Manipülasyona dayalı son borsa operasyonunun kapsamı giderek genişletiliyor. Hem sorgu altına alınan kişi sayısı artıyor hem de artık sadece borsa alım satımcıları değil, şirket petronları ve yöneticileri ile bazı gazetecilere kadar iş uzatılmış durumda. Polisin giriştiği çete operasyonunun ileriye yönelik piyasanın daha sağlıklı bir yapıya kavuşması açısından önemli olmakla birlikte bugün itibariyle hisse senedi piyasasının imajını bozduğu düşünülebilir. Toplum zaten normal hayatında çetelerle iç içe yaşarken bir de borsada bu çetelerin varlığını duyması, geniş kitleleri buradan uzak tutucu bir sonuç doğurabilir. Yeni Türk Ceza Kanunu'na göre borsadaki manipülasyon suçları kara para kapsamına alınıyor. SPK'nın hazırladığı dosyanın ardından Masak devreye giriyor. İlk defa Masak'ın devreye girmesinin ardından bundan sonraki manipülasyon dosyaları da aynı akıbete uğrayabilir. Ancak yapılan soruşturma çerçevesinde Aracı Kuruluşlar Birliği'ne gönderilen listede yaşı 2-3 olan bebeklerin bile manipülasyona karıştırılması, adlarının kullanılması dikkati çekiyor.
Olayçoktaraflı Bu son olayla da görüldü ki manipülasyonun tek bir tarafı ya da yapanı yok. Birden çok tarafı var. Sadece manipülatörler veya borsada işlem yapanlar bu işe karışmıyor. Çoğunlukla şirket yönetiminin veya patronunun yardımı olmadan manipülasyon bir hayli zor oluyor. Bu durumda sorunun kökeninde halka açılan şirketler de yatıyor. Bu konuda SPK'ya da görev düşüyor. Daha ince eleyip sık dokumalı. Şirketlerin sermaye artırımlarında benzer bir titizlik ortaya konulmalı. Son olaylar da gösteriyor ki, manipülasyonlarda medya ayağından destek almak işi kolaylaştırıyor. Aracılar da bazı müşterilerini doğru dürüst tanımıyorlar demek. Tanımıyorlar ki, 2-3 yaşındaki bebekler bile bu tür işlere karıştırılabiliyor. Ya da bu tür işlemlerin yapılmasına seyirci kalıyorlar. Yani aracılar ile medya tarafının da daha sorumlu davranma gereği var. Sorunsistemde Son olay da gösteriyor ki, sorun polisiye veya adliyelik olduğu kadar sistemde yatıyor. Sistemin yanı sıra ülkenin genel düzeninde yatıyor. Çünkü çeteler sadece finansal piyasalarda yok. Reel ekonomide ve toplumda yaygın biçimde var. Bir süre önce Türkiye'nin en önde gelen işadamlarından biri tehdit edildiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Türkiye'nin en çok ihracat yapan şirketlerinden birinin çetelerin baskısından dolayı taşınmayı düşündüğünü duydum. Bir süre önce Türkiye Odalar Borsalar Birliği Genel Kurulu'nu izlerken en büyük alkışın Başkan RifatHisarcıklıoğlu'nun "Enaciltaleplerimizdenbiricanvemalgüvenliğimizsağlanmasıdır" sözü aldı. Türkiye'nin dört bir tarafından gelen işadamı, sanayici, ihracatçı ve tüccarın en uzun süreli alkışı bu söze vermesi, salonda bulunan Başbakan'a gönderilen güçlü bir mesajdı. Bu tür olayların tırmanması ve yaygınlaşmasıyla yatırım ortamının giderek daha fazla bozulduğu kanısındayız.
Kamudüzeniihtiyacı İçinden geçmekte olduğumuz bu dar geçitte rekabet gücünü korumak isteyen ve hayatta kalma mücadelesi veren Türkiye ekonomisi maalesef bir darbe de çetelerden ve mafyalardan yiyor. Yerli tasarruf sahiplerinin sermaye piyasasına karşı mesafeli duruşuna bir de manipülasyon engeli ekleniyor. Bu durumda kamu düzeni ihtiyacı en temel ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Sonuç "Cüretetmeklecesaret,gecikmeklekorkuartar" PupliliusSyrus