|
|
|
|
|
|
Bu programda gerçek hayatın fotokopisi var
Yaz ekranı atv'nin yeni projesiyle canlanacak. Sunuculuğunu Yasemin Bozkurt'un yaptığı 'Hayat Oyunları' isimli dizide her hafta iki farklı öykü ekrana gelecek. Kadınlar bu programa bayılacak.
atv'de yaz ekranına heyecan ve gerilim katacak yepyeni bir dizi başlıyor. Yönetmenliğini Ali Artaç'ın, sunuculuğunu ise Yasemin Bozkurt'un yaptığı 'Hayat Oyunları'nda her hafta film tadında, iki farklı öykü ekrana gelecek. 'Hayat Oyunları'; aşk, entrika, ihtiras ve güç savaşlarını konu alan öyküleri, şaşırtıcı ve sarsıcı finalleriyle özellikle kadın izleyiciyi yakalamayı hedefliyor. Programın sunuculuğunu yapacak olan Yasemin Bozkurt ile diziyi konuştuk.
* 'Hayat Oyunları' ile neyi anlatacaksınız? Bu dizi, insanların hayatları boyunca başlarına gelebilecek trajik, komik, hüzünlü ya da beklemedikleri olayları anlatıyor. Dizi bir anlamda 'Her hayatın bir fotokopisi vardır' gerçeğinden yola çıkıyor. Hayatların birbirine keşiştiği noktalar var ve bunları televizyon programlarında, dizilerde görüyoruz. 'Hayat Oyunları' insanlara yaşamadıkları olayların dersini verecek. Yani, 'Bu sizin başınıza gelirse ne yapmanız gerekiyor?','Hayatta hiçbir şey sürpriz değil' gibi düşünceleri insanlara anlatacak.
* Projede sizi ne çekti? Özellikle hikayelerin kadın ağırlıklı olması. Biliyorsunuz dört yıldır 'Kadının Sesi' programını yapıyorum. Programda ben hep 'Herkesin hayatı bir romandır ve herkes bunu yaşamak zorunda değildir. Yaşananlardan ders alın. Burada gerçek kişilerden gerçek öyküler izlediniz' diyordum. Bence 'Hayat Oyunları'nın aşk, ihanet, entrika hatta cinayete varan, insanda merak uyandıran sonuçlara varması son derece ilginç.
BAŞKA BİR PROGRAM
* 'Hayat Oyunları'nda adınız ilk anıldığında, 'Kadının Sesi' atv'ye geçti tarzında haberler yapıldı. Bu konuyla ilgili gerçek nedir? Yasemin Bozkurt atv'de yeni program yapıyor tarzında haberler yapıldı daha çok. Ben 'Hayat Oyunları' ile 13 yıllık televizyonculuk hayatımda ilk kez bir başkasının hazırladığı projede yer alıyorum. Bu da beni heyecanlandırıyor. Hikayeler inanılmaz güzel yazılmışlar.
* Kadın programlarında yaşanan olaylarda hep siz günah keçisi ilan edildiniz... Aslında öyle değil... Bu projeyi başlatan benim. Sonra her kanalda bir Yasemin Bozkurt ve 'Kadının Sesi' türedi. Mesela geçen hafta üç kadın öldürüldü. Hiçbiri programa da çıkmamıştı. Türkiye'de ne yazık ki kadına yönelik şiddet hâlâ devam ediyor. Biz de bir anlamda bunu toplumun gözüne sokmak istemiştik. Ama bizim dışımızda gelişen olaylar oldu. Tabii ki çok acı. Mehmet Ali Erbil'in başına gelen de bu tarz bir şey. Onun için kimse büyük konuşmasın diyorum.
BAŞBAKANLIK İLGİLENDİ
* Ama fatura size hep çıkarıldı. Hayır, herkes kendine ait bir şey çıkarttı. Ama ben olmasaydım, Türkiye'de bu kadar kadının sorununu kimse bilmeyecekti ve kadınlar sadece güler yüzlü, mutlu olarak bilinecekti. İlk 2-3 yıl 'Kadının Sesi' başbakanlıkta bile izleniyordu. Ben biliyorum, başbakanlığa giden kadınlar ''Kadının Sesi'ne gidin' diye bize gönderiliyordu. Bence bu programlar sayesinde kadına yapılan şiddet ve baskı Ankara'nın da dikkatini çekti.
* Şu anda gelen tepkiler nasıl? Biz zaten kadına yönelik şiddeti çok sık ilk bir yıl içinde vermiştik. Dikkati çekmek için. Şimdi de 50 yaş ve üstü insanları 'İkinci Bahar' şarkısı ile buluşturuyoruz. Kayıpları buluyoruz. Yardımlarda bulunuyoruz. Ama basın ancak kötü bir olay olduğunda bizi anıyor. Bu iyi olaylardan hiç bahsetmiyor. Basındaki arkadaşlarımız eğitimli, görgülü, bilgili gerçek gazeteciler olsalardı, bu olayların böyle olmadığını bilirlerdi.
MUSTAFA MAGAZİN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|