Bize AB şartlarını sağlayın sanayiciyi o zaman görün
İSO Başkanı Küçük, yapısal reformların tamamlanıp AB ülkeleriyle aynı şartların Türk sanayicisine sağlanması gerektiğini belirtti ve ekledi: "Siz sanayicileri o zaman görün".
İstanbul Sanayi Odası Başkanı (İSO) Tanıl Küçük sanayicilerin gelişmiş ülkelerle aynı şartlarda rekabet edemediğini kaydetti. "AB ülkeleriyle aynı şartlar bize de sağlansın sanayicinin performansını görürsünüz" diyen Küçük son üç yılda gösterdikleri gelişmenin potansiyellerinin en büyük kanıtı olduğunu belirtti. Haftasonunda 4. Sanayi Kongresi'ne ev sahiplii yapmaya hazırlanan İSO Başkanı makroekonomiden, özelleştirmeye, AB sürecinden, Türk Sanayii'ne kadar birçok konuda SABAH'ın sorularını yanıtladı
Türk sanayisi Avrupa Birliği'nin gerçek anlamının farkında mı? Şirketler ödeyecekleri maliyetleri biliyor mu? Avrupa Birliği (AB) konusunda iş dünyası hükümet ile birlikte hareket etti. Biz de süreci destekledik. Maliyetlerin herkes farkında. Çevre başlığında uyum için ortalama 35 milyar Euro'luk maliyet öngörülüyor. Bu miktarın üçte biri civarındaki kısmını sanayi kuruluşları üstlenecek. Ama, AB sadece ekonomik değil sosyal yönüyle de düşünülmesi gereken, büyük bir dönüşüm projesi. Üyelerimize, tüm bunları ve maliyetleri iyi anlatabilmemiz gerektiğini biliyoruz. Bu noktada önemli olan, Türkiye'nin kendi şartlarını müzakere masasında doğru anlatabilmesi, gereken geçiş sürelerini ve mali yardımları elde edebilmesidir.
Hükümet AB sürecine hazırlık ve kurumsal yapının kurulmasında geç kaldı mı? İş dünyasının eleştirileri haklı mı? Artık AB ile müzakere süreci başladı. Bir gecikme varsa bunda tüm suçu hükümette bulmak haksızlık olur diye düşünüyorum. Önümüzdeki bu zor süreçte, AB karşısında bir bütün olarak hareket edebilmemiz önemli. İş dünyası olarak bizim de bugünkü durumda sorumluluğumuz var. Henüz yapı olarak bu konuda birlikte hareket eder konuma gelemedik. Birçok sivil toplum örgütü aynı konularda hem zaman hem para harcıyor. Büyük bir israf var. Bu örgütler koordineli hareket edebilse çok daha randımanlı olur. Herkes uzman olduğu ya da katkı yapabileceği konularda çalışsa sonra da bunlar tek elde toplansa daha başarılı olunur. Her kurumun bilgisini birikimini ortaya koyabilmesi lazım. Masada kimin olduğu o kadar önem taşımamalı. Kamuoyunda, iş dünyasının müzakere masasında temsili için çekişme yaşandığı şeklinde bir algılanma olduysa bu bizim eksikliğimizdir. İş dünyasının yol gösterici olması lazım. İş örgütlerinin her birinden farklı bir ses çıkarsa siyasetçinin kafası karışır.
Yabancı sermaye iş dünyasından destek görüyor. İşadamları neden güçlü rakiplerin Türkiye pazarına girmesine olumlu bakıyor? İstihdam yaratıcı ve teknoloji transferi sağlayacak satınalmalara ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına İSO olarak hep olumlu baktık. Yabancıların ortak olarak alınmak istemesi hep stratejik ortak arayışı ve yeni teknoloji isteğinden kaynaklanıyor. En önemli konu bizdeki kaynak eksikliği, tasarruf eksikliği. Bu eksiklik yabancı sermaye ile çözülebilir. Bunun karşıtı olmak, cari açığın borçlanma ile kapatılmasını savunmak anlamına gelir. Bu konuda en sağlıklı yöntemin doğrudan yatırım çekmek olduğu biliniyor. Yabancı gelince rakip olacak doğru ama eşit rekabet şartlarının bir an önce yaratılmasında yabancı yatırımcıların gelmesinin hızlandırıcı bir etkisi olacak.Kayıtdışı gibi en büyük sorunları ancak bu şekilde çözeceğiz. Bu yüzden desteğimiz sürecek. AB süreci de bu sorunların çözümüne katkı yapacak. Bizim temel talebimiz, rekabet ettiğimiz ülkelerle eşit şartların yaratılmasıdır. Girdi maliyetlerinde eşit koşullar yaratılsın, üretimin önü açılsın, Türk sanayisinin neler yapabileceğini görün. Sanayimizin, rekabet gücü anlamında içinde bulunduğu olumsuz koşullara rağmen, son üç yılda ortaya koyduğu performans bunun en büyük delilidir.
İş dünyası dünyanın en dinamik işadamlarından oluşuyor. Ancak sürekli eski alışkanlıklar devam ediyor, sürekli aynı hatalar yapılıyor gibi gözüküyor. Ne dersiniz? Türk milleti olarak en büyük sorunumuz her konuya kısa vadeli bakmamız. Bir de hafızamızın zayıf olması. Ama sanayiciler olarak son yıllarda yaşadıklarımızdan ders çıkardık. Ancak bunlar yeterli değil. Biz hızlı değişiyor olabiliriz ama dünya çok daha hızlı değişiyor. Global oyunun kuralları eskisi gibi değil. Artık büyük balık küçük balığı yutar deyimi tarih oldu. Deyimin son hali hızlı balık yavaş balığı yutar! Bizim de çok daha hızlı olabilmemiz gerekiyor.