kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Kule adabı

Hayfa limanı da yapılsın, Dubai kuleleri de. İstanbul, canımın içi, hepsini kaldırır.
Bize tahammül ettikten sonra.
Karşı çıkmak ne haddimize;
"sermaye ırkçısı" olmaktan korkmalı... "Sermaye" de tükendi mi, sadece "ırkçı" olunuyor.
Nazilerle Alman sermayesi boşuna kanka olmamıştı.
Tabii onlar bizzat "sermaye" nin kendisiydi.


Müsaadenizle, bugün "kule adabı" var.
Kasıt, gelişmelerin yedi tepesi, büyümelerin kadim kenti, zenginleşmelerin can'ı İstanbul'un kulelerinden taşanlar.
Şimdi tek tek isim vermeyeyim ama...
Siz sağdan sayın, ben soldan sayayım... isterseniz tersini yapalım.
Büyük büyük holdingler, burjuvazi olanlar, AB sevenler, gustosu mevcutlar, gurmeliği de outdoor'u da, yatırımı da, borsayı da öpenler...
Çoğunun gücü, çoğunun kudreti, çoğunun serveti, çoğunun yerli sermayesi, yabancı ortaklığı bugün "anıt kuleler"
halinde yükseliyor.
Allah kısaltmasın, daha da göklere uzatsın.
Kulelere yenileri ekleniyor, gecekonduların hemen yanı başında Manhattan' lar yükseliyor. Yükselsin ki yerleri o yer değildir.
Lakin, bu modern, ultramodern, postum modern "business putları" yükselirken...
İçlerine de elbet, Allah işlerini daim, tuttuklarını altın eylesin, iyi çalışanlar, az çalışanlar, müdürler veya ecirler dolduruluyor.
Hiç boşalmasın, hep dolsun dolsun.


Dolarken ve boşalırken... Bir problem var. Türkiye kapitalizminin yüz akları, nur topları, büyük başları, başımızın taçları...
Kulelere doldurdukları lacili, siyah takım içine mor kravatlı, saçları bazen jöleli, dökülmüşse kazıtmalı, elbette unutmadım, tayyörlü, ceket pantolonlu, elbette daha daha mütevazı olanları, tırnaklarıyla bir yerlere tutunmaya çalışanları, kariyer peşinde koşanların yanı sıra ailesini ayakta onurla tutmak için çabalayanları...
Neyse, yani bütün çalışanları, tabii otosu olmayanları, olamayacakları, varsa da kullanmayanları...
"Servisler" e dolduruyor.
Sabahları servislerle toplayıp kulelerin önünde boca ediyor...
Akşamları kulelerden döküp servislere paketliyor.
"Servis" in; toplu her şeyin eziyet ve sefalet kılındığı memleketimde, "çağdaş toplu taşıma aracı" olduğunu kabul ederim. Hele çocuklar, okullar; tamam.
Ama bir yere kadar.
Toplu taşıma aracı, herkesin mülkiyetindedir ve kimsenin mülkiyetinde değildir.
Oysa, bunlar mülk; devre mülk.
Bütün gün yatıyor, mesela altur, aktur, baltur, daltur şeklinde para basıyorlar. Trafik polisleri sanki bunların otopark kahyası.
Kulelerin sahipleri, çalışanlarına biraz daha fazla ücret, daha fazla imkan vereceklerine, "servis konservesi" şeklinde, işten eve, evden işe gidip sağda solda takılmamalarını, fazla para harcamamalarını, halkla filan temas etmemelerini, dünyayı işyerinden ibaret zannetmelerini, patronlarına duacı olmalarını, tabii yollarda vakit kaybetmemelerini de sağlıyorlar.
Dünyanın en akıllı kapitalizmleri bile şehir içinde bunu akıl etmedi.
Dünyanın hiçbir büyük kentinde, hiçbir kule önünde, "şehir dışı" mesafeler olmadıkça, böyle servis, smaç, blok filan görmezsiniz.
Burada, "kulelerin efendileri"...
Sözde, çalışanlarına kıyak yaparken, tam terbiyesizlikle, servis araçlarını herkesin yollarına, herkesin trafiğine, herkesin geçitlerine dayar, en kalabalık saatlerde, servetleri vasıtasıyla ve çalışanlarını adeta kölelermiş gibi üstünüze sürerek sizinle alay ederler.
Koca kulelerin, servis araçlarını koyacak yerleri yoktur. Ama koca İstanbul babalarının arazisidir.
Kafanıza, üstünüze, yolunuza yığarlar. Bedavaya geçinirler.
Bu "kule kapitalizmi" nin bariz küstahlıklarından biridir.
O yüzden, İsrailli de hoş geldi, Dubaili de. Biz ne "kuleler" gördük!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Teselli odur ki...   / 26-10-2005
 Çocuk öldü ve büyüdü   / 25-10-2005
 Ne şans ama!   / 24-10-2005
 İlkem, kendime yontmak...   / 23-10-2005
 Terazinin kefeleri   / 21-10-2005
 Çok iyi bir karar!   / 20-10-2005
 Aşkın kanunu!   / 19-10-2005
 İnfialim var!   / 18-10-2005
 Saygı kıtlığı   / 17-10-2005
 Kankanı söyle...   / 16-10-2005
YILMAZ ÖZDİL
Yalelli...
"Vizyon" sahibi olmayan münafıklar,...
ALİ KIRCA
Okul günlüğü 1
Önceki gün okulun "ilk" günüydü..
ÖMER LÜTFİ METE
Dubai kazıkları vicdan kanatırken
Sahur vakti, bir...
UMUR TALU
Kule adabı
Hayfa limanı da yapılsın, Dubai kuleleri de.
FATİH ALTAYLI
Irak'ta Müslüman Barış Gücü
Barzani, Washington'da...
ERDAL ŞAFAK
Dicle-Fırat ve AB'nin talepleri
Dışişleri Bakanı Gül AB...
Yalancının mumu...
Ajanın kimliğini basına kimin sızdırdığını bilmediğini söyleyen...
Suriye'ye 'Zanlıları tutukla' baskısı
Hariri suikastinde adı geçen Suriyeliler'i tutuklama baskısı...
Sultan Mehmet: 3-2
Sultan Mehmet: 3-2
Pazar gecesi Malatya'da lig maçında duble yapan Mehmet Yozgatlı,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu