kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Dünya Kupası
   Son Dakika
   News in English
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Turgay Noyan @ SABAH
 

Yarışlar ve dereceler

İtiraf edelim ki Vakko Cannes-İstanbul Yarışı yelkenciliğimize bambaşka bir boyut getirdi. Artık yelken yarışlarına farklı bir açıdan bakacak, daha bir profesyonel hazırlanacağız. Bu yarışta kullanılan teknelerin tek tip olması, aralarında reyting hasaplarına gerek bırakmıyor. Ayrıca hemen hemen tüm bir yıla dağıtılmış bu yarış serisinde ağırlıklı olarak ünlü profesyonel yelkenciler yarışıyor. İşin özeti şu; bu yarışta, hayatlarının tamamını o yarıştan bu yarışa koşmakla geçiren yelken kurdu yabancı denizcilerle bu tür ortamlara ilk kez giren Türk yelkencileri mücadele ediyor. Üstelik içinde tuvaleti bile olmayan birer yarış makinesi teknelere bizimkiler ilk kez biniyor. Sağı solu bir yana bırakın, gazetedeki arkadaşların bile ilk sordukları soru aynı "Kim önde, kim kazanır?" İşe salt kimin birinci olacağı açısından bakarsanız, bu tür yarışların ikinci kez yapılabilme ihtimali ortadan kalkar. Çünkü eninde sonunda 23 tekne yarışacak, içlerinden sadece biri şampiyon olacak.

AMAÇ YARIŞI TAMAMLAMAK
Mühim olan bu yarışa katılacak gücü, cesareti bulabilmekte. Benim için öncelikli tek ölçü yarışı tamamlamak olacak. Cannes'dan çıkacak, İstanbul'a kadar geleceksin. Sponsorlar da tüm yarış boyunca yelkenlerde markalarını göstecekler. İlk iş İstanbul'a gelebilmek. Sıralamaya sonra bakarız. Beneteau'nun Figaro yarışları için özel ürettiği ve Classe Figaro adıyla adlandırılan bu tekneleri vücudun bir parçası gibi kullanabilmek için gerçekten zamana ihtiyaç var. O yüzden ben, yarışa karma ekiple katılan Türk yelkencilerinin şansını, tamamı Türk yelkencilerden oluşan takımlardan daha fazla görüyorum. Bu açıdan bakıldığında Cezmi Cankar - Selim Kakış ve Ahmet Kulaçoğlu - Egemen Düzgören ikilisinin ilk beşe, hatta ilk ona girebilmesi büyük başarı olur. SABAH takımındaki Orhan Gorbon ve Milliyet teknesindeki Arif Gürdenli bu açıdan daha şanslılar. Biri Rodolphe Jacq gibi okyanus rekortmeni, diğeri ise Lionel Pean gibi bir dünya şampiyonu ile birlikte yarışıyor. Peki yarışı kim kazanır? Bu soruyu Cannes'da yıllardır Figaro yarışlarının içinde olanlara da sordum. Cevap hep gülümsemeyle geldi; "Birinci belli olsa yarış yapılamazdı."

İYİ TEKNELER ÖNDE
Yarışı en başından bu yana sıkı bir şekilde takip ediyorum. Hava sert eserken bizimkiler en baştaki tekneler arasındaydılar. Ne zaman ki hava duracak kadar hafifledi, işte o zaman tekneleri iyi yabancılar öne çıktı. Bu tekneleri tanımayanlara şu kadarını söyleyeyim. Bunlar çok komplike tekneler. Denge için su tankları kullanılıyor. Bu pek rastlanılan bir şey değil. Bunlara suyu doldurmak da diğer tarafa aktarmak da iyi zamanlama istiyor. Yalnız tanklar değil, sayısız elektronik aleti de iyi tanımak gerekli. Örneğin Cezmi Cankar - Selam Kakış ikilisi ilk 48 saatte otopilotu bir türlü çalıştıramadıkları için dümen başında geçirmek zorunda kaldı. Yine de ortalarda bir yerlerde devam ediyorlar. Uygun rüzgâr bulurlarsa neden önlere geçmesinler? Özetle tekrarlamak istiyorum. Yarışı kazanmak çok güzel bir şey ama böyle bir yarışta yelken basıp mücadeleyi sonuna kadar sürdürmek çok daha güzel ve onurlu. Bir mesajım da sponsor firmalara. Bu yarış aslında bir markalar savaşı olarak sürüyor. Birbirinden renkli yelkenler, birbirinden hoş süslemeler. Takımların markaları ile anılması markaların da yarışın son anına kadar eşit oranda reklamının yapılması anlamına geliyor. Bana sorarsanız seneye katılacak firmalar yarış kazanmaktan daha çok firma isimlerini nasıl daha iyi gösterebileceklerine bakmalılar. Çünkü yarışın galibi son anda belli oluyor. Ama diğer görüntüler bir ayı aşkın süre hep gündemde kalıyor. Hatta yılın kalan zamanlarında da. Bu da herkes için çok iyi bir reklam mecrası. Değerlendirmeye bakmalı...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yatlara özel harita   / 25-06-2006
 Kullanana mı sormalı ticaretini yapana mı?   / 18-06-2006
 Yasakla, yasaklayamazsan kısıtla, kısıtlayamazsan savsakla - 2   / 28-05-2006
 Parası olmayan denize çıkmasın kardeşim (!)   / 21-05-2006
 Vergide ağızlara bir parmak bal çalınıyor   / 14-05-2006
 Bodrum'dan okyanuslara güzel bir sezon geliyor   / 07-05-2006
 Yeni vapurlar, oylamalar, İstanbul silueti ile oynamalar   / 30-04-2006
 Çekişmeden, inatlaşmadan çözüm bulmalıyız   / 23-04-2006
 Kafayı çalıştırın sizin de bir koyunuz olsun (!)   / 16-04-2006
 Denizi yaşayanlarla birlikte uzun bir gün   / 09-04-2006
    Pazar Sabah Yazarlar
    Güncel
  » Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
ÖNCEL ÖZİÇER
İntikaaammmm! Elde olmayan...
GÜNTAY ŞİMŞEK
İş jetinde yüzde 400 büyüdük
Türk ekonomisinde büyüme,...
KAZIM KANAT
Türk kadını teknede bile takar takıştırır
Tatil demek...
TURGAY NOYAN
Yarışlar ve dereceler
İtiraf edelim ki Vakko...
Yaşlanmaya yeni bir bakış
Yaşlanmaya yeni bir bakış
Amerika'da yapılan bir araştırma sigara içmemenin, kiloyu korumanın...
'Bakacak kimse yok diye çocuk yapmadık'
Ben, sevdiği adam hastane odalarında yaşam mücadelesi verirken hâlâ...
Gidip Himalayalar'da bir mağarada oturalım bari
Ferrari'sini Satan Türk Bilge Ersin Pamuksüzer, "Hayatımız işgal altında,"...
'Bu koleksiyonun modası geçmez'
İlk jean'ini 1972 yılında üreten Gas firmasının sahibi Claudio Grotto,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.