kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Reha Muhtar @ SABAH
 
Kordon boyunda sevgi şiddeti yendi...
Deniz Restoran

Kordon boyunda sevgi şiddeti yendi...

Digitürk'çüler, Beşiktaş-Fenerbahçe Fortis Kupası Finali için İzmir'e davet ettiklerinde; finali düşünürken, mekanlar aklıma geldi... İzmir Atatürk Stadı'ndaki muhteşem finali izlerken, öğlen ve akşam kordon boyunda alacağım bir parça nefes gözümün önüne geldi... Boğaz'ı çok sevsem de, 7 yıl Atina'da yaşayan birisi olarak Ege'nin lacivertinin özgürlüğü aklıma geldi.. Kısaca aklıma Kordon ve Pasaport geldi... Güzel İzmir'in güneşi geldi... Lacivert Ege'si geldi... Denizi, balığı, çöp şişi geldi... İçimin İzmir'e gidesi geldi...

***

İzmir'de futbol dolu saatlerden sonra ilk durak, öğle yemeğinde Bilal İnci ismiyle de bilinen Servet'in Yeri'ydi... İzmir'in meşhur çöp şişi, pirzolası, kaşarlı ve sade ızgara köftesinin yapıldığı Topçu'yla Servet'in Yeri çaprazlamasına karşı karşıya iki mekan... Bütün İzmir, öğlenleri neredeyse bu mekanlarda yemek yiyor... Izgaralardan çıkan lezzet, insana parmak yalatıyor... Sırma gibi dizilmiş çöp şişler, pirzola, köfte, kızartılmış acılı kuru soğan, domates ve salatalıktan oluşan yemeğe küçük birer lahmacunla antre yapılıyor... Arkasından ızgaralara geçiliyor... Allah'tan sadece bir gün kaldım İzmir'de... Allah'tan sadece tek bir öğün yedim Servet'in Yeri'nde... Bir de karşıdaki Topçu'yu ziyaret etseydim, kaba bir hesaplamayla 15 kilometre çok hızlı tempoda yürümem gerekecekti dönüşte... Servet, İzmir'in ünlü Topçu isimli lokantasında yıllarca çalışan bir şef garson... Yıllar sonra sanatçı Bilal İnci'yle ortak olarak karşıdaki yeri açıyor ve işletmeye başlıyor. Hem Topçu, hem de Servet'in Yeri, 24 saat full çekiyor. Topçu, gece eğlence dönüşü de çok revaçta imiş. Benim Kupa Finali'nden sonra bir de uzun eğlenecek halim kalmadığından, eğlence sonrası geceyi Topçu'da bitiremedim. Ama bitirenlerin anlattığına göre, o gece de full çekmiş bu mekan... Mekanlar açık havada da kurulduğundan, tam bir keyif noktası niteliğinde...

***

Mekanlardaki yemeklerin fiyatlarını söylemek pek adetim değil... Ancak çok çarpıcı fiyatlarla karşılaştığımda yazıyorum... Örneğin Bebek'te epey bir kardiyo yapıp merdiven tırmandıktan sonra, öğle yemeği için iki kişi içkisiz 130 milyon lira verdiğimiz Mangerie için "Bu fiyat Manhattan'da yok" diye yazmıştım. Çünkü gerçekten böyle bir fiyat akla ve mantığa uymuyordu. Servet'in Yeri'ndeki fiyatlar da, bu kaliteyle akla ve mantığa uymuyor. Bana özel bir fiyat mı çektiler bilmem; inşallah öyle değildir ama 5 kişi yenilebilecek her şeyi ikişer üçer katıyla yedikten sonra gelen hesap 95-100 milyon civarındaydı. İzmir'in en ünlü yerinin en ünlü mekanlarında, en bol yenilen yemeğin ücretiydi bu... Abartmıyorum; bunun altıda, yedide biri kadar yediğimiz Bebek Cafe'de bundan fazla fiyat ödemiştik. Biri doğru yapmıyordu ama hangisi?

* Bizim grup, Ege'nin en güçlü bölge gazetesi Yeni Asır'ı da bünyesinde bulundurduğundan İzmir'deki tesisleri nerdeyse İstanbul'daki gibi. Yeni Asır ve SABAH'ın İzmir'deki merkezi her şeyiyle dört dörtlük bir gazete merkezi... Yazıları yazıp, arkadaşlarla tatlı tatlı sohbet ettikten sonra, nihayet 'Şu Kordon'a kendimi bir atayım' dedim... 'Şu Ege'nin lacivertini, meltemini, imbatını içime bir çekeyim' dedim... 'Güneşin pırıltısında İzmir'i doya doya hissedeyim' dedim... Cumhuriyet Meydanı'ndan geçip Kordon'a çıktığımda, bir tarafta deniz bir tarafta sıra sıra dizilmiş kafe-barlardan oluşan kordon boyu bütün ihtişamıyla karşıma çıktı... Sisi, Sera, Lasera buradaki kafebar'lardan bazılarının isimleri... Güneş ve denizin bitiştiği yerde kahvenizi veya biranızı yudumluyorsunuz...

KORDON BOYU ESİNTİLERİ
Ama ben bu Kordon'a gidişimde, 25 yıldır artık Türkiye'de görmediğim tabloyla karşılaştım... Anılarım yıllar öncesinden çıktı, yeniden hayat buldu. Madem ki bu köşenin adı 'Hayatlar ve Mekanlar'dır... O zaman kordon boyu mekanlarının yansıttığı hayatları anlatmak zorunluluktur... Yan yana dizilmiş kafelerde, barlarda ve onların masalarında yan yana oturmuş siyah-beyaz ve sarı-lacivert formalı insanlar gördüm. Birkaç saat sonra aralarında başlayacak müthiş bir derbi mücadelesi vardı...

***

Böyle bir derbi İstanbul'da olsa, değil iki ayrı formayı giymiş insanların aynı ya da yanyana masalarda oturmaları; aynı bölgeye aynı anda gelmeleri bile mümkün olmazdı. İstanbul'da 'bu formaları giyenler karşılaşmasın' diye 4 bin 500 polis görev alırdı. Bir formayı giyenler maç bittikten sonra 1 saat statta kalır, ötekiler stadı terk ettikten sonra polis kontrolünde çıkarlardı... Zinhar insanlar karşılaştırılmazdı. Karşılaşırsa birbirlerini öldürürler diye korkulurdu... Çarşamba öğleden sonrası, İzmir bir Avrupa başkenti gibiydi... Sarı-lacivert ve siyah-beyaz formalı insanlar, yan yana masalarda şarkılar söylüyorlardı... Kendi takımlarının şarkılarını söylüyorlardı ama birbirlerini dövmüyorlardı! Hepsi bir süre sonra maça gideceklerdi... Hepsi takımlarının koyu taraftarlarıydı... Ama hiçbiri, birbirlerine saldırmayı düşünmüyordu. Üstelik bazıları bira da içiyorlardı.. Alkol bile hoşgörü ortamını yok edemiyordu. Görüntüler inanılmazdı... İzmir'in hoşgörüsü, Ege'nin rüzgarı, Beşiktaş ve Fenerbahçe'lileri yakınlaştırmıştı. Herkes farkındaydı ki, biri olmasa diğeri olmayacaktı... Bu görüntüleri ben, Berlin'de gördüm, Prag'da gördüm, Roma'da gördüm... Esasen yıllar, çok yıllar önce İstanbul'da gördüm... Aynen böyleydi İstanbul'daki maçlar...

***

Peki ne olmuştu da, hayat insanları dönüştürmüştü?. Türk insanı 25 yıl sonra barbarlaşmamıştı ya! Tam tersine o yıllarda Türkiye'de her gün 20-30 kişi siyasi cinayetlere kurban gidiyordu. Şimdi onlar olmazken, futbolun şiddete bulaşmasının anlamı neydi?.. İzmir'i gördükten sonra anladım. Türkiye'de futbol şiddeti yoktur. Türkiye'de bu şiddeti kışkırtıp rantını sağlamak isteyenler vardır... Zorla taraftarları birbirine düşürüp, birbirinden ayıranlar vardır... Statlara deplasman seyircisini almayıp, kardeşçe izlenecek maçları olağanüstü hal durumuna sokanlar vardır... Bu millet futbolda teröre ve şiddete prim tanıyorsa, İzmir'deki taraftarlar Türk milleti değil midir?.. Yoksa forma giydikleri, maçına gittikleri, alkışladıkları takımların taraftarı mı değildir?.. İstanbul'dan ve çevre illerden gelen ve stada giden toplam 60 bin kişi, nasıl olup da birbiriyle dövüşmeden stada gidip maç seyretmektedir? Bunlar böyleyken İstanbul'da ne olmaktadır da, insanlar dövüşmekte, şiddet körüklenmektedir?.. İzmir'e teşekkür ettim... Kordon'a teşekkür ettim... Sarı-lacivert ve siyah-beyaz formaları yıllar sonra bir arada görebildiğim için Tanrı'ya şükrettim... Hayata teşekkür ettim...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Aşşk Cafe...   / 29-04-2006
 Dünyanın tepesindeki bir mekan...   / 22-04-2006
 Burjuva yaşayan bir yaz gecesi mekanı: SUNSET   / 15-04-2006
 Saloon, Bistro 33 ve Buz...   / 08-04-2006
 İstanbul ve Kadıköy artık iki ayrı merkezdir...   / 01-04-2006
 Cezayir'e kaç yıldız?   / 25-03-2006
 İstanbul sosyetesinin yeni mekânı Tuus'a üç yıldız   / 18-03-2006
 Shu Bar'da bir Akrep Nalan gecesi...   / 11-03-2006
 Namlı kebabçısı daha havalı   / 04-03-2006
 House Cafe   / 25-02-2006
GÜLSE BİRSEL
Günde onbeş dakikam çalındı!
Her sabah e-posta'larımı...
REHA MUHTAR
Kordon boyunda sevgi şiddeti yendi...
Digitürk'çüler,...
AYŞE TÜTER
Komşuyanı
Isıtılmış yağda soğanı karıştırarak...
'Onları deli danadan korumaya çalışıyoruz'
'Onları deli danadan korumaya çalışıyoruz'
Talasemi hastaları sürekli kan almak zorunda. Kan nakli sırasında...
Düzenli masaj ve nemlendiriciler-le selüliti yok edin
Düzenli masaj ve nemlendiriciler-le selüliti yok edin
Kadınların kâbusu haline gelen selülit ve çatlaklara 'dur' demek...
Photoshop ve dijitale karşı
Photoshop ve dijitale karşı
Geçtiğimiz günlerde Zekai Demir'le birlikte Madagaskar'da...
Hemen ikinci çocuk gelecek
Hemen ikinci çocuk gelecek
Önümüzdeki ay doğum yapacak olan Demet Kutluay, ikinci bebek için...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.