Banka-kulak...
Türkiye'nin yakın tarihine damgasını vuran olaylardan biri de "telekulak" skandalıydı. "Güvenlik amacıyla" yapılan dinlemeler amacından çıkıp, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in evinin dinlenmesine kadar vardırılmıştı. Yeni Şafak gazetesinin dünkü manşetinde "Unakıtan bombası" haberini görünce, hafızamızda bu skandal canlandı. Yeni dönemin adı belliydi: "Banka-kulak skandalı..." Çünkü ikisinin de birbirinden farkı yoktu. Biri, terör ve mafyayı çökertmek için amacıyla yapılan teknik takibin kötü amaçlı kullanılmasıydı. Bu da vergi kaçağını yakalayabilmek için yapılan takibin, siyasi amaca kurban verilmesiydi. Daha da ilerisi, Bankacılık Yasası'nın 73 ile 159'uncu maddeleri, mahkeme kararı veya kendi rızası olmadan banka sırırının açıklanması halinde ağır hapis cezasına hükmediyordu. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın bunu bilmemesine olanak yoktu. Üstelik Maliye Bakanı, Ana Muhalefet partisi CHP'nin ve lideri Baykal'ın banka hesaplarındaki parayı açıklıyordu. Bırakın siyasi sonuçlarını, uluslararası piyasalarda Türk bankalarının güvenirliğine vuracağı darbenin şiddetinin boyutu da görülüyordu. Unakıtan'ın "özel sohbette" dahi böyle bir açıklamada bulunması söz konusu olabilir miydi?
Forbes atladı Habere ilk tepki olayın tarafı Baykal'dan geldi. CHP liderinin, telefondaki sesi keyifliydi, espri yapıyordu: "Forbes dergisi Türkiye'nin zenginlerini sıralarken beni unutup atlamasından, zamanında açıklama yapmadığı için Maliye Bakanı sorumludur..." Ardından ciddileşip tepkisini koydu: "Yılbaşında Hazine'den gelen 22 milyon YTL ile birlikte CHP'nin toplam 25 milyon YTL parası var; 150 milyon YTL'si yok. Bakanın yanılma payı, altıda bir. Benim hesabımla ilgili yanılma payı ise çok daha yüksek." Ve şu çağrıyı yaptı: "Şimdi bana hesaptaki paramı açıklatıp, mahcup duruma düşürmek mi istiyor? Ama kendisine izin veriyorum, benimle birlikte Başbakan'ın ve AKP'nin hesabını da açıklasın..."
Komplo teorisi Baykal bu tepkiyi koyarken, akşam saatlerine kadar Maliye Bakanlığı'ndan herhangi bir açıklama gelmedi. Bakan Unakıtan'ın danışmanlarını aradığımızda ise verdikleri yanıt şöyle oldu: "Sabah, Sayın Bakan haberi gördü, bize 'Benim böyle bir açıklamam yok' dedi. Bakanlar Kurulu'ndan dönüşünü bekliyoruz..." Konunun hükümet ve AK Parti içindeki siyasi yansımasına gelirsek... Unakıtan'a yakın isimler olayı şöyle yorumluyordu: "Kabine değişikliğinin konuşulduğu bir dönemde Bakan'ı koltuğundan etmek için özel yaratılıp servis edilmiş bir haber. Tam komplo..." AK Parti milletvekillerinden bazılarının konuya bakışı ise bunun uzağındaydı. Haberin bizzat Unakıtan tarafından bilinçli olarak basına sızdırıldığı inancı ağırlıktaydı. Gerekçeleri de yine bir komplo teorisi üzerine kuruluydu: "Unakıtan son dönemde kendisine yapılan yoğun saldırılara karşı, üzerime daha fazla gelmeyin, elimde kozlar var mesajını gönderiyor..." Teorileri uzmanlarına bırakıp, şu gerçeğin altını çizmek gerekiyor: Telekulak skandalı patladığında, Emniyet sessizliğe bürünmüş, fatura kendisine kesildiğinde diyecek bir kelimesi kalmamıştı. Maliye Bakanlığı dün saat 11.30'da başlamasına rağmen, Bakanlar Kurulu öncesinde bir tek satır söylemedi, "yalanlamayı" ancak saat 18.38'de yaptı. Haberin yalanlanmaması bir yana, geç açıklamanın bıraktığı olumsuz tortunun faturası yarın Maliye'ye çıkarılırsa, kimsenin diyecek bir sözü olmamalı.
|