|
Di Pietro kim olacak?
Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele konusu, devletin zirvesinden önceki gün yapılan iki açıklamayla yeniden gündeme oturdu.
İlk açıklama, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'tan geldi... Ok, özlük haklarından, savcılar arası eşgüdüme kadar bütün koordinasyonu sağlayacak Türkiye Cumhuriyet Başsavcılığı kurulması fikrini yineledi.
Yargıtay'da karşılaştıkları sorunlar ve Şemdinli davasındaki yol kazalarının da bu sayede bir daha yaşanmayacağını vurguladı.
Aslında, selefi Sabih Kanadoğlu'nun dile getirdiği, kaçakçılık ve organize suçlarda savcılar arası eş güdümü de sağlayacak yeni bir yapılanmaya gidilmesi talebinin tekrarladı.
Yargıtay Başsavcısı Ok, konuşmasına hükümete dönük ağır eleştiriler serpiştirince, asıl talebi de gölgede kaldı.
Yolsuzluk başkanlığı
Dikkat çeken, Ok'un bu talebeni dile getirdiği saatlerde, Başbakan Tayyip Erdoğan da benzer bir açılımda bulunmasıydı.
AB ülkeleri büyükelçileri ile yemekli toplantıya katılanların aktardığına göre Erdoğan, Başbakanlık bünyesinde "yolsuzlukla mücadele birimi" kuracaklarını açıkladı.
Erdoğan'ın bahsettiği, uzun süredir üzerinde çalışılan ve Başbakanlık Teşkilat Yasası'nda yapılacak değişiklikle oluşturmak istenen, "Yolsuzlukla Mücadele Daire Başkanlığı" ndan başkası değil...
Süper savcı
Aslında Erdoğan ve Ok'un dile getirdiği, yakın geçmişte İtalya'da "Temiz Eller Operasyonu "nun yürüten "Süper Savcı Antonio di Pietro" nun yetkileriyle donatılmış bir yapılanmaya gidilmesi.
Peki böyle bir yapılanma, yolsuzluk, rüşvet, iltimas, usulsüzlüğün önüne geçmek için yeterli mi?
İtalya'da yetmedi...
Siyasete soyunan Savcı Di Pietro, yolsuzluğunu ortaya çıkarmak için uğraş verdiği Berlusconi'ye seçimde halkın oyuyla yenildi.
Berlusconi Başbakan oldu...
Türkiye'de de 1950'li yıllardan bu yana mahkemeler, Meclis araştırma, soruşturma komisyonları kurulup, operasyonlar yapılmasına rağmen sorun çözülemedi.
Bakanı da suçlandı
Hatta, 1991 Demirel hükümetinde, Yunanistan'da patlayan yolsuzluk ve rüşvet olayından esinlenerek "20 Koskotas Dosyasını" açığa çıkarmak için "Yolsuzlukları Araştırmadan Sorumlu Devlet Bakanlığı" kuruldu.
Yetmedi, bu dönemde yapıldığı gibi bir de Meclis Yolsuzluk Soruşturma Komisyonu oluşturuldu. Soruşturmalardan hiçbir sonuç çıkmadığı gibi, "Yolsuzluk Bakanı" da yolsuzlukla itham edildi.
Sonraki dönemde İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın, onlarca hayvan isimli yolsuzluk operasyonları başladı.
Yüzlerce insan suçlanıp hapishaneye yollandı; neredeyse hepsi suçsuz bulundu, beraat etti...Bu dönemde de sistem aynı şekilde çalıştırıldı; komisyonlar kuruldu, bir çok kişi suçlandı; yolsuzlukrüşvet çarkı durmadı....
Daha ötesi, ilinde parti teşkilatının "Ali Dibo" oyunuyla yolsuzluğa bulaştığını iddia eden Hatay Milletvekili Fuat Geçen, AK Parti'den ihraç edildi.
Bugün de görüldüğü gibi, yolsuzlukla ilgili ister komisyon, ister bakanlık, daire başkanlıkları kurulsun, büyük operasyonlar yapılsın sorunu çözmeye yetmiyor.
Örnek iki bakanlık
Çözüm ise sistem değişikliğinde... Bunun ne olduğunu öğrenmek için uzağa gitmeye de gerek yok; Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklarının bilgisayarlı memur atama sistemine bakılması yeterli....
Şimdi kim çıkıp da rüşvet, siyasi nüfuz kullanarak öğretmen, doktor, tayini yaptırabileceğini iddia edebilir?..
Amaç sorunu kökünden kurutmak ise yeni Di Pietrolar aramaya gerek kalmıyor, sistem değiştirmek yetiyor...
Bundan en karlı çıkan da siyasiler oluyor.
|
