kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Ya birileri kalabalıkları konu mankeni olarak kullanırsa?
Meyve veren ağaçlar ve insanlar
ŞAKA - Kadınlar ve erkekler

Ya birileri kalabalıkları konu mankeni olarak kullanırsa?

Kanal 7'nin gerçek yıldızı "Şakacı" Çetin Çiftçioğlu'nun bir şakasını izledim.
Bir benzin istasyonunda mola verilen çay salonunda herkes oturup çayını içiyor, bir şeyler yiyor. Derken en arkada oturan Şakacı, bir çığlık atıp, kapıya doğru koşmaya başlıyor. Çay salonunda oturan herkes, ne olduğuna bakmadan fırlayıp kapıya doğru koşmaya başlıyor.
Çetin Çiftçioğlu bu şakayı değişik insanların bulunduğu aynı mekânda defalarca tekrarladı. Her seferinde herkes, kapıya doğru koşuştu. Kitleyi aynı akıl dışı davranışa yönlendiren tahrikçi (veya provokatör), bu olayda Şakacı Çetin Çiftçioğlu'ydu.
Bunu bir örgüt, bir yabancı odak veya devlet yaptığı zaman ortaya felaketler çıkabiliyor.
Diyelim ki Abdullah Öcalan, aynı anda çeşitli yerlerde birtakım gösterileri başlatan işareti veriyor. Ve diyelim ki, bir merkez de aynı anda çeşitli yerlerde bu gösterileri yapanların taşlanması ve mümkünse linç edilmesi için işaret veriyor.
Burada söz konusu eylemlerin kitleleri tahrik ettiği şeklindeki bir gerekçe acaba kabul edilebilir mi? O zaman çoğunluğun veya sizin hoşunuza gitmeyen her davranış ve düşünce bir "Tahrik" nedeni değil midir?
Örneğin, "Aziz Nesin, Aşık Nesimi ve arkadaşları, varlıkları ile Sivas'taki halkı tahrik ettiler. Bu nedenle Madımak Oteli'nde insanların diri diri yakılması, bir ağır tahrikin sonucudur" mazeretini ileri sürebilir misiniz?
Veya 50'nci yıldönümünde üzerindeki esrar perdesi kaldırılan "6-7 Eylül Pogromu"nun gerekçesi olarak gösterilen "Ama Selanik'teki Atatürk'ün evini de Yunanlılar kundakladı" iddiası makul karşılanabilir mi?
Hele bir azınlığı hedef alan bu kitlesel eylemin arkasında, olayı sınırlı tutabileceğini sanan ama özünde İstanbul Rumlarını tasfiye etmeyi amaçlayan bir resmi görüş varsa, olayı nasıl yorumlarsınız?
Düşünün ki 1955'teki 6-7 Eylül pogromu ertesinde, İstanbul Rumları göçe başlamadı. Çünkü dönemin hükümeti dünya önünde özür diledi, bir bakan İzmir'deki NATO Karargahı önünde Yunan bayrağını bizzat göndere çekti, zarar görenlere devlet tazminat ödedi. Ama 10 yıl sonra yine Kıbrıs vesile edilerek, Lozan'da "Etabli" (Yerleşikler) diye tanımlanıp mübadele dışı bırakılan İstanbul Rumları, zorunlu göçe tabi tutuldular ve sınır dışı edildiler.
Yani 6-7 Eylül olaylarına yansıyan devletin niyeti, 1965'ten sonra bir zorunlu göç içinde yeniden ortaya çıktı... Oysa İstanbul Rumları, Lozan'a göre Batı Trakya Türkleri ile aynı statüdeydiler.
Ayrıca düşünün ki bu tür baskı ve zorunlu göçün benzerinin 1980'lerin sonunda Bulgaristan'daki Türklere uygulandığını da görmüştük.
Lozan sonrasında Yunanlılar da Batı Trakya Türkleri'ne baskılar uygulamışlar, bu durum Atatürk-Venizelos yakınlaşması sonucu 10 Haziran 1930 antlaşmasının imzalanmasına dayanmıştı. Bu antlaşma ile yerleşme tarihleri ve doğum yerleri ne olursa olsun, İstanbul Rumları ile Batı Trakya Türklerinin hepsi "Etabli" deyiminin kapsamı içine alındı. Ayrıca, her iki ülkenin azınlıklarına ait mallar konusunda da birçok düzenlemeler yapıldı. 6-7 Eylül'de başlatılan ve 1965'ten başlayarak Rumları göçe zorlayan süreç, bu statükoyu da bozdu.
Eyleme itilen kitleler de, 50 yıl sonra bir sergiye eylem koydurulanlar da ne tarihi, ne de eylemlerinin tam nedenini bilirler. Onlar "Şakacı"nın şakasına kendilerini kaptıran konu mankenleridir sadece.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Vatanı sevip milleti sevmemek olur mu?   / 08-09-2005
 Bu akıl dışı gelişmeler ille de yaşanmalı mıydı?   / 07-09-2005
 Mehmet Ağar "Güvenlik Projesi"ni açıklamalıdır   / 06-09-2005
 Bravo size... Ne kadar çok politikanız yok!   / 05-09-2005
 New Orleans felaketinden ders alınmalı   / 04-09-2005
 Kuki bir hayvan değil bir şempanzeydi...   / 03-09-2005
 'Can sıkıntısı krizi' medyayı derinden etkiledi   / 02-09-2005
 "Can sıkıntısı krizi" hızla tırmanıyor   / 01-09-2005
 Otomobil markaları mı Karlofça'nın koşulları mı?   / 31-08-2005
 Saddam'ın kaderi Irak'ın kaderinden soyutlandı   / 30-08-2005
REHA MUHTAR
Çok geç kaldılar.. Bundan sonrası Zehra'ya...
8 yıl...
EMRE AKÖZ
Sanatçı memur olursa...
Asayiş, savunma, yol yapımı...
MEHMET BARLAS
Ya birileri kalabalıkları konu mankeni olarak...
İLKER SARIER
Aha size sosyal bir yazı daha!
İçinden "sosyo-ekonomi"...
SAVAŞ AY
Yılmaz Güney, Erkan Yücel ve 'Başını öne...
HINCAL ULUÇ
Çirkin ve güzel televizyonlar!..
Türkiye'nin Ukrayna'yı...
Bize beklemek düşüyor
Bize beklemek düşüyor
Ukrayna deplasmanından galip dönen Millilerimiz'in 2006 Dünya Kupası...
Hesabı ben veririm
Hesabı ben veririm
Terim, futbolcularına Ukrayna maçına çıkarken "Ya kaybedersek...
'Avrupa'nın sonu olur'
Hıristiyan Demokratlar içinde Türk dostu olarak bilinen eski Savunma...
'Milleti sokağa dökmek istiyorlar'
Başbakan Tayyip Erdoğan, "Devlet devletliğini yapmazsa evimizde mi...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu