|
|
"Kimse en güçlü benim demesin"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kimse 'Ben güçlüyüm, benim imkanlarım var' demesin. Terör en güçlüyü bile vuruyor, vurdu'' dedi.Başbakan Erdoğan, Canberra'da Ulusal Basın Kulübü'nün onuruna verdiği yemeğe katıldı.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, iki ülke arasında Gelibolu'da savaşla başlayan bir ilişkinin ardından dostluğa dönüştüğünü söyledi.Gelibolu'nun, diğer ulusların da benliklerini buldukları önemli bir savaşın hikayesi olduğunu dile getiren Erdoğan, Çanakkale Savaşları'nda yaşananları anlattı. Savaşlarda tarafların çok sayıda
şehit verdiğini dile getiren Erdoğan, savaş denince akla kin ve nefretin geldiğini, ancak 1915'te Çanakkale'de dostluk ve barışın doğduğunu ifade etti.
Başbakan Erdoğan, bugün Çanakkale'de savaşa katılan ülkelerin Türkiye ile olan ilişkilerine bakıldığında bu istisnai durumu görmeninmümkün olduğunu belirterek, artık Gelibolu'yu ziyaret edenlerin sayısının da arttığını söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti olarak Gelibolu'daki Milli Park'ın geliştirilmesi konusunda büyük çaba harcadıklarını kaydeden Erdoğan, ''Yaptığımız, tarihe saygı duymak olduğu gibi, bunu gelecek nesillere taşımak gayreti içindeyiz'' dedi.
Gelibolu ile ilgili bazı dedikodular olabileceğini, ancak Avustralyalıların müsterih olması gerektiğini dile getirerek, Çanakkale'nin, Avustralyalı ve Yeni Zelandalılar kadar Türkiye için deönemi bulunan kutlu topraklar olduğunu kaydetti.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Tarih gerçeklerle tarihtir. Eğer gerçekler bir tarafa atılırsa, gerçek olmaktan çıkar. Avustralya'da 150 bin Türk yaşıyor. Gelibolu'nun hatırası onları burada yalnız bırakmamıştır. 1964'te Melbourne göçmen olarak gelen Türkler, Hume bölgesinin Magren Askeri Kampı'nda ilk olarak toplanmıştır. 1914'te burada eğitilen askerler Gelibolu'ya gönderilmişlerdir. Türkler ve Avustralyalılar, Gelibolu'yu hiç unutmadı, unutmayacaklar. Bu savaşın bize kazandırdığı dostluğun sonuna kadar süreceğinden eminim.
Şimdi farklı bir dönem başlıyor. Birlikte savaşmaktan, ölmekten ziyade, mutluluğa ve huzura kavuşmayı öğrenmemiz lazım. Küresel terörün olmadığı bir dünyayı, küresel barışın olduğu bir dünyayı düşlüyoruz. Bu noktada ortak bir mücadele gerekmektedir. Artık terör, asimetrik tehditler yayıyor. İçinde bulunduğumuz medeniyetler arasındaki bir ittifaka nasıl destek verebiliriz? Bu sorun inançlarımızdaki, kültürlerimizdeki farklılıklarda yatmaktadır. Farklıinançtakileri, farklı kültürlerin mensuplarını 'ötekiler' diye suçlamak, dünyayı genel bir çatışma ortamına taşımaktan başka bir şeyeyaramayacaktır. Farklı kültür ve dinler arasında evrensel bildiğimiz değerleri tespit edip bundan hareket etmek lazım. Bizim inancımızda bir felsefe var; 'Yaratılanı yaradandan ötürü sevmek'. Bu önemli bir vurgudur.''
ORTAK MÜCADELE
11 Eylül'den önce küresel barışın hep gündemde olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, bugün terörün nerede, nasıl ve kime geleceğini kestirmenin güç olduğunu ifade etti.
Terörün dininin, ırkının, milletinin, vatanının bulunmadığını, nerede, nasıl ve kimin vuracağının belli olmadığını kaydeden Erdoğan, ''Kimse 'Ben güçlüyüm, benim imkanlarım var' demesin. Terör en güçlüyübile vuruyor, vurdu'' dedi.
Ortak bir dayanışma ve mücadele platformunun oluşturulmasının gerekliliğine işaret eden Erdoğan, bilgi kıskançlığına düşmeden, bilgialışverişi yaparak, bu ortak mücadelenin sürdürülmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan, daha sonra bir soru üzerine, Avustralya'daki temasları hakkında bilgi verdi.
'DERSİMİZE ÇALIYORUZ'
Türkiye'nin AB üyelik sürecine ilişkin bir soruyu yanıtlayan Erdoğan, süreçte 35 faslın taranacağını anımsattı. Bu yıl sonuna kadarhenüz 7'si tamamlanan fasılların bitirilebileceğini kaydeden Erdoğan, Avusturya'nın AB Dönem Başkanlığı'nda ise müzakerelerin başlamasını beklediklerini belirtti.
Erdoğan, ''Dersimize çalışıyoruz, yapacağımızı biliyoruz. İnanıyorum ki başarıyla bunu tamamlayacağız'' dedi.Başbakan Erdoğan, yemekli toplantı öncesinde de muhalefet lideri Kim Beazley ile de bir süre görüştü. Görüşme basına kapalı gerçekleşti.
|