kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Korsan için önlem aldık
Korsan için önlem aldık

Okyanusa açılmak için gün sayan işadamı Rahmi Koç "Eğer korsanlarla karşılaşırsak 'kader' diyerek ne isterlerse veririz" diyor.

Ay sonunda dünya turunun en zorlu dördüncü etabına başlamak için yeniden okyanusa açılacak olan işadamı Rahmi Koç, 'en büyük hayalim' diye başladığı tekneyle dünya yolculuğunda seyir defterine yazmadıklarını anlattı. Şu anda 37 metrelik teknesi Nazenin 4'ün Yeni Zelanda'da bakımı yapıldığı için oğlu Mustafa Koç'a ait teknede yaşayan ve Finike'ye demir atan Rahmi Koç, Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba Kilisesi) restorasyon çalışmalarını yakından takip ediyor. Vehbi Koç Vakfı'nın beş yıldır 25 bin dolarla destek verdiği projenin kendisi için özel bir önemi olduğunu anlatan Rahmi Koç, "Dünyayı dolaştıkça Türkiye'deki zenginlikleri insan daha iyi anlıyor" diyor. Okyanusa açılmak için yeniden gün sayan Rahmi Koç denizlerde yaşadıklarını anlattı:

- Atlantik'te korsanlar olduğu anlatılır, yeni rotanız için önlem aldınız mı?
- Uluslararası Ticaret Birliği'nde korsanlar konusunda bir birimimiz vardı, kaybolan denizcileri, tekneleri, gemileri takip ediyorduk. Atlantik'te de korsanlar olduğu bilinir. Onlara karşı tedbirimiz tamam. Her şeye rağmen yine de karşılaşırsak 'kader' deyip ne isterlerse vereceğiz.

- Sizce Okyanus'ta en büyük tehlike nedir?
- Okyanusta en büyük risk denize düşmektir. Gece dalgalarla savaşırken denize düşen kim olursa olsun, kurtarmamıza imkan yok. O yüzden teknede herkesin en büyük korkusu denize düşmek oluyor. Fırtına çıktığı anda o kadar sallanıyoruz ki yattığımız yerde bile duramıyoruz, o yüzden teknede yataklarımızın kenarında demirler bulunuyor.

KAYAN YILDIZLARI İZLİYORUM
- Dünya turunun en zevkli yanları deyince ilk aklınıza ne geliyor?
-
Teknede her şey zorluklarla savaşarak geçmiyor. Bence denizde yaşamanın en güzel tarafı yıldızlar. Geceleri gökyüzünü seyrediyorum. Bazen teknede denizin ortasında yıldızlar elinizle dokunacak kadar yakın görünüyor, yıldız kaymalarını izliyoruz.

- Okyanusta denize girebildiniz mi?
- Hemen hemen hiç yüzemedim. Bir kere Atlantik'te yüzmeye kalktım, dalgalar yüzünden beni tekneye zor çıkarttılar. Bir kere de Pasifik'te yüzmeye kalktım köpekbalığı var diye ip attılar, ondan da bir şey anlamadım, hemen tekneye çıkmak durumunda kaldım.

- Günleriniz nasıl geçti, kitap okuyabildiniz mi?
- Tekneye okumak için bir yığın kitap götürdüm, ama tek bir satır gazete bile okuyamıyorum, insanın midesi bulanıyor. Tek okuduğum şey maillerim oluyor. Her gün kitabım için not tutuyorum. Genelde ben söylüyorum doktor yazmaya çalışıyor. Düzenli olarak kitap için çalışıyoruz, her şey bittiğinde iyi bir kitap ortaya çıkacak gibi görünüyor. İstanbul'dayken yıllar boyunca sinemaya gitme imkanım olmadı. Teknedeyken en büyük zevkim ise film seyretmek. 150-200 tane film almışlar. Macera filmi seviyorum itiraf edeyim öyle sanatsal film değil, James Bond tarzı filmler. Ancak Amerikalılar biraz abartıyorlar o nedenle İngiliz filmlerini tercih ediyorum.

- İş hayatından uzaklaşmak sizin için zor oldu mu?
- Denizlere her şeyi bırakıp açılmak istedim ama iş hayatından ayrılmak mümkün değil. İşin içinde olmayınca insan problemlere uzaktan başka tarzda bakma imkanı buluyor. Dünyanın başka bir yerinde olunca verilen kararlar da değişiyor. Dünya turunda anladığım şeylerden biri de daha üst düzeyde olan kişilerin olaylara daha uzaktan bakması gerektiği. Bazen olursa olur, olmazsa olmaz diyiveriyorsunuz. Uçakta bir saat karada bir gün denizde bir hafta karada bir yıl gibidir. Karaya çıkınca artık yürüyemiyorum. Denizde teknede yaşamanın dengesi başka türlü, normal hayata adapte olmak zorlaşıyor.

- Ailenizden uzak olmak zor değil mi?
- Her gün Türkiye saatiyle sabah 08.30'da ablam Semahat Arsel'i arıyorum. Dünyanın neresinde olursam olayım o telefon açılıyor. Bazen sabahın biri ikisi bazen dördü oluyor, ama uyanıp mutlaka telefonumu ediyorum. Sonra mutlaka her sabah gelen mailleri okuyorum. Her gün beni ararlar, ben onları ararım, zaten arada bir mola verip Türkiye'ye geliyorum.

- Neden dünya turuna ara verdiniz?
- Mola kararını ben vermedim. Mürettebat çok yorulmuştu. Alan küçük olunca bir süre sonra insanlar birbirinin sinirini bozmaya başlıyor. Bakıyorum tatsızlık çıkacak gibi görünüyor o zaman yanıma çağırıyorum "Bir sorun olursa kaptanla konuşun, doktorla konuşun, onlar da çözemezse bana gelin" diyorum. Tekne 37 metre büyük görünüyor ama yaşam alanı 20 metrekare. İnsanlar iç içe olmak durumunda ve herkes işin uzmanı ancak başka başka milletlerden bu teknede buluştular. Yoğun bakım hemşiresi Bulgar aynı zamanda yataklarımızı falan da düzeltiyor, kaptan Yosi Katalan babası İsrailli, annesi Türk, aşçı İskoç, 2. kaptan İngiliz, doktor ve ben Türküz. Sonra teknenin onarıma ihtiyacı oldu. Yeni Zelanda'da teknenin röngeni çekiliyor küçük çatlakları onarılıyor, okyanusta birkaç kere sorun yaşadık, tekrarlanmaması için önlem alıyoruz.

- 20 metrekarelik alanda formunuzu nasıl koruyorsunuz, kilo almamayı nasıl başarıyorsunuz. Özel bir mönünüz var mı?
- Ne kadar çok yerseniz yiyin teknede dalgalar içinde hayat insana kilo verdiriyor. Ama karaya çıkar çıkmaz verdiğim kiloların hepsini alıyorum. Okyanusta bol bol balık tutup yeriz diye düşünüyorduk ama okyanusta tutulan balığın lezzeti samana benziyor. Baktık tadı tuzu yok. O zaman birkaç gün tuzlayıp bekletelim dedik. Ondan da bir şey çıkmadı. Şimdi balıktan vazgeçtik. Bizim denizlerin balığının tadını özlüyorum, okyanusta bu tadı bulamazsınız. Sıcak su ve içine doğranmış yeşil limonları içiyorum. Okyanusta kahvaltım meyvelerden oluşuyor. Sonra öğlen ve akşam mönüsünü seçiyorum. Genellikle makarna oluyor. Hem kalori verdiği hem de kolay yendiği için tercih ediyoruz. Zaten okyanusta öyle sofra kurmaya falan imkan yok. Sallanırken ne yersek yiyiyoruz. Yediğimiz en ilginç lezzet somon oluyor.

- Aziz Nikolas Kilisesi'nin onarımıyla ilgilisiniz, neden bu kilise sizin için bu kadar önemli? Torununuz Noel Baba'ya inanıyor mu?
-
İnanıyor, bütün çocuklar gibi ama tabii o Noel Baba ve Aziz Nikolaos arasında bağ kuramıyor. Dünyayı dolaştıkça Türkiye'deki zenginliklerimizin daha iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gezilerde Ege ve Akdeniz sahillerinin arkeolojik bölgelerini gezerim. Buraya ilk geldiğimde kilise perişan haldeydi. Prof. Dr. Yıldız Ötüken kazı yapıyordu. İnce detaylarla uğraştığı için ilk karşılaşmamızda beni kazı yerinden attı. Ama sonra ahbap olduk. Burada çok değerli freskler ortaya çıktı. İlk işçilerin parasını ödeyerek desteğe başladım. Çalışma yapanlar burada peynir ekmek yiyerek fedakarca çalışırlar. Sonra Vehbi Koç Vakfı olarak buraya her yıl 25 bin dolar destek vermeye başladık. Ardından Alexander Onassis Vakfı'da destek verdi. Burası Meryem Ana kadar meşhur olabilir. Kültür Bakanlığı'nın buradaki çalışmaları bir an evvel bitirip dünyaya açılması gerekli.

Esra TÜZÜN / HABER MERKEZİ

DİĞER HOBİ HABERLERİ
 Süper sporun başladığı yer
 Bir tur versen?
 Yepyeni XK gösteriye hazır
 Cayenne yüzünü gerdirdi
 Petrol iflas getiriyor
 Bedeninizi yeniden keşfedin
 Sonbahar esintisi
 21. yüzyılın lambası
 İç giyimde 'kolejli' modası
 Kadın taraftarlara
 Platform topuklar fark yaratacak
 Hamam keyfi
 Ve gemi gidiyor 'Gümüş Gölge'
 En sevdiği kitap sanki onu yansıtıyor: Küçük Prens
 THY'nin yeni kabini
 Azgın sularda kano
 Erkeksi ve seksi çizgiler
 Spora yeni bir stil
 Plaj modasında son indirim
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
  » Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
GÜNTAY ŞİMŞEK
Slot çorbası
Daha önce Türk Hava Yolları'nın (THY)...
TURGAY NOYAN
Tekne almadan önce iyi hesap yapmalı
Denize çıkacağım...
REFİK DURBAŞ
Bir caz mevsimi daha
O yıllar, on beş yaşın yaşandığı...
Doktorlar tükendi
Doktorlar tükendi
Türk Tabipler Birliği yaptığı araştırma ile Türk hekiminin...
12 yıl geçti, acım dinmedi
Bugüne kadar yedi kitaba imza atan yazar Lütfiye Aydın (56),...
Ağaoğlu'nun son kahramanı Sultan
Biri sinemanın Sultan'ı, diğeri en iyi kadın yazarlardan biri... İlk...
Beş Türk kadın yelkencinin Atlantik yarışı
20Kasım'da dünyanın geçilmesi en zor okyanusu Atlantik'te düzenlenecek olan ARC...
Futbolun AB'si Şampiyonlar Ligi
Bir Fransız gazetecinin fikriyle doğan UEFA'nın dev organizasyonu 'Şampiyonlar...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.