| |
|
|
Beyaz'ı sevdiren laflar
* HER programı annemin de seyrettiğini düşünür, öyle yaparım. Sakın ola yine; "Aaa bak ana kuzusuna" meselesine karıştırmayın bunu. Toplumsal düşüncenin, aile büyüğü oluşun, erdemin, sevginin, huzurun ortalamasıdır annemin yüreğindekiler. Çoğumuzun annesi gibi yani. Onun hoşlanacağı şeyler yaparsam hem ben huzurlu olurum hem seyircim diye düşünürüm.
Dallanıp budaklanmaz * Gelen konuğu o geceyi kurtarmak, izlenirliğimi artırmak için feda etmem. Her konuk daha başından bir anlamda benim korumam, kollamam altındadır. Sonradan yüz yüze bakacağımı düşünüp ona göre davranırım.
Bülbül şakıması * Bazen damarı yakalayamam. Sohbet bir türlü sarmaz, dallanıp budaklanmaz. Gelen telefonlar da kısır çıkar. İşte o zaman çok zorlanırım. Kaseti hakkında konuşurken bülbül gibi şakıyan, kaseti konuşmayı kesince dilsizleşen konuk türü en zorlayıcı olandır.
'R' özürlü yıllar * Heykeltıraş olmayı çok isterdim mesela. Seramik çalışmalarında bana yaptırılan şeyler lavabo, küvet, klozet filan oldu . Yani ben bir şey yapıyorum, birileri gelip içine ediyor. Böyle bir işi çok sürdüremezdim. 'R'leri söyleyemediğim için yıllarca iki radyo vericisi arasında gece nöbeti tutan, takdimsiz, anonssuz radyo DJ'liği yapan biriydim. İstanbul'da ilk denemelerim hüsranla bitti. Anketörlükten bir dolu garip işe girip harçlık çıkartmaya çalışmam o dönemlere rastlar.
Arzumuz ne? * Bir daha türkü kaseti yapmam. O bir arzuydu yaptım, tamam. Ama tekrar edersem bu işe yaşamını, yıllarını verenlere ayıp etmiş olurum. * Yılmaz Erdoğan, Okan Bayülgen, Cem Yılmaz, Ata Demirer, Ceyhun Yılmaz ve son dönemde aramıza katılan Şahan Gökbakar çok yetenekli arkadaşlarımız. Yeni çıkanların önünü tıkamayı hiçbirimiz arzulamayız.
Makul saatler * Ne kadar çoğalırsak yaratılan mecra o kadar güçlenir. O zaman belki gecenin ilerleyen saatlerinde başlamak, sabahın körüne kadar sürdürmek zorunda kalınan programlar olmaz. Makul saatlerde yayınlanan programlar sunarız.
Sorumluluk payı * Herkes seni tanıyor ama sen çok az kişiyi tanıyorsun. Bir uçak geçerken düşünüyorum; "içindekiler beni tanıyor" diyorum. Arabayla bir köyden geçsem; "şu kapıyı çalsam kapıyı açanlar beni tanıyor " diyorum. Bu büyük bir güç, çok güzel bir duygu ama yüklediği s orumluluk da fazla. Çok dikkatli, özenli yaşamak zorunluluğu doğuyor.
|