Zapsu: Onlara değil medya patronlarına ve kendime kızgınım

Cüneyd Zapsu, açıkça söylemese de sitemkâr. Atabey çetesi ve kendisine yönelik suikast planlarını soruyorum. Telefonda "Tamam konuşuruz ama önce sen şu e-mail'lere bak" diyor.
Gönderdiği e-mailler, Atabey soruşturması değil, adının geçtiği bir önceki skandal, yani son Washington gezisinde bir Pentagon yetkilisiyle girdiği münakaşa ile ilgili. Önce yanlış mail gönderdiğini sanıyorum. Ardından anlıyorum ki Zapsu bilinçli ya da bilinçaltında başka bir şey anlatmaya çalışıyor. Ben dahil bir çok kişi, Zapsu ve Şaban Dişli'nin ABD gezisini acımasızca eleştirmiştik. Sanırım Başbakan'ın ünlü danışmanı, "Bak medya beni her fırsatta eleştirip 'vatan haini' muamelesi yapmasaydı, insanlar canıma kast etmeyeceklerdi" demeye getiriyor .
Gerçekten de biraz sonra telefon konuşmamızda öğreniyorum ki, Atabeyler çetesi emniyette verdikleri ilk ifadesinde (ki bunu daha sonraki resmi ifadelerinde inkar ettiler) Cüneyd Zapsu ve kurucusu olduğu BİM marketler zincirini neden hedef aldıklarını " PKK ilişkisi var. 'Çuvallayan İttifak' kitabında okuduklarımız ve İnternetten gelen bilgiler bu yönde. Ayrıca son ABD gezisinde de Başbakan aleyhine ettiği sözlerden ona bile saygısı olmadığını gördük " diye anlatmışlar.
Yıllardır Tayyip Erdoğan'ın yakınında olan Zapsu devam ediyor "Ben bu iddialara hiç cevap vermedim. Hata yapmışım.Bazı şeyler insanın üstüne yapışıyor. Bu adamların bu iddiaları ciddiye almaları normal çünkü koskoca profesörler, okumuş insanlar böyle düşünüyor. Keşke zamanında imajımı düşünseydim."
Sesinde hafif bir kızgınlık mı var? "O çocuklara (Atabeyler) kızamıyorum. Sokaktaki adam ya da Cüneyd Zapsu vatan hainidir diye şartlanan bu çocuklar değil, beni hedef gösterenler düşündürücü. Kime kızıyorsun dersen bana bu imajı yakıştıran köşe yazarları ve medya patronlarına. Biraz da kendime kızıyorum tabi. Polemik olmasın diye hiçbir şeye doğru dürüst cevap vermedim."
Aslında Zapsu, Atabey çetesi tarafından öldürülseydi, mezar taşında muhtemelen "Hiçbir şeyden çekmedi, medyadan çektiği kadar" yazardı. Danışman, tezkere sürecinde ulusalcı cephenin bir numaralı hedefiydi. Ardından, sağolsun internet, Kürt olduğu, Kürt milliyetçisi olduğu, silah ticareti yaptığı, vatanı sattığı iddiaları geldi. Renkli kişiliğinden olacak, adı hep skandallarla anıldı. Davos'ta Alman gazetecinin röportajını tercüme ettiğinde, olay oldu. Fındık dedi, olay oldu. AB sürecinde Başbakan adına götürdüğü gayriresmi diplomasi, Dışişleri'ni kendisine düşman etti. Ardından eşi Beyza'nın kadınlı erkekli namaz fotoğrafı ve son ABD gezisi.
Çevresinden öğreniyorum ki Zapsu artık bir koruma ordusuyla yaşamaya mahkum. Ailesi ve ABD'de okuyan kızlarının Atabey olayına nasıl tepki verdiğini soruyorum. "Alıştılar artık. Bu sene zaten öyle enteresan geçti ki!" diyor.
Sonra, "Ucuz kaçacak burasını yazma ama" diye devam ediyor: "Vuracaklarsa vursunlar. Ben 3 yıldır Türk bayrağı rozeti taşıyorum. Ben de bu bayrağı onlar kadar severek taşıyorum. Türkiye için uğraşan bir başbakana yardım etmeye çalışıyorum. Eğer vatan haini olduğumu zannediyorlarsa, belki de hata bende. Kendimi anlatamamışım.." Sonra yine sırt çantasının askısında ufak oyuncak ayıcık taşıtan Cüneyd Zapsu havasına giriyor: "Ama yine de insanları seviyorum..."