Geçen hafta yaptıkları uyarıları yineleyen TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, güven sarsıldığı için olumsuz dalgadan en çok Türkiye'nin etkilendiğini belirtti ve ekledi: Oluşacak yeni denge ile hesaplar değişecek.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı 2 Haziran günü Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında verdiği mesajları Eskişehir'de de tekrarladı. Piyasalardaki dalgalanmadan en çok etkilenen ülkenin Türkiye olduğunu belirten Sabancı "Bu olumsuz etkilenmede istikrarımıza olan güvenin sarsılması etkili oldu" diye konuştu. TÜSİAD Başkanı, Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneği'nce (ESİ- AD) Anemon Otel'de düzenlenen "2006 Gelişim Projeleri'' etkinliğinde işadamlarına seslendi. Sabancı şu mesajları verdi: * Güvensizliğin temelinde son dönemde
hep birlikte yaşadığımız AB ile ilgili konuların hükümetin gündeminden çıkmaya başladığı görüntüsü, tam üyelik idealinin toplumsal planda zayıflaması, Merkez Bankası Başkanı'nın seçimi etrafındaki tartışma, bu tartışmanın sürdürülüş biçimi, cumhurbaşkanlığı tartışmaları, laiklikle ilişkilendirilebilecek, dini eksenli muhtelif tartışma konuları yer alıyor. * Analistler dünya piyasalarındaki dalgalanmanın durulması ertesinde yeni dengenin farklı düzeyde kurulacağını belirtiyor. Bu öngörü doğrulanırsa enflasyon beklentileri yukarı, büyüme beklentileri de aşağıya çekilecek. Kısacası tüm hesapların yeniden yapılması ve istikrar politikalarının eskisinden daha büyük bir kararlılıkla sürdürülmesi gerekecek. * Gündem oluşturma konusunda daha itinalı, makroekonomik koordinasyon konusunda daha dikkatli olunmalıdır. Bağımsız kurum ve kurullara müdahale görüntüsü vermekten titizlikle kaçınılmalıdır. Kamu hizmetlerinde gerçekleştirilen görevlendirmelerde liyakat ve yönetişim ilkelerine yüksek itina gösterilmelidir. lKayıt dışı ekonominin peşinin kovalanması, Güneydoğu için özel bölgesel kalkınma politikaları oluşturulması, büyük yatırımların Türkiye'ye çekilmesi şimdi daha fazla önem kazanmıştır. * Türkiye, AB yolunda girdiği bu kritik süreçte zaman kaybetmeden gerekli yapısal değişimleri gerçekleştirmeli ve artık uzun yıllardır sırtında taşıdığı bölgesel gelişmişlik farklılıklarından kaynaklanan göç, terör, işsizlik ve eğitimsizlik gibi sorunlarını çözmek için gerekli adımları atmalıdır. * Günümüzde bölgesel kalkınmanın sadece geri kalmış bölgeler için bir teşvik sistemi olarak görüldüğü dönem sona ermiştir. Bugün dünyanın gelişmiş ekonomilerinde, bölgenin mevcut yapısal sorunlarını göz ardı eden yaklaşım yerini bölgelerin rekabet gücünün topyekün artırılmasına bırakmıştır.