|
|
Vieira'yı gördünüz mü?
Futbolda sık sık sistemlerden söz eder, teknik direktörlerin oyun şablonlarını masaya yatırırız. Her teknik adamın bir yoğurt yiyişi vardır. Kimi hücum futbolunu sever, kimi ise garantici davranıp savunmaya daha çok önem verir. Kimi 442, kimi 352 kimi de 4132 sistemini takımına uygulatır. Ama sistemler asla sabit kalmaz rakibin gücüne, oyun şekline ve maçın akışına göre değişir. Real Madrid'ın yıldızı Ronaldo'nun Brezilya Milli Takımı için yaptığı "Biz kazanmaya alışkın oyunculardan kurulu zeki bir takımız" yorumu sistemlerin başarıya ulaşmasında futbolcuların kalitesinin ve zekasının ne kadar önemli olduğunu anlatır. 1970'lere damgasını vuran Cruyff'lu Ajax takımının yaratıcısı Rumen Stephan Kovacs'ın "Çizgiyi geçince inisiyatif futbolcularındır" sözü futbolcuların yaratıcılıklarını da ortaya koymalarının şart olduğunu gösterir. Bir futbolcunun oyun içinde ve anlık hamlelerde o insiyatifi devreye sokması çok önemlidir. Ben buna bir ölçüde taktik zeka diyorum. Bu zekanın nasıl ve neden işlediği ile nasıl neden tutukluk yaptığının örneklerini peş peşe yaşadık. Brugge-Juventus maçında İtalyan ekibinin Appiah'ın yerine aldığı Vieira geceye damgasını vuran isimdi. Vieira, Englebert'i düşürmeyip ikinci sarıyı görmeseydi Juventus maçı kazanamazdı. Ama Fransız oyuncu "Ben Vieira'yım, yıldızım" demedi ve takımının zaferi için bir oyuncunun kendini feda edebileceğini gösterdi. Salı gecesi F.Bahçe Milan'a Kaka'nın mahareti nedeniyle yenilmedi. Kaka'nın 40 metrelik deparı sırasında Selçuk, Luciano ve Ümit Özat'ın Vieira gibi düşünmemeleri yüzünden kaybetti. Bu oyuncular Kaka'yı taktik faulle durdurmaları gerekirken teşrifatçılık yaptılar. Cuma akşamı bu film Sivas-Trabzon maçında sahnelendi. Emrah taç çizgisi kenarında Balili'yi yere indirmeyi düşünmeyip peşinden teşrifatçılık yapınca İsrailli gitti golünü attı. Bu inisiyatifi alamamanın ardındaki temel sıkıntı ayıplanmak, utanmak ve alay edilme korkusudur.
|