|
|
|
|
'Türk sineması nereye' sorusuna en iyi cevap!
Şu an üçüncüsü devam eden Kopenhag Film Festivali'nde gösterilen Türk filmlerinin sayısı yediyi buluyor. Festivalde gösterilen ve biletleri tükenen 'Eğreti Gelin'in starı Müjde Ar, Anlat İstanbul'un senarist-yönetmeni Ümit Ünal ve oyuncusu Yelda Reynaud ile buluştuğumuzda, Danimarkalı bir kadın yerinden fırladı ve Ar'ın yanına gitti. İşte bu sahne 'Türk sineması nereye gidiyor?' sorusuna iyi bir cevaptı. Pazartesi gecesi gösterilen 'Bir İstanbul Hatırası'nı izleyen Danimarkalı izleyici sayısı ise Türkler'den fazlaydı.
- Türk aktristler ne zaman gelecek?... - Yoldadırlar. Ne oldu?.. - İmza isteyecektim de... İstanbul'dan üç bin kilometre uzakta, Kopenhag'da Danimarkalı orta yaşlardaki bir kadınla yaptığımız sohbet böyle başladı... Birkaç sinemasever kuzeyli ile yaptığımız sohbetlerde, Kopenhag Film Festivali'ne yalnızca Türk'ün Türk'e propagandasını görmeye gelmediğimizi anlıyoruz. Çünkü üçüncüsü yapılan festivalin bu yılki ayağı çok Turka!...
TÜRK İZLEYİCİDEN FAZLA DANİMARKALI İZLEYİCİ VAR Geçen yıl 'Mustafa Hakkında Her Şey' ve 'Okul' filmlerinin izleyici başarısı nedeniyle, bu yıl festivalde oynayan Türk filmleri sayısı 7'yi bulmuş: 'Anlat İstanbul', 'Yazı Tura', 'Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak', 'Bir İstanbul Hatırası', 'Korkuyorum Anne', 'Eğreti Gelin', 'O Şimdi Mahkum'. Kadromuz sıkı: 'Eğreti Gelin'in starı Müjde Ar, 'Anlat İstanbul'un senarist-yönetmeni Ümit Ünal ve oyuncusu Yelda Reynaud... Müjde Ar, Doğu Köprüsü Caddesi'ndeki Park Cafe'ye girdiğinde, o Danimarkalı kadın yerinden fırladı ve Ar'ın yanında bitti... Bu sahne "Türk sineması nereye?" sorusunu soranlara iyi bir cevap niteliğindeydi... Filmi geri saralım ve pazartesi gecesine dönelim... Park Cafe'ye 'Bir İstanbul Hatırası'nın ne kadar izleyici topladığına bakmaya gittik. Aklımızda hep aynı soru: Biz çalıp biz mi oynuyoruz acaba? Sinema salonuna girdiğimizde, Danimarkalı izleyici sayısının Türkler'den fazla olduğunu görünce hemen filmi bir kez daha izleme kararı alıyoruz... Filmin sonunda keyifli Türk izleyicisi salonu terk ederken, jeneriği sonuna kadar takip eden Danimarkalılar dikkatimizi çekiyor. Ve Salı günü... Kopenhag'ın Taksim Meydanı gibi olan ana meydanındaki otelimizdeki basın salonundayız... 24 ülkeden gelen basın ve sinema dünyasından insanlar, kâh Ar'la kâh Ünal'la sohbette. Birkaç dakika sonra Ar, Danimarka Ulusal Radyosu'ndan Helene Bogvad'la ropörtaja giriyor. Filmin konusu, AB yolundaki Türkiye'deki kadın haklarını takip eden Danimarkalılar'a ilginç geldiği için ropörtaj da bu eksende dönüyor... Bu arada Türk sineması ve Türk medyası konulu ropörtaj için Bogvad'ın ikinci konuğu olduğumun da altını çizmeden geçmeyelim!.. Ve öğleden sonra... Yer yine Park Cafe... 30'a yakın Danimarkalı ve Türk izleyicinin bulunduğu küçük bir paneldeyiz.... Ünal ve Ar'ın karşılıklı sorulara cevabından sonra söz dönüp dolaşıp Türk sinemasının tanıtımına geliyor.
AR: ULUSLARARASI TEMA İŞLENMELİ Sorun, Türk yönetmenler kendi yerel hikayelerini mi anlatmalı, yoksa uluslararası konularla mı dünya izleyicilerinin karşısına çıkmalı. İlk tespit Ünal'dan geliyor: "Dünya çapında yönetmenlerimiz var. Son yıllarda da bundan 10 yıl önce hiç düşünemeyeceğimiz şekilde filmler çekiliyor." Nuri Bilge Ceylan ve G.O.R.A. filmini bu son cümlesine örnek gösteriyor. Peki niye Emir Kusturica gibi bir ismimiz yok? Yapımcı, film şirketleri ve oyuncu sorunlarının art arda yatırıldığı sohbetlerin ardından gündeme maksimum Türk seyircisi sayısı geliyor. "İngiltere'de bu sayı 13 milyon" diyen Ünal; G.O.R.A. örneğiyle devam ediyor: "Türk sinema seyircisi 4 milyon. G.O.R.A. bunu gosterdi. Hadi bilemedin 5 milyon olsun..." Bu sözlerin ardından sözü alan Müjde Ar, uluslararası temaların işlenmesi gerektiği konusunda bomba gibi polemik başlatıyor: "Bu, biliyorsunuz Yılmaz'la (Erdoğan) başladı. Yok ben 2 milyon soktum. Sen 4 soktun. Al kardeşim ne kadar sokarsan sok, 4'ü geçmiyor..." Erdoğan ile Cem Yılmaz'ın buna ne cevabı vereceği bilinmez, ancak sohbetteki kahkahaları anlatmama herhalde gerek yoktur!.. Salondan ayrılırken 'Eğreti Gelin' filminin biletlerinin tükendiğini oğreniyoruz. Kuzeyin bu soğuk ülkesinde yabancı ilgisini bizzat gözleriyle görünce, insan Türk sineması için daha da yürekleniyor. Sormadan da edemiyor: Bir Berlin, Cannes film festivallerine kafa tutmak için yola çıkan Kopenhag Film Festivali'ne 7 Türk filmi katılırken, Danimarka medyasının da ilgisi varken, daha fazla devlet desteği olması gerekmiyor muydu? Keza bir dikkatli göz, ilk baskılarda görüp müdahale etmeseydi, şu anda Kopenhag'da dağıtılan binlerce tanıtım broşüründe 'Yazı Tura' filmi için şu yazıyor olacaktı: Kürdistan'daki savaşı detaylarıyla anlatan bir film...
EMRE ERGÜL YARIN:
|
|
|
|
|
|
|
|
|