Baykal: Kuşatma yaşanıyor
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'de yaşanan kadrolaşmanın, partizanlığın ötesinde olduğunu savunarak, ''Artık kadrolaşma sözü yetmiyor, yaşanan kuşatmadır. AKP'nin, toplumu, devleti kuşatma hareketidir'' dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Baykal, şöyle devam etti: ''Türkiye'de bir süreden beri çok tehlikeli bir kadrolaşmanın, iktidar tarafından sistemli bir şekilde yürütülmekte olduğuna hep dikkati çekiyoruz. Buradaki tablo, alışılmış kadrolaşma anlayışının, partizanlığın çok ötesinde. Artık kadrolaşma sözü yetmiyor. Şimdi yaşanan olay kuşatmadır. Kadrolaşma, partizanlık aşıldı, şimdi yaşanan; AKP'nin, toplumu, devletin kurumlarını kuşatma hareketidir. Niçin bu kadrolaşma, kuşatma yaşanıyor? Belirli bir hedef var. Her alanda bu kendini gösteriyor. Türkiye'de kuşatma ve kuşatmaya paralel bir yıldırma, sindirme çabası, hepsi bir arada gidiyor.''
"ÖĞRENCİ DERNEĞİ Mİ?"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Merkez Bankası Başkanlığı tartışmalarına değinerek, ''Merkez Bankası tartışması mı, ideoloji, türban tartışması mı yapıyoruz? Kimlere meydan okuyoruz? Merkez Bankası mı, öğrenci derneği mi?'' diye sordu. Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, tehlikeli bir sahipsizlik tablosu bulunduğunu, bunun da bir boşluk yarattığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Cumhurbaşkanlığı'nın, Erdem Başçı'nın Merkez Bankası Başkanlığı'na atanmasını öngören bir Bakanlar Kurulu Karar Taslağı bulunmadığına yönelik açıklamasını da anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz de ne zaman görevinin biteceği belli. Görevini başarıyla yaptığı anlaşılıyor, yaşı uygun, sağlığı yerinde. Hiçbir inandırıcı gerekçe ortaya koymadan, bir yöneticiyi alma derdine giriliyor. Yerine kimi getireceğini söylemiyor. Niye saklıyorsun? Başkanvekilinin ataması, 3 üyenin istifasına yol açtı. Merkez Bankası mı öğrenci derneği mi, nedir? Kim, nasıl, hangi yetkiyle geliyor, ne yapıyor? Genelkurmay ortada, Merkez Bankası bu manzaranın içinde. Allah Türkiye'ye acısın. Böyle bir iktidarın, Türkiye'ye veremeyeceği zarar yoktur. Sınırların elden çıkarılmasından, Türkiye'nin en saygın kurumlarının birbirine düşürülmesine kadar veremeyeceği zarar yoktur. Merkez Bankası tartışması mı, ideoloji, türban tartışması mı yapıyoruz, kimlere meydan okuyoruz, anlamak mümkün değil.''
Öte yandan Çanakkale Zaferi'nin 91. yıldönümünün de bir kaç gün önce kutlandığını anımsatan Baykal, çok önemli bir dönüşümün en kritik aşaması olan 18 Mart'ın, askeri zaferlerin ötesinde bir umut ışığı yaktığını, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın Çanakkale'de mayalandığını, şekillendiğini söyledi.
Baykal, Çanakkale Zaferi ile ilgili olarak bir çarpıtma, saptırma,onu niteliğinden dışarı çıkarma çabalarının ısrarla sürdürüldüğünü savunarak, ''Çanakkale Zaferi'ni bir hurafeler olayı haline getirmek isteyenler, maalesef hala varolmaya devam ediyorlar. Çanakkale Savaşı, bu toplumun evlatlarının inançla ve bilinçle sergiledikleri bir varoluş mücadelesidir'' dedi.
Bu konuyla ilgili olarak ikinci bir çarpıtma çabasının daha söz konusu olduğunu ifade eden Baykal, Mustafa Kemal'in bu büyük mücadeledeki rolünü gözden kaçırma, yok sayma, inkar etme arayışının kendisini gösterdiğini söyledi. Mustafa Kemal'in, askeri dehasını sergileyerek, savaşın kaderinin değişmesine yol açacak tarihi kararları cesaretle aldığını, Çanakkale'de bir umut ışığı haline geldiğini belirten Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Mustafa Kemal, alnının teriyle, emeğiyle, komutanlığıyla kendisini ilk kez toplumun bilincine Çanakkale'de aktarmayı başarmıştır. O nedenle 'Mustafa Kemal'e saygısızlık yapacağız' diye bir ulusun en güçlü günlerine, büyük zaferine gölge düşürmek isteyen insanları yadırgıyorum ve kınıyorum.
Çanakkale ruhunu, bilincini ayakta tutma sorumluluğunu unutmadan, kutlamaları yapmamız gerektiğini düşünüyorum. 18 Mart'larda Çanakkale'de Mehmet Akif okumak güzeldir. Ama bunu yapan insanların, Türkiye'nin Suriye sınırında iki Kıbrıs büyüklüğünde bir araziyle ilgili olarak, yabancı şirketler ve bu şirketlerin arkasındaki yabancı devletlere, 'mayınları temizleyin' diye anlaşmalar yapmaya kalkması da Çanakkale ruhuna en büyük ihanettir.''
|