Mutasyon
Türkiye kuş gribi krizi içindeyken yapılan tartışmalarda çok kullanılan bir kavram vardı: virüsün mutasyona uğraması. Yani kanatlı hayvanlardan insanlara geçecek şekilde virüsün nitelik değiştirmesi. Danimarka gazetesi Jyllands-Posten'in dört ay önce yayımladığı karikatürler nedeniyle usul usul başlayan kriz, anlaşıldığı kadarıyla mutasyona uğradı. Müslümanlarca kutsala saygısızlık olarak kabul edilen karikatürlerin yayınlanması kuşkusuz bir siyasi karardı. Burada mutlak addedilen bir doğru yani ifade özgürlüğü çerçevesinde gazete yönetimi bir tercih yaptı. Bu karikatürlerin yayınlanmasının Danimarka'nın bugünkü siyasi iklimiyle bağlantısı, duyarsızlığın boyutları ve dahası bu tavrın arkasında yatan dışlayıcı, kibirli, sömürgeci bakışı hakkında çok şey yazılıp çizildi. Geçen hafta bu karikatürlerin birkaç Avrupa ülkesinin gazetelerinde yeniden yayımlanmasıyla patlayan yangın, dünyanın dört bir yanına yayılırken mutasyona uğradı. Burada dikkat edilmesi gereken birkaç nokta var. Birincisi, yapılanı Avrupa'nın tümüne mal etmenin yanlışlığı. İkincisi ifade özgürlüğünün sorumlu davranma gerekliliğini, tahrik unsurunun da hukuk ve siyaset içinde kalma gereğini ortadan kaldırmadığıdır.
En "temiz" tepki boykot Sonuçta Danimarka'da yaşayan Müslümanlar sömürge dönemi tebaası değildir ve onların kutsallarına saygı gösterilmesi ortak yaşamın gereğidir. Buna karşılık vatandaşlara düşen sorumluluk da vardır. Tahrik unsuru ne ölçüde ağır olursa olsun bunun cevabı özgürlüğün lanetlenmesi, kusurlu bulunanların öldürüleceğinin ilan edilmesi olamaz. Bu bağlamda rahatsızlığı şiddet ve ölüm tehdidiyle dışa vurmak kabul edilemez. Boykot eylemi bu nedenle gayet şık bir tercihdi. Üçüncü nokta Müslümanlar'dan nefret eden Avrupa içindeki aşırılarla İslam dünyasında, başta Batı dünyanın gerisiyle çatışmayı arzu edenlerin makul çoğunluğu sindirdiğidir. Avrupalı pek çok Müslüman bu konuda şıkayetlerini dile getirdi. Son olarak söylenebilecek şey ise dinsel/kültürel söylemlerle açığa çıkan, dilini bulan bu krizin aslında çok daha derin bir siyasi krize tekabül ettiği. Yani asıl meselenin dinler veya bunların belirlediği iddia edilen uygarlıklar arasında olmadığı. Zira o anlamda saf bir uygarlık hiç bir yerde yok.
Araplar krizi kullanıyor Mutasyonun bir nedeni,radikal İslamcılar'ın bu olayları düşmanlığı körükleyerek kendi gündemlerinin peşinden gitmek üzere kullanmaları. Bu bakımdan barışçıl yürüyüş yapanlar kaale alınmazken, yakıp yıkanlar ön plana çıkıyor . Benzer şekilde Batı'da veya başka yerde İslam dinini ve Müslümanlar'ı aşağılayarak siyaset yapmak isteyenler bu fırsattan yararlanıyor. Mutasyonun diğer nedeni ise Arap devletlerinin ve İran'ın bu krizi kendi çıkarları doğrultusunda kullanması . Şam ve Beyrut'ta elçilik yakılabilmesini Şam rejiminin tavrından soyutlayıp yalnızca galeyana bağlamak mümkün değil. Beyrut'tan BBC'ye konuşan Timur Göksel'in de vurguladığı gibi Hizbullah'ın Beyrut'taki olaya bulaşmaması yeterince önemli bir gösterge. Bu noktadan sonra önce yangının sönmesini beklemek gerekecek. Makul sesler ancak o zaman dinlenebilir, şiddetin sindirdiği insanlar seslerini yükseltebilir. Avrupa ülkelerinde belki de 1960'ların Amerikası'nda olduğu gibi bu ülkelerde yaşayan Müslümanlar'a yönelik bir medeni haklar projesi gündeme gelmelidir. Avrupa'da yaşayan Müslümanlar ise yaşadıkları ülkelerin siyasi sistemi içindeki meşru yolları kullanmakta ısrar etmelidir. Türkiye'nin asıl rolü ise Müslüman Avrupalı kimliğinin her iki boyutunu vurgulayabildiği oranda önemsenecektir.
|