayıf devletler'' gibi yeni tanımların yapıldığına da dikkati çekerek, bu tanımlamaların, devletlerin saygınlığı ve etkinliği üzerinde gittikçe daha belirleyici bir rol oynamaya başladığını ifade etti.

Orgeneral Özkök, bunların aynı zamanda yeniden çizilmeye başlanan dünya siyasal haritasının öncül temel taşları olduğunu söyledi.

Orgeneral Özkök, şöyle devam etti:

''Etkin, saygın ve iyi işleyen bir devlet olmanın ana şartları, personel politikalarında liyakati esas alan ve profesyonelce yönetilen kamu kurumlarının varlığı ile etkili bir kurumsal anlayış ve bunları bir vizyona doğru yönetebilecek yetenekteki siyasal ve sosyal oluşumlardır.

Başarısız devletler ile ilgili sorunlar incelendiğinde görülecektir ki başarısızlığın ana sebepleri; kurumsallaşamama, yolsuzluk, tavassut, fakirlik, kaynakları kullanamama, ekonomik istikrarsızlık, sosyal refahı oluşturamama ve hakkaniyetle bölüştürememe, toplumsal bilinci ve kendine güveni geliştirememe, kanun hakimiyetini tesis edememe, güvenlik ve güven üretememedir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki etkili bir devlet profili yakalayan toplumların başarısında, toplumu oluşturan bireylerin aynı ülkü doğrultusunda hareket etmesinin ve liderleri tarafından bu yönde yönlendirilmesinin etkisi büyüktür. Özellikle, her konuda sürekli kavga eden, en basit konularda bile kendi içinde uzlaşamayan, temel değerleri savunacak toplumsal bilinçten yoksun, kurumlarını devamlı hırpalayan ve geleceği göremeyen, görse de görmemekte direnerek yeni tür bir irtica yaratan toplumların çağdaş normları yakalamaları hayal bile edilemez. Bu nedenle bir ulusun refahı, istikrarı, geleceği, bağımsızlığı için iç barışın öneminin altını affınıza sığınarak çiziyorum.''

''ESKİ DÜŞMANLAR, BİR KAPTAN KARIN DOYURUYOR''

Son yıllarda, devletler arasında bir gruplaşma veya sınıflandırmanın gün geçtikçe daha belirgin hale geldiğini anlatan Orgeneral Özkök, özellikle güçlü devletlerin, her alanda kendi aralarında gittikçe artan oranda ortak bir anlayış ve işbirliğine yöneldiğini söyledi.

Orgeneral Özkök, bu devletlerin eski düşmanlıklarını bir tarafa bırakarak aynı kaptan karın doyurduklarını ifade etti.

Bu devletler arasında kurulan etkili işbirliğinin, meyvelerini günümüzde vermeye başladığını anlatan Orgeneral Özkök, bugün sahip olunan teknoloji, bilgi ve hatta güvenliğin çoğunun bu ülkeler tarafından el birliğiyle üretildiğini belirtti.

Orgeneral Özkök, bu ülkeler ve bu ülkelerle yakın işbirliği içindeki diğer ülkelerin dünya üzerinde ''işleyen merkez'' olarak adlandırıldığını, geri kalan ülkelerin ise ''bütünleşememiş boşlukta'' gösterildiğini ifade etti. Orgeneral Özkök, ''İkinci gruptaki ülkeler için gelecek, bir kabustan ibarettir. Her biri kısırlaştırılarak, etkisizleştirilerek dünya kovanının işçi arıları yapılmaktadırlar'' dedi.

''DEĞİŞİM SÜRECİNİN MİMARI ATATÜRK'E ŞÜKRAN BORÇLUYUZ''

Bugün kendi iç mekanizmaları iyi işleyen ve etkili bir kurumsal anlayışın olduğu iyi yönetilen ülkeler, bulundukları bu duruma Engizisyon, Aydınlanma, Rönesans, Hümanizm, Fransız Devrimi, Sanayi Devrimi, Bilgi Devrimi gibi yüzyıllarca devam eden süreçleri birbiri ardına yaşayarak ulaştıklarını anlatan Orgeneral Özkök, şunları söyledi:

''Biz ülke olarak, belki bu sürecin bazı bölümlerini bu ülkelerle birlikte aynı zaman diliminde yaşayamadık ancak benzer bir süreci, 1923'te Cumhuriyetin ilanıyla başlayan ve bugüne kadar devam eden süreçte hızlı çekim olarak yaşadık ve halen de yaşıyoruz. Dolayısıyla, bu sürecin mimarı ve çağdaş Cumhuriyetimizi çok sağlam temeller üzerine inşa eden Büyük Önder Atatürk'e şükran borçluyuz. Onun olağanüstü çabası, kararlılığı, düşünsel dinamizmi ve geleceği görebilme yeteneği olmasaydı, ülkemiz bugünkü noktaya asla ulaşamazdı. Bu sebeple, 'işleyen merkez' içinde yer almak ve Büyük Önder'in çağdaş uygarlık hedefini yakalayabilmek için bu süreci büyük bir kararlılıkla sürdürmek zorundayız. Dönemsel olarak yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, ülkemizin dışarıdan görüntüsü ülkemizin işleyen merkeze çok daha yakın olduğu şeklindedir. Dileğim, bu gerçeği hepimizin algılamasıdır.''

''YIPRATMA ÇABALARINA RAĞMEN...''

TSK'nın da Türk ulusunun yaşadığı bu toplumsal gelişim ve değişimde çok önemli rol oynadığının altını çizen Orgeneral Özkök, ''TSK, bütün yıpratma girişimlerine rağmen, gelecekte de bu rolü oynamaya devam edecek ve çağdaş değerlerden asla uzaklaşmayacaktır. Özellikle Batı'nın yaşadığı uzun değişim ve gelişim süreçlerinin özütü diyebileceğimiz Atatürk İlke ve Devrimlerinin toplum tarafından benimsenmesinde, Ulusun ve Ülkenin bölünmezliğinin ve lâik demokratik Cumhuriyet rejiminin muhafaza ve savunulmasında oynadığı etkin ve meşru rolden asla vazgeçmeyecektir'' diye konuştu.

''BAYRAK KOŞUCUSUYUZ''

Orgeneral Özkök, yöneticilerin değişmesini bayrak koşularına benzeterek, şunları söyledi:

''Dört çarpı yüz metre yarışında 400 metreyi 4 rekortmen koşucu 38 saniyede koşabilmektedir. Aynı mesafeyi tek rekortmen koşucu ise 45 saniyede koşabilmiştir. Bu bakımdan kurumlarda da makul süreler sonunda yöneticilerin bayrak koşucuları gibi değişmesinde faydalar vardır. TSK'da komuta değişikliklerinin süreye bağlanmış olmasının ardında da bu mantık vardır. Süresini dolduran, bayrağı ardından gelene devreder ve yeni komutan onu daha hızlı taşır.''

Kendisinin de bayrağı güvenle, kıvançla ve gururla Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a devrettiğini dile getiren Orgeneral Özkök, Orgeneral Büyükanıt ile ilgili düşüncelerini şöyle aktardı:

''Harp Akademisini beraber okuduğum, bu nedenle çok eskilerden beri dostum olan Orgeneral Büyükanıt, üstleneceği zorlu göreve çok iyi hazırlanmış müstesna bir komutan ve seçkin bir liderdir. Kendisi, yurt içinde büyük birlik karargahlarında karargah subaylığı ve zor görevler üstlenmiş, birliklerde komutanlıklar yaptırılarak denenmiştir. Müteaddit yurt dışı görevlerde uluslararası hizmetlerde başarılara imza atmış, engin gözlem ve sonuç çıkarma kabiliyetiyle bir çok yabancı ülkenin ürettiği değer ve tecrübeleri yurda taşımış, bizim tecrübe ve değerlerimizden de yabancıları yararlandırmıştır. TSK'nın Üniversitesi dediğimiz Genelkurmay Başkanlığı Karargahında, iki defa benim emrimde olmak üzere, birçok değişik görevlerde başarılı hizmetler yaparak kendini kanıtlamıştır. Bütün bu tecrübeleri, nitelikli kişiliği, yüksek ahlaki değerleri ve engin genel kültürüyle birleştiğinde Orgeneral Büyükanıt, TSK'yı, kendisinin çizdiği yolda, 21'inci yüzyıla başarıyla taşıyacak bir Genelkurmay Başkanı olacaktır. Kendisine ve çalışma arkadaşlarına bu zorlu görevde başarılar, aile fertleriyle birlikte sağlık, mutluluk ve esenlikler dilerim.''

''ULUSUMA VE TSK'YA OLAN BORCUMU ÖDEYEBİLDİĞİMİ SANMIYORUM''

TSK'nın kendisi ve ailesine çok şeyler kazandırdığını anlatan Orgeneral Özkök, sahip olduğu her şeyi ve konumunu TSK'ya borçlu olduğunu dile getirdi. Orgeneral Özkök, ''Bunu hiçbir zaman unutmadım ve unutmayacağım. Ben de bütün meslek hayatım boyunca, elimin erdiği, gücümün yettiği kadar hizmette kusur etmemeye, emir komuta ettiğim gençleri geleceğe hazırlamaya, çok çalışıp çok üretmeye, yaptıklarımdan başkalarının acı çekmesine yol açmamaya özen gösterdim. Gene de ulusuma ve TSK'ya olan borcumu ödeyebildiğimi sanmıyorum. Bu nedenle en büyük teşekkürü önce ulusuma sonra da TSK'ya borçluyum'' diye konuştu.

Orgeneral Özkök, görev süresi boyunca desteklerinden dolayı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e teşekkür ederek, ''Zor günlerimde arkamda sizi hissetmek bana güç vermiştir'' dedi.

''BAŞARILAR HEPİMİZİN, HATALAR BENİM''

Orgeneral Özkök, görev süresi boyunca TSK'ya destek veren TBMM başkanlarına, üç hükümetin başbakan ve bakanlarına, yüksek yargı organlarının başkanlarına, birlikte çalıştığı kuvvet komutanlarına, jandarma genel komutanlarına, üç Genelkurmay ikinci başkanına, general, amiral, subay, astsubay, devlet memuru, uzman erbaş ve erlere, muhtelif devlet kademelerinde birlikte çalıştığı tüm sivil personele teşekkür etti ve ''Başarılar hepimizin, hatalar benimdir'' dedi.Çocukluğundan itibaren Genelkurmay Başkanlığına ulaşmasına kadar üzerinde emeği olan ve ebediyete intikal etmiş anne ve babasıyla diğer akrabalarına, öğretmen ve komutanlarına şükranlarını sunan Orgeneral Özkök, basına da kendisini ölçüp biçmesine, dolayısıyla doğrulara yönelmesine büyük katkı sağladığı için de teşekkür etti.

Orgeneral Özkök, ''Ama beni her zaman daha doğrulara yönelten, zorluklar karşısında yüreklendiren birileri daha var. Sevgili eşim ve oğullarım ve onların eşleri ve torunlarım. Sevgileriyle beni ayakta tuttukları, dostlukları ve bana daimi destekleri için en özel teşekkürü onlara sunuyorum'' dedi.Orgeneral Özkök, konuşmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı görevini Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a devretti.

Orgeneral Özkök, Genelkurmay Başkanlığı amblemini Orgeneral Büyükanıt'a taktı. Orgeneral Büyükanıt da Genelkurmay Başkanlığı forsu ve şildini Orgeneral Özkök'e takdim etti.

Orgeneral Özkök'ün görevi devrettikten sonra yerine oturmasının ardından eşinin gözyaşlarını tutamadığı görüldü.

***

Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bugüne kadar hiçbir zaman, bu kadar tehditle aynı anda karşı karşıya gelmemiştir'' dedi.

Orgeneral Büyükanıt, Genelkurmay Başkanlığı görevini Orgeneral Özkök'ten devraldı. Genelkurmay Karagahındaki devir-teslim töreninde konuşan Orgeneral Büyükanıt, konuşmasına, çok duygulandığını dile getirerek başladı. Orgeneral Büyükanıt, ''Yıllara varan bir silah arkadaşlığının, bugün böyle bir görev teslimine vesile olması beni şahsen çok duygulandırdı'' dedi ve Orgeneral Özkök'e şükranlarını sundu.

Orgeneral Büyükanıt, Genelkurmay Başkanlığı görevinin sorumluluğunu ve ağırlığını, bu karargahta uzun yıllar görev yapmış bir asker olarak çok iyi bildiğini ifade etti.

Orgeneral Özkök'ün yaptığı konuşmaya işaret eden Büyükanıt, Özkök'ün güvenlik konusunda ve bölgesel ve küresel anlamda çok önemli tespit ve analizlerde bulunduğunu ifade etti. ''Bunların, objektif ve büyük bir birikime dayalı fevkalade isabetli değerlendirmeler olduğunu'' vurgulayan Büyükanıt, bu değerlendirmelerin bundan sonraki çalışmalarına da ışık tutacağını belirtti.Devraldığı bu önemli görevin gereği olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliği ile ilgili bazı düşüncelerini dile getirmek istediğini belirten Büyükanıt, yarım asıra yakın meslek yaşamı boyunca, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından 11 Eylül'e ve bugün Orta Doğu'da yaşanan gelişmelere ve olaylara değindi. Bu değişimleri ''bulundukları rütbelerin bakış açısından değerlendirmeye çalıştıklarını'' ifade eden Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu:

''Tabiidir ki bütün bu değerlendirmelerimizi, Türkiye dışındaki gelişmelere ilave olarak Türkiye'deki değişimler de etkilemektedir. Bu döneme, güvenlik ve Anayasa'nın 1, 2 ve 3'üncü maddelerinde ifadesini bulan Türkiye Cumhuriyeti'nin temel nitelikleri açısından, bölücü terör ve irticai faaliyetler damgasını vurmuş durumdadır. Ulu Önder Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyetin geleceğine bakarken, tüm bu etkileri sağlıklı bir şekilde değerlendirmemiz gerekmektedir. Çünkü, Türkiye'de geçmiş kadar, hatta daha çok gelecek önem kazanmaktadır ve biz güvenlik bağlamında geçmişten ders alarak geleceğe de bakmak zorundayız.''Bugün özellikle güvenlik kavramlarının büyük çaplı değişikliklere uğradığının görüldüğünü belirten Orgeneral Büyükanıt, eskiden tüm güvenlik mülahazalarının NATO-Varşova Paktı ortamına göre kurulduğunu, ancak bugünkü dünyada herşeyin değiştiğini anlattı.

Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu:

''Türkiye'nin güvenliği ve geleceği boyutunda o tarihlerde, ki 1970'li yıllardır, dengelenmiş iki kutuplu bir dünya vardı. ABD'ye kendi kıtasında tarih boyunca hiçbir saldırı yapılmamıştı. Tarihte, kısa sayılacak bir süre içinde iki kez Irak'ta savaş yaşanmamıştı. Irak'ta ortaya çıkan ve Türkiye'nin geleceği açısından yaşamsal önem taşıyan olaylar gerçekleşmemişti. Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya, İran bağlamında böylesine belirsizlikler ortaya çıkmamıştı. Türkiye açısından hayati önem taşıyan Kıbrıs, 1974 yılı hariç, hiç bu kadar tartışma konusu olmamıştı. Ayrıca cumhuriyetin kurulduğu günden bu güne, Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve ulusu ile bölünmez bütünlüğü ve cumhuriyetin temel ilkeleri hiçbir zaman bu boyutlarda tartışma konusu olmamıştı.

Bu söylediklerimi üzüntü ile ifade ediyor ve bir gerçeği vurgulamak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bugüne kadar hiçbir zaman, bu kadar tehditle aynı anda karşı karşıya gelmemiştir. Türkiye'nin çevresinde oluşan bu belirsizlikler ve risklere ilave olarak, silahlı bölücü terörün dışında, silahsız terör diyebileceğim iç ve dış oluşum ve girişimlerle Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısına hiç bu kadar saldırılmamıştır.''

''İZAHTAN VARESTEDİR''

Türkiye'nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu dört nitelik, cumhuriyetin temelidir ve değiştirilemeyecek, değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek Anayasa hükümleridir. Bu değerler aynı zamanda, çağdaş ve aydın vatandaşlarımız ile devlet kurumlarının ortak paydasını oluşturur. Bu değerlerle bezenmiş bir ortak paydada bütünleşen toplumsal yapımızda istikrarsızlık ve güven bunalımının ortadan kalkacağı izahtan varestedir.''

''ASKERİN ROLÜ''

Son yıllarda Türkiye'de askerin rolü konusunun çok tartışılır olduğunu kaydeden Orgeneral Büyükanıt, bu tartışmaların iyi niyetle ve objektif kıstaslarla yapılırsa, anlayışla karşılamanın, hatta bu değerlendirmelerden istifade etmenin bile mümkün olduğunu ifade etti.

Orgeneral Büyükanıt, şunları söyledi:

''Ancak, ön yargılı, bazıları dış kaynaklı finanse edilen ve sipariş üzerine yapılan, doğru bilgileri içermeyen ve kamuoyunu yanlış yönlendirmekten başka bir amacı ve işlevi olmayan ve bilimsellikten uzak bu değerlendirmeler, üzüntü ve ibretle karşılanmaktadır. Bu durumu huzurlarınızda açıkça ifade etmek istiyorum.Şüphesiz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç siyasetle ilgisi yoktur ve olmamalıdır. Ben, silah arkadaşlarıma, bu konuda hep 1830-1918 dönemi Osmanlı tarihini iyi incelemelerini öneriyorum.

Anlayışımıza ve yasalara göre askerin dört temel görevi vardır: Birincisi, kendisine teslim edilen birlikleri en iyi şekilde eğitmek ve harbe hazır hale getirmektir. İkincisi, dış tehditlere karşı ülkeyi ve ülkenin çıkarlarını korumaktır. Üçüncüsü, ülkenin üniter yapısını ortadan kaldırmak isteyen terör dahil tüm mihraklarla mücadele etmektir. Dördüncüsü ise daha önce ifade ettiğim anayasanın ilk üç maddesinde belirtilen cumhuriyetin temel ilkelerine sahip çıkmaktır. Belirttiğim dört hususun hiçbiri, bizim anlayışımıza göre iç siyasetle ilgili değildir ve bu görevler bize yasalarla verilmiştir. Askerin bu görevi yapma veya yapmama gibi bir lüksü bulunmamaktadır.

''ŞAHSIMA YÖNELİK SALDIRILAR''

Orgeneral Büyükanıt, konuşmasında, ''şahsına yönelik saldırılara'' da değinerek, şunları söyledi:

''Bir hususu çok iyi biliyorum. Birçok kişinin ve değerli basın mensuplarının merak ettiği, şahsıma yönelik iki yıldır süren akıl, ahlak ve yasa dışı saldırılar konusunda ne düşündüğüm ve ne söyleyeceğim konusudur. Genelkurmay Başkanlığı devir ve teslim töreni gibi çok anlamlı bir törende, bu tür konuları gündeme getirmenin, icra edilen törenle ve törenin seviyesi ile uyuşmayacağını düşünmekteyim. Bu, Türk Silahlı Kuvvetleri ve laik Türkiye Cumhuriyeti düşmanı şer odaklarını yalnız ben değil Türk milleti de bilmektedir ve inanıyorum ki yakın gelecekte maskeleri düşecek olan bu şer odakları yüce Türk adaleti önünde gereken hesapları vereceklerdir. Bu nedenle, konu ile ilgili başka bir şey söylemek de istemiyorum.''

''Yaşadığımız coğrafya, Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza kadar bekası için güçlü muhafızların varlığını gerekli kılmaktadır'' diyen Büyükanıt, ''bu güçlü muhafızların, ulus ve devletin yalnız askeri ve polisi değil tüm kurumları olduğunu vurguladı.

Orgeneral Büyükanıt, şunları kaydetti:

''Bu güçlü muhafızların bir unsuru da şüphesiz TSK'dır. TSK, yaşadığı çağın gereklerine uyum sağlamak ve kendisini geleceğe hazırlamak konusunda çok büyük bir çaba sarf etmektedir. Geleceğe ait planlarımız ve programlarımız büyük bir titizlikle takip edilmektedir. Günümüzde, sayısal çokluktan ziyade teknolojik nitelikler önem kazanmıştır. Bu nedenle modernizasyon projeleri ön plana çıkmaktadır. Genelkurmay Başkanlığınca başlatılan modernizasyon projelerinin yakından takibi, öncelikli görevim olacaktır.''

Silahlı Kuvvetlerin sadece savaşmak için bulunmadığını, aynı zamanda barışın da teminatı olduğunu vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, caydırıcı bir güce sahip olan Silahlı Kuvvetlerin, aynı zamanda Türkiye üzerinde olumsuz düşünenlerin yanlış hesaplarını önleyeceğini belirtti.

Bu düşüncelerle, Genelkurmay Başkanlığı olarak tüm enerjilerini karasıyla deniziyle havasıyla tüm kuvvetlerin daha çağdaş ve güçlü olması yönünde kullanacaklarını ifade eden Orgeneral Büyükanıt, şöyle devam etti:

''Bu yönde tüm gayretlerimizi yoğunlaştırırken, bu çalışmalarımızın güç kaynağını Atatürkçü düşünce sisteminin çağdaş aydınlığı, geleneksel disiplin anlayışımız, silah arkadaşlığı kavramımız ve Yüce Türk milletinin bize karşı beslediği engin güven duygusu oluşturacaktır. Bu bağlamda, saydığım bu dört temele gözümüz gibi gibi bakacak ve koruyacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.''

Genelkurmay Başkanlığı görevini Orgeneral Hilmi Özkök'den devralan Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''Ben milli gücümüzün tüm unsurlarını alt ederek Türkiye'yi yeniden Sevr gibi bir şeye mahkum edebilecek bir gücün dünyada mevcut olduğunu veya olabileceğini düşünmüyorum'' dedi.Orgeneral Büyükanıt, ''irtica tehdidinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu anda başladığını ve bugün de devam ettiğini'' belirtti.

Orgeneral Büyükanıt, Genelkurmay Karargahındaki devir-teslim töreninde yaptığı konuşmada, bugün Türkiye'de gözlemlediği güvenlik bağlamında bazı yaygın endişelere ve beklentilere ilişkin görüşlerini ifade etmek istediğini kaydetti.Bugün Türkiye'de etnik milliyetçiliğe dayalı bir bölücü terör tehdidinin söz konusu olduğunu belirten Orgeneral Büyükanıt, şöyle konuştu:

''İnsan hakları, barış, özgürlük ve demokrasi gibi çağımızın yüksek değerlerini kendisine kalkan edinen malum örgütün ve bu örgüte destek verenlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır. Devletiyle, milletiyle ve güvenlik güçleri ile Türkiye Cumhuriyeti, bu tehdidin üstesinden gelecektir.

Hiçbir mihrak, yurt içi olsun, yurt dışı olsun, hangi metodu denerse denesin, hangi gayriinsani ve gayriahlaki yollara başvurursa vursun, bizim mücadele azmimizi ve kararlılığımızı ortadan kaldıramayacaktır.

Bu mücadele içinde acılar çektik ve bundan sonra da çekeceğiz. Ancak esas acıyı; bize, Türk milletine bu acıyı çektirenlerin karanlık hayalleri içinde boğulurken çekeceklerini göreceğiz ve biz buna yürekten inanmaktayız.''

''TÜRK MİLLETİ VE DEVLETİ GÜÇLÜDÜR''

İyi niyetle de olsa bazı kişilerin Türkiye'de güvenlik bağlamında bazı teoriler ürettiğini ifade eden Orgeneral Büyükanıt, bunlardan bir tanesinin de Türkiye Cumhuriyeti'nin Sevr ile tekrar karşılaşması olduğunu söyledi.Orgeneral Büyükanıt, şunları kaydetti:

''Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) komutanlığını teslim almak üzere olduğum şu anda açık ve kesin olarak ifade etmek isterim ki; bazı mihraklar bu tür çabalar ve diğer bazıları da bu tür beklentiler içinde olsa bile ben milli gücümüzün tüm unsurlarını alt ederek Türkiye'yi yeniden Sevr gibi bir şeye mahkum edebilecek bir gücün dünyada mevcut olduğunu veya olabileceğini düşünmüyorum.Türk milleti ve devleti güçlüdür. Hep ifade ediyorum; kendimizi güçsüz görmeyelim. Emelleri ve hayalleri olanlar olabilir. Ancak biz onların bu hayallerini söndürme güç ve kararlılığına sahibiz. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir. Aynı şeyi irtica tehdidi için de söylemek isterim. İrtica tehdidi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu anda başlamıştır ve bugün de devam etmektedir. Anayasamızda açıkça belirtilen Cumhuriyetimizin temel ilkeleri bizim varlık nedenimizdir ve bu sorumluluğumuzdan kendimizi soyutlayamayız.''

KIBRIS

Türkiye'nin Kıbrıs'ta önemli bir askeri güç bulundurduğunu belirten Orgeneral Büyükanıt, ''Kıbrıs'ta bulundurduğumuz ve otuz yılı aşkın süredir Kıbrıslı Türklerin güvenliğini büyük bir başarı ile sağlayan TSK birliklerinin, adil ve kalıcı bir barış sağlanmadan Ada'dan çekilmeyeceği, Genelkurmay Başkanlığı ve hükümet yetkilileri tarafından açıklanarak devlet politikası haline gelmiştir. Bu politikanın takipçisi olacağımızdan da kimsenin şüphesi olmaması gerekir'' dedi.

''BEDELLİ ASKERLİK''

Orgeneral Büyükanıt, zaman zaman ''yerli yersiz'' bedelli askerliğin gündeme geldiğini, bundan büyük bir üzüntü duyduğunu kaydetti.

''İnanmaktayım ki bu konu, ana yurdumuzun şehitler veren insanlarını da üzmektedir'' diyen Orgeneral Büyükanıt, şunları dile getirdi:

''Bedelli askerlik ancak ihtiyaç fazlası personel olduğunda Genelkurmay Başkanlığının, Milli Savunma Bakanlığına teklifi doğrultusunda gerçekleşebilir. Askerlik süresinin 18 aydan 15 aya indirilmesi ile bu husus gündemden düşmüştür. Bu uygulama ile TSK zaten barış kadrosunu yüzde 20 oranında aşağıya düşürmüştür. Bu yapı altında TSK'nin böyle bir teklifi uygun görmesi mümkün değildir ve hizmet yaptığım süre içinde de TSK tarafından hiçbir zaman böyle bir teklif yapılmayacaktır. Bunu açıklıkla ifade ediyorum.

Ayrıca, bu tür girişimlerden büyük rahatsızlık duyduğumu da belirtmek istiyorum. Bu tür girişimleri, Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında yaşayan ve şehitler veren insanlara karşı en hafif tabiri ile 'saygısızlık' olarak görüyorum. Ayrıca bu girişimlere sebep olanların çabalarını Türk gençlerini askerlikten soğutmak olarak değerlendiriyor ve onların bedelli askerlik beklentisi içinde asker kaçağı durumuna düşmelerinden duyduğum üzüntüyü ifade ediyorum ve diyorum ki; herkes kutsal vatan görevine gelsin, gelmeyenleri bu ulus affetmez. Vatan görevine gelmemenin hiçbir mazereti olmaz.''

Orgeneral Büyükanıt, Orgeneral Özkök'e, görevi kendisinden teslim almaktan büyük bir onur ve gurur duyduğunu söyleyerek teşekkür etti.

Orgeneral Büyükanıt, törene katılanlara ve eşine de teşükkür etti.Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Orgeneral Hilmi Özkök'e Devlet Şeref Madalyası taktı.

Törene, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve eşi, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmit Ali Şahin, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, kuvvet komutanları, KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Hikmet Çetin, yüksek yargı organlarının temsilcileri katıldı.


(AA)

1 2 3 4 5
 
DİĞER SİYASET HABERLERİ
 "Prensipte Barış Gücü'ne katılma kararı aldık"
 Hataların en büyüğü
 Meclis'i Annan ikna edecek
 Komutan ve Baydemir halayda
 Koç'un cebi diyet listeleriyle dolu ama...
 Ağar: Terör riskini sadece ben alabilirim
 Mumcu: Sezer'i dikkate almalı
 Katar Emiri ile buluştu
 Zirvede hassas gün
METEHAN DEMİR
Türk jetlerine Kuzey Irak'tan füze tehdidi
Bir süredir...
YAVUZ DONAT
Mesut bey ne yapmak istiyor?
Pazar saat 13.30.
Maytap kamyonu benzincide patladı
Benzincide maytap yüklü kamyonun altında tüple yemek pişiren...
Haciz cinayetinin altından çete çıktı
Eve haciz getirdiği için babası tarafından öldürülen Yeliz Çil ile...
Kâbe'de kadın-erkek ayrımı dine aykırıdır
Kâbe'de kadın-erkek ayrımı dine aykırıdır
Suudi Arabistan'da, izdiham gerekçe gösterilerek kadınların Kâbe'yi...
Sırf kadın olduğum için 8 yıl büyükelçi olmayı bekledim
Sırf kadın olduğum için 8 yıl büyükelçi olmayı bekledim
Türkiye'nin Japonya Büyükelçisi Solmaz Ünaydın: "Dışişleri'nde kadın...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu