kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Turgay Noyan @ SABAH
 

Çam sakızı kaptan armağanı

Türk denizciliği geçtiğimiz günlerde önemli bir insanını kaybetti. Denizyolları'nın gelmiş geçmiş en ünlü suvarilerinden biri olan İhsan Kazanlıoğlu aynı zamanda çok önemli bir amatör denizciydi de... İhsan ağabeyimle Caddebostan'da tonoz komşusuyduk. Teknelerimiz yan yana dururdu. O seferde olduğunda teknesine elimizden geldiğince göz kulak olmak da bize düşerdi doğal olarak. Hoş o zamanlar herkes birbirinin teknesine sahip çıkardı ya... İhsan Kaptan, gemisiyle pek de kısa olmayan seferlere gider gelirdi. Seferden döndü mü de soluğu teknesinde alırdı... Onun için uzun bir seferin yorgunluğu ancak yelken basarak çıkartılırdı. Emeklerim adlı teknesinin tüm bakımını da kendi yapardı. Boyasını, marangoz işlerini, yelken tamirini, motor bakımını aklınıza ne gelirse hepsini ama hepsini... Bununla yetinmediğini, teknesine koyduğu daktilo ile yazılar yazarak dergi çıkardığını da hatırlıyorum. Bıkmadan usanmadan çevresindekilere bir şeyler öğretirdi. Denizci bağları, manevra incelikleri, tekne bakımının püf noktaları.. Bizler de birşeyler öğrenebilmek için ağzının içine bakardık... Aklına koyduğunu yapan biri olduğu için "Deli İhsan" diye anılırdı. Hafızam beni yanıltmıyorsa ilk kez düzenlenen İzmir yarışıydı. Ona tek başına girmeyi kafasına koymuştu. Yolcu etmek için start yerine önceden gittim. Bekliyorum yok. Derken çok kısa bir süre kala ortaya çıktı. Yelkenle start hattına geldi. Hakem Komitesi onu görünce çok şaşırdı.. "İhsan Kaptan yarışa mı gireceksiniz? Kayıt yaptırmamışsınız? Böyle katılamazsınız!" diye megafonla anons yapıyorlar. Botla yanına gittim. Barut gibi. "Gece biri tüm halatlarımı, yelken ıskotalarını doğramış. Sabahtan beri onunla uğraşıyorum. Mümkün değil bir yere gidemem. Ama yapan soysuz yelkencilerden biriyse 'Vay canına herif yine de geldi' dedirtmek için buradayım" demez mi? Teknesinin iyi bir bakım zamanı geldiğine karar verdiği yıl rahmetli Altan Kaptan'la birlikte teknenin tüm güvertesini söktüler. Küpeştenin tamamı da söküldü. Sonra bu iki büyük kaptan bir marangoz gibi teknenin güvertesini yükseltip, tüm kamara düzenini değiştirdiler. Ortaya modern hatlı bambaşka bir tekne çıktı. Onunla ilgili bende büyük hatırası olan bir olay var, izninizle sizinle paylaşmak istiyorum: Caddebostan önlerinde Dragos'a doğru kaptırmış gidiyoruz. Birden eşim seslendi: Şu gelen İhsan Kaptan değil mi? Yelkenin altından eğilip baktım. Evet, uzaktan bize doğru suları yara yara gelen o...

GELİŞİNDEN BELLİ
Kırmızı floklu, üstelik çift direkli. Emeklerim'den başka hangi tekne olabilir!.. Gerçekten de bir zamanlar İstanbul'da o kadar az kotra vardı ki, silüetlerinden hangisi olduğunu tanırdık. Çok geçmeden kafa kafaya geldik. - Nereye gidiyorsunuz? - Evlendik ya, balayına... Önce "tüh be" diye eliyle alnına vurdu. Sonra da "Özür dilerim çocuklar. Nasıl da aklımdan çıktı..." Sözlerini tamamlayamadan geçti gitti. Biraz sonra baktım tramola atıp dönmüş, peşimizden geliyor. Yelkenleri boşlamama bile gerek kalmadan kısa zamanda yetişti. Rüzgar altından yanaştı. Borda bordaya gidiyoruz. Sağ eli yekede, sol elinde bize doğru uzattığı bir Kızılay sodası şişesi, "Al bakalım şunu" diye sesleniyor. Tekneleri birbirine dokundurmadan elindeki şişeyi kaptım, Sevgi'ye uzattım. Şişenin ağzına gazete kağıdından bir tıkaç yapmış, içindeki akmasın diye... -İçinde Rus votkası var. Bu akşam içersiniz. Çam sakızı, çoban armağanı. Denizcinin düğün hediyesi ancak bu kadar olur. Daha büyük bir hediye nasıl olabilir ki İhsan Ağabey. 1967 yılından bu yana her aklımıza geldiğinde eşimle kulaklarını çınlattık. Artık ruhunu şadedeceğiz...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Boatshow'a beklerim   / 18-12-2005
 Gelişime ayak uydurmak   / 04-12-2005
 Dar alanda kısa tartışmalar   / 27-11-2005
 Yelken ve teknoloji   / 20-11-2005
 Van'a bir yelkenli gidiyor   / 13-11-2005
 Okyanuslar ve denizciler   / 06-11-2005
 Yarışanlar değil, ülkemiz kazanıyor   / 30-10-2005
 Deniz subayının izinde   / 23-10-2005
 Çam sakızı kaptan armağanı   / 16-10-2005
 İsteyince oluyormuş   / 09-10-2005
    Pazar Sabah Yazarlar
    Güncel
  » Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
GÜNTAY ŞİMŞEK
Üsküdar ve havada yasak aşk
Kısa süre önce İstanbul...
TURGAY NOYAN
Denizlerde alt-üst kimlik tartışması
Fethiyeli Aglim...
Bangladeş yetimhaneleri-ne Türk modeli
Bangladeş yetimhaneleri-ne Türk modeli
Türk ve Bangladeşli gençler, kendi sivil toplum kuruluşları...
Terapistim yok koçum var
Terapistim yok koçum var
Son yılların gözde mesleği "koçluk" giderek yayılıyor. Elmas Genç ise...
Oğlumun intiharına saygı duyuyorum
Gazeteci Zülfikar Doğan, Almanya'da trenin altına atlayarak intihar...
Ölümünden beni sorumlu tuttular
Gazeteci Zülfikar Doğan'ın Güneş Gazetesi yazarı eşi Duransel Doğan:...
820 Ali işte, 134 Zeynep sokakta
İstanbul'da 19 bin çocuk kayıt yaptırdığı halde okula devam edemiyor.
Oğlanlar okula kızlar işe
İstanbul'da okula gitmeyen çocukların önemli bir kısmı zorunlu göçle...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.