kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
David Selim Sayers @ SABAH
 

Memleket nere birader?

Senin, benim ve onun İstanbul'u ister istemez yokolacaktır. Ancak değişimi, yeniliği, macerayı ve hayatı sevenlerin İstanbul'u asla yokolmayacaktır, sadece yeniden doğacaktır. Taksi şoförleriyle şu konuşmayı kaç kere yaşadığımı saymaktan vazgeçtim: "Nerelisin birader", diye sorar şoför. "İstanbulluyum", derim ben. "Onu anladık", der, "İstanbul'da yaşıyorsun da, gerçekten nerelisin, yani memleket neresi?" Gerçekten nereliyim? İstanbullu. İstanbul'da mı doğdum? Hayır, Londra'da. Peki Türk vatandaşı mıyım bari? Hayır, annem Türk olsa da babam İngiliz ve ben de İngiliz vatandaşıyım. Ömrümün çoğu İstanbul'da geçti mi en azından? Hayır, Londra dışında Upsala, Hamburg, Şanghay, Cambridge ve Ankara'da da yaşadım. E o zaman ben ne biçim İstanbulluyum? Sohbetin bu şekilde devam edeceğini tahmin ettiğimden, şoförün sorusuna beyaz bir yalanla cevap veririm: "Memleket burası abi, annem de babam da nesillerdir İstanbullu".

YENİ İSTANBULLU
Oysa kendimi "eski İstanbullular" dan saymak istemem. Üvey babamın ve onun ebeveyninin de bir parçası olduğu bu grup, devamlı kartpostallardaki nostaljik İstanbul'u yad eden ve bugünün İstanbul'una neredeyse lanet yağdıran, nesli tükenmeye yüz tutmuş bir kesimdir. Ama "yeni İstanbullular"dan da sayılmak istemem doğrusu. Taşradan gelen ve İstanbul'u "gurbet", doğdukları yeri ise "sıla" bellemiş olan bu kesim kabaca iki gruba ayrılır. Bir kısmı, sürekli "İstanbul bizi bozdu, mahvetti" geyikleri döndürür. Diğeri ise burayı dingonun ahırıyla karıştırıp kendi "memleketleri" saydıkları yerde akıllarından bile geçmeyecek densizlikleri burada yapmayı uygun görür. Bana göre ister geçmişte, ister başka bir mekanda olsun, bugünün İstanbul'u dışında bir yeri sıla olarak benimseyen kimse, gerçek İstanbullu sayılamaz. Demek ki İstanbul, gerçek anlamda İstanbullu olmayan insanlarla dolup taşmakta. Peki peşinde olduğumuz bu gerçek İstanbulluluk, ne menem bir şeydir? Gerçek İstanbullu kimdir ve nerede saklanır? Ve İstanbulluyu İstanbullu yapan bir özellik varsa, İstanbul'u İstanbul yapan özellikler nelerdir? Kısa bir taksi yolculuğu esnasında çözemeyeceğim bu soruların peşine, burada sizlerle birlikte düşmek istiyorum. Büyük küçük birçok şehirde geçen ömrüm boyunca İstanbul'u İstanbul, bir İstanbulluyu da İstanbullu yapan şeyin sadece bu şehirde bulunmadığını sezer gibi oldum. "İstanbul havası"na benzer bir şeyi yakaladığım diğer şehirler arasında New York ve Şanghay var. Bu havadan eser göstermeyen şehirler arasında ise Boston, Hamburg ve (elbette) Ankara. Peki büyük fark nedir? İstanbul havasına sahip şehirlerde beni en etkileyen özellik, merkezine adım attığın anda seni saran enerji, elektrik, burada her şeyin mümkün olduğunu kulağına fısıldayan tını olmalı. Bu havadan yoksun şehirlerde ise hep kural ve kaideyi ön planda buldum. Sanki her şeyin akışı önceden az çok belliydi. Bu yerler, istesen de başaramayacağın şeyler olduğunu sana hissettirir. Ve sen de ya bunu kabullenir, ya da çeker gidersin. Frank Sinatra'nın "New York, New York" adlı şarkısındaki "If I can make it there, I'll make it anywhere", yani "orada başarabilirsem her yerde başarırım" dizeleri, bu durumda aslında yalanlanmış oluyor. İstanbul gibi şehirlerin başlıca özelliği, tam da, bazı şeyleri sadece ve sadece orada başarabileceğimizdir. Ve gerçekten de başarabileceğimiz hissini bize vermeleridir. Demek ki İstanbul bir yer olduğu kadar bir atmosfer, İstanbulluluk da bir kimlik olduğu kadar bir ruh hali, ya da bu atmosferle birleştiğinde kimliğe dönüşen bir ruh hali. Gerçek İstanbullu, girişken, yeniliklere açık ve deneysel yaşamdan hoşlanan bir ruh haline sahip kişidir belki de. İstanbul'un kendine çektiği, ya da İstanbul'u kendine mesken belleyen, bu tiptir. Hangi sınıftan, coğrafyadan, dinden ya da etnik gruptan olursa olsun, bu tip, İstanbul'u benimseyecektir.

ŞEHRİN SAHİPLERİ Peki böyle bir insan, kendini tamamen şehrin enerjisine ve kendi başarma hırsına mı kaptırmıştır? İçinde yaşadığı mekanın hiç mi alakası yoktur? Tabii ki hayır. Gerçek İstanbullu, onda doğuştan bulunan başarma, macera, farklı olma dürtüsünü pekiştiren ve yaşatan şeyin bu şehir olduğunu bilir. En az bu kadar önemli bir şey daha var: Bu şehir, kendisine benzer diğer insanları da çekmektedir. Yani şehir, gerçek İstanbulluya, benzer bir ruh haline sahip diğerleriyle birlikte yaşamını istediği gibi sürdürebileceği bir ortam yaratma fırsatını verir. Bu yüzden gerçek İstanbullu şehrini benimser, besler ve korur. Gerçek İstanbullu için İstanbul bir sevda, bir tutkudur. Ama bu nostaljik ya da muhafazakar bir tutku değildir. Çünkü gerçek İstanbullu, böyle bir enerjiye sahip bir şehrin özünde değişimin yattığını bilir. Kendisinin de istediği hayatı yaşayabilmesini sağlayan başlıca unsur, şehrin bu değişime açıklığıdır zaten. Senin, benim ve onun İstanbul'u ister istemez yokolacaktır. Ancak değişimi, yeniliği, macerayı ve hayatı sevenlerin İstanbul'u asla yokolmayacaktır, sadece yeniden doğacaktır. Onun için gerçek İstanbullu, şehrindeki her büyük değişikliği belki bir ağlayan, ama mutlaka bir de gülen gözle karşılayan insandır. İşte ben böyle bir İstanbullu olduğuma inanıyorum ve sizi de benimle birlikte bu İstanbulluluk duygusunu, bu hayat tarzını ve bakış açısını yaşamaya, yorumlamaya ve yeniden yaratmaya çağırıyorum.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İstiklal'in taşı toprağı altın!   / 17-02-2006
 Doğubank'tan aldım!   / 10-02-2006
 Doğubank'tan aldım!   / 10-02-2006
 Almanya'da bu asla olmazdı!   / 03-02-2006
 Almanya'da bu asla olmazdı!   / 03-02-2006
 Buraları eskiden hep tarlaydı   / 27-01-2006
 Otobüs ve metro Mazi... Ati!   / 20-01-2006
 İstanbul'da bir İngiliz   / 13-01-2006
 Memleket nere birader?   / 06-01-2006
  » Yazarlar
    Alışveriş
    Yaşam
    Ajanda
    Güncel
    Gezi
MEHMET TEZ
Oyun set ve maç, Woody Allen
Woody Allen'ın son filmi...
'Öcalan, biletini kendi alıp tarifeli uçakla gitti'
'Öcalan, biletini kendi alıp tarifeli uçakla gitti'
Şam yönetiminin lideri Başar Esad ile kriz yaşadığı için, ülkesini...
Askere 'Ebu Garib' davası
Askere 'Ebu Garib' davası
Askeri cezaevinde dövülerek öldürüldüğü ileri sürülen erle ilgili...
Hamas'tan sürpriz Ankara çıkarması
Hamas’ın liderlerinden Meşal başkanlığındaki heyet, Ankara’da...
İsrail: Öcalan'ı kabul etsek ne hissederdiniz
İsrail Dışişleri Bakanı Gül'e "Sizi protesto ediyoruz" derken,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.