|
|
|
|
|
Türk Sineması'na 'tarihi' bir bakış
|
|
Zuhal Olcay, Serra Yılmaz, Ömer Kavur, Nuri Bilge Ceylan ve diğerleri...1 Nisan'da başlayacak olan 25'inci İstanbul Uluslararası Film Festivali'ndeki özel bölümle, Türk sinema tarihinin 24 yılı bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçecek, kaçırmayalım!.
25'inci İstanbul Uluslararası Film Festivali, 1 Nisan'da sinemaseverlerle buluşacak. Festivalin 25. yılı vesilesiyle, '25 Yılın Altın Filmleri' başlığıyla izleyeceğimiz yabancı filmlerden oluşan 24 filmlik özel seçkinin yanı sıra, Türk sinemasının yakın tarihi festivalde seyirciyle buluşacak. Bu filmler, festivalin Ulusal Yarışma'sında 'Yılın En İyi Türk Filmi' ödülünü alan ve artık sinemamızın birer klasiği olarak kabul edilen yapımlar. Ayrıca sinemamızı uluslararası platforma taşımaları açısından da önemli...
80'Lİ YILLAR '25 Yılın Ödüllü Türk Filmleri' başlığı altında izleyeceğimiz filmler arasında nostaljik bir gezinti yaparsak, 'Züğürt Ağa' (1986) ile karşılaşıyoruz mesela. Senaryosunu Yavuz Turgul'un yazdığı Nesli Çölgeçen'in yönettiği film, 80'lerin trajikomik panoramasını sunarken, yılların oyuncusu Şener Şen'i de starlığa taşıyor. Tunç Başaran da iki filmiyle, 'Biri ve Diğerleri' (1987) ve 'Uçurtmayı Vurmasınlar' (1989) ile iki kez 'En İyi Film' dalında ödüllendirilmiş.
GÜNÜMÜZE UZANAN FİLMLER Festivalde 1990'lı yıllar ise Yusuf Kurçenli'nin 2. Dünya Savaşı dönemi bir şairin yaşadığı politik açmazları anlattığı 'Karartma Geceleri' veya Fehmi Yaşar'ın 'Camdan Kalp' adlı filmleriyle başlıyor. Yavuz Özkan da 'İki Kadın' (1992) ve 'Bir Kadının Hikayesi' (1994) adlı filmleriyle iki ödül alan yönetmenlerden. Bir yıl sonra Yeşim Ustaoğlu 'İz' ile öne çıkarken, hemen ardından bir başka kadın yönetmenimiz Tomris Giritlioğlu '80. Adım' ile ödülü kucaklamış. Ustaoğlu ayrıca 1999 tarihli 'Güneşe Yolculuk' ile bu ödülü yeniden kazananlar arasında... Serdar Akar 'Dar Alanda Kısa Paslaşmalar' ile 2000'li yılları açmış. Semih Kaplanoğlu ise 'Herkes Kendi Evinde' (2001) filmiyle ödüllü genç yönetmenler arasında yerini bulmuş. 2002'deki, dijital çekilen ve sonradan 35 mm peliküle basılan ilk Türk filmi olan 'Dokuz' ise senarist Ümit Ünal'ın kamera arkasında da başarısını tescilliyor. Ünal geçen yıl da 'Anlat İstanbul'un senaristi ve beş yönetmeninden biri olarak bu ödülle yeniden buluşuyor. Ahmet Uluçay'ın bir önceki yılki 'Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak'ı film yapma sevdasını sıcacık bir dille aktarıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|