kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

30 bin ölü!

Diyarbakır İstanbul'dan nasıl görünüyor?
Gazetelere göre, küçük olmalı.
Ankara'dan?
Diyarbakır'ın tam içinden?
Panzerdeki polisin belki endişe, belki nefret dolu gözünden?
Polisin tedirgin karısının, oradan oraya sürüklenmiş çocuğunun gözünden?
Oğlu orada asker olup da gündüzü, gecesi şehit tabutu korkusuyla dolmuş, hem gururlu hem gözyaşlarını salmaya, ağıt yazmaya hazır olda bir annenin gözünden?
Şehit oğlunu defnetmiş babanın, gelin olamamış nişanlının gözünden?
Elinde taşlarla, boyunu aşmış bir öfke ve nefret ile koşuşturan çocuğun gözünden nasıl?
Karadeniz'den, Ege'den, İstanbul'un sosyetesinden, varoşundan nasıl görünür?
Binlerce şehit, binlerce ölü, mezar, mezarsız, kayıp, acı; o adadan nasıl görünür?
Devlet, millet, kanun gözünde "bölücü terörist" oğlunu Diyarbakır'da "gerilla cenazesi" olarak defneden annenin, babanın gözünden nasıldır?
İteklenen, adam yerine konmayan, kimliğini arayan, şiddet sarmalında birinin gözünden?
Nasıl görünür bize?
Bulunduğumuz yere, bildiğimiz tarihe, kökenimize, aklımıza, fikrimize, vicdanımıza, yurt sevgimize, yurdu nasıl sevdiğimize, millet şuurumuza, ulus tasavvurumuza, toplumsal konumumuza, okuduklarımıza, yazdıklarımıza, hiç bakmadıklarımıza, tek taraflı yargılarımıza, bilincimize, öfkemize, acımıza, inancımıza, soyumuza, komşumuza, dostumuza, umudumuza, korkumuza, tecrübelerimize, hiç yaşamadıklarımıza, bir türlü anlayamadıklarımıza, hiç anlayamayacaklarımıza, ilgisizliklerimize, umursamazlıklarımıza, bıkkınlıklarımıza, dilimize, şiirimize, destanımıza, menkıbelerimize, türkülerimize, şarkılarımıza, garplılığımıza ve şarklılığımıza göre nasıl görünür?


Orası yurt toprağıysa, oralardan bakınca orası da burası da aynı yurdun toprağı ise; "Biz" hakikaten 70 milyon isek...
"30 bin ölü insanımız" derken, salaklıktan veya aşırı uyanıklıktan değil de, hakikaten insanlıktan ötürü, bu toprağın çocukları diye nihayetinde, her ölüye ayrımsız bakabiliyorsak...
Oradan, buradan ve elbet şuradan başka göz, başka zaviye, başka akıl şarttır.
Seyircisiz maçı bir de kentten kaçırmak çaredir ama... Kent hep orada, seyirci ister içeride, ister dışarıda, ama hep kentte olacaksa, ne çaredir!
(Keşke Fenerbahçe oraya gidip oynayabilseydi... FB, GS, BJK, belki taraftarlarını cepheleştiren, ama tribünde ve gönülde nice farklıyı, farklılığı da birleştiren "Türkiye takımları"dır!)


Bazen, kendi şablonumuz üstüne düşünerek adım atabiliriz.
Devlet, siyasetçi, bir başkası "30 bin kişinin katili örgüt" dediğinde...
Yahut muhalif yazar, Batı podyumunda, "30 bin kişiyi öldüren devlet" dediğinde...
60 bin kişiden mi söz edilmektedir; yoksa "30 bin" aynı, tek, bir 30 bin midir?
Meşhur "Şemdinli iddianamesi" şu sayıları verir:
6 bin civarında şehit güvenlik görevlisi (asker, polis ve korucu)...
5 bin 200 sivil vatandaş...
320 kamu görevlisi.
"30 bin"i tamamlayan sayı yaklaşık 18 bin 500'dür. Bunlar "ölü ele geçirilen teröristler"dir.
Yani 30 bin sayısı, "bu toprakların verdiği toplam ölü"dür.
30 bini, üstüne düşünmeden yuvarlayan her kimse, durup düşünmeli. Artık 30 bini çok aşmış sayıyı ya başka türlü telaffuz etmeli, "kendi" sayısını, ölüsünü, şehidini saymalı; yahut hakikaten düşünmeliyiz.
Dağa yollanan, eline silah verilen, bu topraklardan çıkmış binlercesine "gerilla" denen "teröristler", kendileri gibi bu topraklarda doğmuş, asker, polis, köylü, memur olmuş, hatta kendilerinden kimileri de dahil, 11 bin 500 kişiyi öldürdü diye...
Düşünmeliyiz; onlardan 18 bin 500'ü bu topraklarda, memleketlerinde öldürüldü diye.
İşte meşhur, dillere pelesenk ama çok acı, çok vahim, çok büyük "30 bin"in gerçek manası bu.
O zaman orası burada, burası orada, 30 bin her şeye rağmen bir arada, Diyarbakır da daha iyi görünür.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Çok az, az çok   / 29-03-2006
 Bir varmış, bir yokmuş   / 28-03-2006
 Üç tarz-ı saf!   / 27-03-2006
 Korkuyorum anne!   / 26-03-2006
 Şimdi, özetlersek...   / 24-03-2006
 Arazi marazi   / 23-03-2006
 Arkasında kimler...   / 22-03-2006
 Hukuk guguk mudur?   / 21-03-2006
 Siz bizi bilirdiniz!   / 20-03-2006
 Esas ödül   / 19-03-2006
ERGUN BABAHAN
Kürt sorunu-1
Dünkü yazımda ulusal güvenliğe yönelik...
UMUR TALU
30 bin ölü!
Diyarbakır İstanbul'dan nasıl görünüyor?...
FATİH ALTAYLI
Çoluk çocuk provokasyonu
Nevruz kritikti. PKK ve...
ERDAL ŞAFAK
Diyarbakır ve hükümet
Diyarbakır'daki Nevruz...
Seçimle gelen kriz: Sınır
İsrail seçiminin galibi Olmert zafer konuşmasında "Filistin müzakere...
'Avrupa'nın hasta adamı'
Newsweek dergisi, seçimler öncesinde Berlusconi'yi ağır eleştirdi.
Yanlız da yürüdüler: 2-0
Yanlız da yürüdüler: 2-0
Duymuşsunuzdur daha önce... Nitekim ilk seyircisiz oynama...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu