Günde onbeş dakikam çalındı!
Her sabah e-posta'larımı kontrol ediyorum. Bugün iki farklı 'On kişiye yollamazsan Allah cezanı verir! Ölümü ye yolla! Yollarsan işlerin açılacak ayriyeten...' tarzı mail gelmiş! İçerikte güya insana yol gösteren, ibret veren bir hikaye anlatılıyor, ama başkalarına yollamazsan başına bela açılıyor, tuhaf! Altı kişi, ki hiçbirini tanımıyorum! Beni sağolsunlar arkadaşlarıyla oluşturdukları e-posta zincirine almışlar. Bazısı bir karikatür, bazısı tatil fotoğrafları, kimisi fıkra göndermiş. Yüklü yüklü e-postalar... Niye bu kalabalık arkadaş gruplarına girdim, niye hiçbirini tanımıyorum, tanımadığım insanlar niye beni arkadaş gruplarının arasına alıyorlar meçhul! Dört kişi benimle msn'de sohbet etmek istiyor. Onları da tanımıyorum! 'Beril seninle konuşmak istiyor', 'Kemal seninle konuşmak istiyor' gibi mesajlar! Beril'in ve Kemal'in benimle hangi konuda görüşmek istediği belli değil. Amaç boş vakitlerimizi nasıl değerlendirelim konulu bir sohbet olabilir. Ne yazık ki benim ne boş vaktim var, dolayısıyla ne de sohbet arzum! Zaten, ikisinden biri olsa, üniversiteden beri kanka olduğum bir iki dostum mevcut, tercihen onları göresim, onlarla sohbet edesim var. Zira kendilerinin, tabiatıyla, Beril ve Kemal'e göre önceliği var.
GEREKSİZ E-POSTALAR Birkaç sanat galerisinden sergi haberleri, ağır basın bültenleri ve posta kutusunu tıkayacak irilikte görseller yollanmış. Neredeyse resimleri indirip iyi bir kağıda bassam, sergilenen resimlerin replikaları olur, çerçeveletip duvara asabilirim! Ve fakat mümkün değil, çünkü dediğim gibi posta kutum tıkanmış! Bir takım, adlarını ender duyduğumuz siyasi partiler, düzenli olarak değerli fikir ve aktivitelerini, toplantılarını bildiriyorlar bana. Hayatımda bunlardan birine gitmişliğim, haklarında yazı yazmışlığım, hatta konuyla ilgilenmişliğim yok. Tip ve tarzımdan belli ki o tür bir siyasi görüşe bir gün katılasım da yok! Ama bir şekilde maalesef basın listelerine girmişim, yollayıp duruyorlar! Sivil toplum örgütlerimiz yetersiz deniyor, yalan! Etki olarak yetersiz, ancak e-posta aktivitesi olarak fazla bile olabilirler! Her gün 10-15 sivil toplum örgütü, en azından 'sanal sivil toplum örgütü', Eurovision'dan politikaya, kendi meslek gruplarının toplu sözleşmelerinden Hülya Avşar'ın dekolteli beyaz elbisesine, her mevzuda görüşlerini bildirdikleri uzun ve yine yüklü mesajlar gönderiyorlar eksik olmasınlar! Her gün muhakkak dünyanın bir tuhaf ülkesindeki devrimden kaçıp, orada kalan yüklü miktardaki servetini bankadan çekmek için özellikle bana ihtiyacı olan bir 'eski zengin'den mail alıyorum! Adresine hiç e-posta gelmeyen yalnız insanlar, bu uluslararası üçkağıtçılara teşekkür borçlu! İlk okuyuşta insan kendini önemli ve vazgeçilmez hissediyor! Akla hayale gelmedik sanatçıların yeni albümlerinin çıkması, hatta herhangi bir televizyon programında boy gösterecekleri haberleri, yine dev fotoğraf ve grafiklerle bendenize yollanıyor ki, belki bir gün yeni çıkmış bir arabeskçinin bir kanalda hiç duymadığım bir sohbet programına katılacağını köşemde yazmak isterim diye herhalde! İş isteyenler, açık açık para isteyenler, dizide gördüğü eşya ve giysileri isteyenler var. Sadece dertleşmek isteyenler, hatta benim herhangi bir problemimi kendileriyle paylaşabileceğimi, çekinmemem gerektiğini söyleyenler de var, sağolsunlar. Promosyonlar, almayacağım eşyaların reklamları, gitmeyeceğim restoran ve gece kulüplerinin davetiyeleri, partileri... Bunların yanında "spam" dediğimiz çöp mail'ler var. Dünyanın neresinden gönderilmiş, ne amaca hizmet eder, virüs taşır mı taşımaz mı belli değil. Yukarıdaki gereksiz e-posta'lar bana özel değil. Hepsinin benzerleri eminim size de musallat! Bütün bu istenmeyen e-postalar yüzünden, örneğin Avrupa'daki şirketler yılda 2.25 milyar avro kayba uğruyor! Bu yüzden İtalya, gereksiz e-posta yollayanlara üç yıla kadar hapis ve 90 bin avroya kadar para cezası koydu! Bizdeki zaman ve para kaybı nedir, bir veri yok henüz.
BODRUM'A BİLE GİDERİM Ama kendim için söyleyeyim: Zaman zaman posta kutusu dolduğu için istediğimiz e-postaların gelmesini engellemeleri bir yana, hergün bu çöpleri silmek için on onbeş dakika harcıyorum. Günde 15 dakikadan, yılda 91 saat eder! Yani neredeyse dört gün. Bu gereksiz işlem yerine, yılda dört gün Bodrum'a gidip deniz kenarında yatabilirim demek ki! Veya bunları silmekle uğraşacağıma, günde onbeş dakika yürüyebilir, kültür fizik yapabilir, meditasyonla ilgilenebilirim. Günde onbeş dakika ayırıp Sanskritçe öğrenebilirim veya! Yapacağımdan değil de! Onun yerine, şimdilik şu şablon cevabı yolluyorum çoğuna: "Bu e-posta adresi sadece okuyucu ve seyirci mektupları içindir, basın bültenleri, şakalar, zincir mail'ler yollamayınız. Asla değerlendirilmeyecektir!"
|