Hukuk guguk mudur?
20 Mart 2006, onca "hukukun üstünlüğü... demokratik hukuk devleti... yargı bağımsızlığı" lafına karşın hukukun "bitik" olduğunun teyit edildiği bir tarihtir. Genelkurmay haklıysa ve açıklamasındaki hususlar doğruysa da öyledir. Genelkurmay haksızsa ve açıklamasındaki hususlar yanlışsa da öyledir. Genelkurmay böyle bir açıklama yaptığı için de öyledir. Barolarıyla, fakülteleriyle, profesörleriyle, hukukçu rektörleriyle, hukukçu YÖK Başkanı'yla, savcılarıyla, yargıçlarıyla, avukatlarıyla, bakanlığıyla, hükümetiyle, yüksek yargı organlarıyla, hukukçu siyasetçileriyle, bu ülkenin en üst hukuk adamı ve ardından da devletin ve milletin en üst temsilcisi olmuş hukukçu Cumhurbaşkanı ile "hukuk dünyası" sessizliğe gömülmekteyse de öyledir.
Bugünden sonra; Elbette hep dünyanın en mükemmel iddianamelerinin yazılmadığı... Elbet çeşitli hatalar, delil eksiklikleri barındırması mümkün iddianamelerinin de bulunduğu... Elbet soruşturma ve mahkeme, hatta karar ve temyiz süreçlerinde çeşitli hataların mümkün olabildiği "Bağımsız yargı" yı, hepimiz şöyle görebiliriz: Bu ülkede savcılar; 1. Hüküm kurmak amacıyla, insanların ifade ettikleri görüşlerinin sadece bir bölümünü dikkate alarak kasıtlı davranabilir. 2. Hiçbir maddi delil ve bulguya dayanmaksızın adınızı suçlamalara karıştırıp hukukun etik kurallarının dışına çıkabilir. 3. Somut delile dayanmayan hayali iddialarla çok ağır suçlamalar yaparak vahim hukuki hatalar işleyebilir. 4. Sizi gerçek olmayan suçlamalara maruz bırakabilir. 5. Yasal yetkilerini aşarak kendilerine göre suç tanımları yapabilir. 6. Hukuk bilgisinden yoksun olabilir. 7. Hukuk bilgisinden o derece yoksun bulunmaları mümkün olmadığında ise, belli bir görüşün temsilcilerinin etki ve telkinleri altında kalmış olabilir. 8. Maksadını aşan, hukuki olmaktan çok siyasi içerikli, bazı mensuplarını hedef alarak kurumları yıpratmaya yönelik iddianameler hazırlayabilir. 9. Terörle mücadeledeki azim ve iradeyi zayıflatmayı planlayabilir. 10. Kısaca, mesnetsiz, hukuki dayanaktan yoksun, maksatlı belgeler hazırlayabilir. 11. Arkalarında çeşitli makam, statü ve konuma sahip çarpık zihniyet temsilcileri barındırabilir.
"Olabilir", çünkü Genelkurmay olabileceğini söylüyor. O zaman, birçok kişi açısından da, bu her zaman bir "ihtimal" dir. Genelkurmay'ın tespitleri bu olay için doğruysa, birçok vakada o ihtimal vardır ve ihtimal varsa, kimse "hukuk güvencesi" altında olamaz. Genelkurmay haksızsa, tabii daha da vahimdir. Ama haklı ya da haksız, bu ülkede, Silahlı Kuvvetler de olsa, bir devlet kurumu, yargıyı cepheden suçluyor, hepimiz açısından "zanlı" kılabiliyorsa, daha daha da vahimdir. Çoğumuz, maruz kaldığımız birtakım suçlamalar karşısında, iddia makamını "komplocu" ilan etme hakkını kendimizde görebilecek miyiz; Genelkurmay gibi görürsek de vahimdir, Genelkurmay olmadığımız için göremiyorsak da. Genelkurmay Başkanı Org. Özkök ve İkinci Başkan Org. Büyükanıt bu açıklamayı, içinde bir yerde geçen "hukukun üstünlüğü inancı" açısından bir daha düşünmeliydiler. Herkes, suçluluğu kanıtlanıncaya kadar masumdur: Bir general, bir savcı, hepimiz. Yargı kararı dışında, kimse kimseyi kesin suçlu ilan edemez: Bir savcı da, bir general de. Yargı kimseyi rehin alamaz... Ama kimse de yargıyı rehinesi kılamaz. Kılabiliyorsa, hepimiz rehiniz demektir! "Guguk Kuşu" filmini, oyununu, romanını bilir misiniz? Akıl hastanesinde rehin kalmanın, boyun eğmenin, eğdirmenin hikâyesidir.
|