kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    20. YILA ÖZEL
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Şemdinli'den Christchurch'a

Erdoğan dün Yeni Zelanda gezisinin son durağındaki konuşmasında etnik grupların ortak bağını bambaşka bir temele, "din"e dayandırdı. Başbakan'ın ya kafası karışık ya bilinçli biçimde karıştırıyor ya sıkça görüş değiştiriyor ya da bulunduğu yerin "iklim"ine göre şerbet veriyor.

Başbakan Erdoğan üst kimlik ya da ortak bağ kriterini bir türlü netleştiremedi. Daha doğrusu gidip geliyor.
Geçen ağustos ortasında Diyarbakır gezisinde "Bizi birbirimize bağlayan bir bağ vardır. Bu bağ, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır" dedi.
Bir ay sonra Söğüt'te Ertuğrul Gazi'yi anma törenlerindeki konuşmasında görüş değiştirdi: "Biz yaratılanı yaratandan ötürü seven, yüksek bir medeniyetin vârisleriyiz. Bizi birleştiren bu ruhtur, bu anlayıştır, bu sevdadır. Aramızdaki kardeşlik bağı, başı ve sonu ebediyete uzanan sarsılmaz bir inançtan kaynaklanmaktadır."
Geçen ay malum olayların ardından Şemdinli, Yüksekova ve Hakkâri'yi ziyaret etti. Konuşmalarında Diyarbakır referansına döndüğünü gördük: "Türk 'Türküm', Kürt 'Kürdüm', Laz 'Lazım', Boşnak 'Boşnağım' diyecek. Ama hepimizi birleştiren üst kimlik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır."
Ve dün birdenbire Söğüt ruhu geri geliverdi. Hem de Söğüt'ten 12 bin kilometre uzaklıkta, Yeni Zelanda'da: "Türkiye'de Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Abhaz, Arnavut, Boşnak, aklınıza ne gelirse var. Bizdeki etnik unsurları birbirine bağlayan din bağıdır."
Erdoğan'ın bu söylem değişikliği soluduğu iklimin (konuştuğu kentin adı Christchurch, yani İsa Kilisesi) etkisinden kaynaklanmıyorsa, çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız: Ulus mantığı yerini ümmet mantığına bırakıyor. "Tek millet, tek devlet, tek bayrak" üçlemesinin yerine "tek din" gibi tehlikeli bir yaklaşım getiriliyor. "Aynı topraklarda yaşama" ölçüsü de "Aynı inancı paylaşma" gibi laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti projesinde yeri olmayan ve bu projenin kapsadığı grupların ciddi bir bölümünce (örneğin milyonlarca Alevi tarafından) reddedilecek, en azından kabul edilmeyecek, "modernite öncesi" kalıba dönülmek isteniyor.
En vahimi, Erdoğan açtığı Pandora Kutusu'ndan sürekli yeni kötü ruhların çıkmasına neden oluyor.

Kimlikten önce paket gerek
Acaba bu keskin ve tehlikeli dönüşe, Öcalan'ın 22 hafta aradan sonra avukatlarıyla yaptığı görüşmede "Başbakan'ın kullandığı kavramlar bana ait" demesinden duyulan ürküntü neden oldu; bilmiyoruz.
Ancak onun bile "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını anayasal üst kimlik kabul ediyoruz. Biz ne Çeçenistan gibi bağımsızlık, ne federasyon istiyoruz. Üniter devlet yapısı çerçevesinde demokratik bir çözümden yanayız. Biz burada Türkiye Cumhuriyeti Anyasasası'nı, Meclis'ini ve ordusunu tartışmıyoruz" noktasına geldiği bir sırada Erdoğan'ın sorunu son derece farklı düzlemlere taşıması ya da konuşmasıyla öyle bir izlenime yol açması, iktidarının da hayrına değil, ülkenin de.
Umarız, hatta dileriz; bunun bir dil sürçmesi ya da meramını tam ifade edememekten kaynaklanan bir yanlışlık olduğunu söyleyip, vakit geçirmeden düzeltir.
Erdoğan aslında alt kimlik-üst kimlik gibi Türkiye'yi netameli sulara sürükleyecek konularla hepimizi yormak yerine somut adımların hazırlığına girişirse veya -varsa böyle bir hazırlığı- kamuoyunun değerlendirmesine sunarsa, çok daha birleştirici olabilir. Neler onlar, hatırlatalım:
* Güneydoğu'da PKK'nın diktatörlük düzeyindeki baskılarını bitirecek, bölgeye siyaseten çoksesliliği getirecek demokratik ortamın koşullarını yaratmak.
* Kültürel gelişmenin önündeki engelleri kaldırmak.
* Ekonomik kalkınmanın altyapısını hazırlamak.
Böyle bir paket açıldığı zaman ortada zaten kimlik sorunu diye birşey de kalmayacak...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kadınsız demokrasi   / 06-12-2005
 Pistin ucunda çığlık   / 05-12-2005
 Ahlâksız oyun   / 04-12-2005
 16 Aralık telaşı   / 03-12-2005
 Kışlada şiddet   / 02-12-2005
 Ankara'da bir konuk   / 01-12-2005
 Yumağın doğru ucu   / 30-11-2005
 40 gün 40 gece   / 29-11-2005
 Demokrasi ve ekonomi   / 28-11-2005
 Fırtına yaklaşırken   / 27-11-2005
YILMAZ ÖZDİL
Mutfak makro tencere mikro
Amerikalı heyet Moskova'ya...
UMUR TALU
Gazeteci anıları
Az kalsın "gazeteci anaları" diye...
FATİH ALTAYLI
Önüm arkam sağım solum kimlik
Başbakan Erdoğan'ın...
ERGUN BABAHAN
Sabah niye kullanmadı?
Abdullah Öcalan'ın Türkiye...
ERDAL ŞAFAK
Şemdinli'den Christchurch'a
Erdoğan dün Yeni Zelanda...
Askeri uçak apartmana girdi: 128 ölü
94 kişi taşıyan kargo uçağı motorundaki arıza yüzünden başkentte 10...
Kaçırdıkları adam için özür diledi
ABD Dışişleri Bakanı Rice, CIA'nın adam kaçırmaları ve sorgu üsleri...
Üst kimlik alt kimlik: 2-0
Üst kimlik alt kimlik: 2-0
Türkiye'de üst üste üçüncü şampiyonluğu kovalayan Fenerbahçe,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu