Erol Köse, kömür gibi yanıyorsa bize ne?
Bugünün anahtar kelimesi 'tuhaf'. Gerçekten bu ara o kadar tuhaf şey oluyor ki etrafımızda. İşin garibi bunlar benim kişisel tuhaflıklarım değil. Bir tuhaflık oldu mu hep birlikte 'prime-time'da yaşıyoruz. Yanlış anlamayın durup dururken "Aman da aman, nedir bu magazin çılgınlığı, hiç de hazzetmem magazinden filan" havasına girmeyeceğim. Lakin zaman zaman (birçok zaman) magazinden çok keyif alıyorum. Ama bazen de öyle şeyler yaşıyoruz, seviye o kadar düşüyor ki; insan rahatsız olmadan duramıyor. (Yazının girişinde ne demeye çalıştığımı tam olarak ben de anlayamadım ama söylemek istediğim kısaca şuydu: Magazin güzel, seviyesiz magazin kötü!)
GÜNDEMİ DEĞİŞTİRDİ Erol Köse dostumuz, durup dururken, kimse sormadan, magazincilere herhangi bir restoran veya bar çıkışında yakalanmadan, karısından dayak yemeden ve kimse ona bu konu ile ilgili soru yöneltmeden, çıkıp jüri üyeliği yaptığı 'Star Avı" programında (efekt yapıyorum) 'zart' diye bir açıklama yapıp, başarıyla magazin gündemini değiştirdi. Anladığım kadarıyla kafasındaki resim, aşkına sahip çıkan, güçlü, karizmatik bir erkekti. Ama bence ortaya çıkan resim hiç de öyle olmadı. Erol Köse, baktı baktı yarışma sonunda bir Armağan Çağlayan olamadı. Bu kez damardan girdi ve sahip olduğu en büyük sırrı kullandı. Açıklaması da bir tuhaftı zaten. Yarışmanın başında Oktay Kaynarca (Bu arada bence Star Avı'ndaki en aklı selim insandı) "Erol Köse'nin açıklaması az sonra" ile bu ülkemizin makus talihini değiştirecek açıklamayı anons etti. Gece yarısı sonrasında ise Erol Köse etik bulmadığı halde sanatçısına aşık olduğunu, sonra da etik olarak bunu açıklamak istediğini çünkü eski karısını (henüz boşanmadığı) mağdur etmek istemediğini söyledi.
GERÇEKTEN ŞAŞIRTICI Anlaşılan bunları söyledikten sonra biraz tırstı ki; "Türk halkı aşkıma sahip çıksın, destek versin. Yoksa bu iki kadın beni paralayacak, bir halt ettim, imdat!" diye bitirdi bu üniversitelerde öğrencilere 'ders olsun' diye dinletilebilecek 'etik anlayış' konuşmasını. Gerçekten şaşırtıcıydı. Hele olayı veren magazin programlarının yayınladığı görüntüler 'etik' açıdan daha bir korkunçtu. Adam bir süredir Gülşen ile aşk yaşıyor, ama geçen haftalarda karısını alıp Kral TV ödüllerine gidiyor. Kral TV ödüllerine girerken Köse'nin birlikte görüntülenmeye (herhalde Gülşen kızar diye korktu) çekindiğinin belli olduğu zarif eşine, değmeye korkması ve hanımefendinin Köse'yi sadece omuzundan tutabilmesi çok dramatik bir görüntüydü. Ama bu işte dramatik görüntüler bitmeyeceğe benziyor. Doktor Erol Bey, (Böyle bir kaset çıkarmıştı Erol Köse yanlış hatırlamıyorsam klibinde o doktordu, Sibel Gökçe ise hemşire) aşkını açıklayan mağrur erkek pozunu "dur bir de bu yaşak aşkımı halka mal edeyim" manevrasıyla süslemek isterken her şeyi daha da bir eline yüzüne bulaştırdı.
BUNDAN BİZE NE? Sayın Köse; Gülşen'e aşık olup karısını aldattıysa, bir de anlaşılan her şeyi yüzüne gözüne bulaştırıp Gülşen'i kaybetmemek için bu ucuz kahramanlığı yapmaya karar verdiyse bundan bize ne? Niye sahip çıkıyoruz ki böyle bir ilişkiye? Erol Köse'nin derdi bizde gerginlik filan yaratmadı. Bundan böyle aldatılan, bir de aldatılan tarafından televizyondan yapılan açıklamalara maruz kalan ve büyük bir ihtimalle acıları yüzünden etinden et kopuyormuş gibi olan kadını bir tarafa bırakıp 'erkek adam' ve 'sanatçısı'nın peşinden mi koşacağız? Hatta bir de gaza gelip bir de Gülşen'e 'yuva yıkan kadın sanatçı' mı diyeceğiz? Yok canım biz öyle şeyler yapmayız. 'Selvi Boylum Al Yazmalım' kadar temiz bu aşka Türk halkı olarak sahip çıkarız. Hiç merak etmeyin. Yurtta Aşk, prodüksiyon şirketinde Aşk...
|