1.5 milyar Euro'luk kavga!
Programın adı: Kırsal Kalkınma için Katılım Öncesi Enstrümanı (İPARD). Yani; AB'ye aday ama üye olmamış ülkelere kullandırılan ön proje yardımı, hibe... Türkiye'nin kullanacağı hibenin tutarı : 1 ile 1.5 milyar Euro. Türkiye bu hibeyi 2007-2013 yılları arasında kullanacağı için 2006 yılı içinde tüm hazırlıklarını bitirmek zorunda. Peki; AB bizden konuyla ilgili ne istiyor? Açık ve net, tarımda kırsal kalkınmayla ilgili "Ulusal Stratejik Planı" bekliyor. Bu durumda Türkiye, ödevini yapabildi mi derseniz, inanın iş çok karışık. Gelin anlatalım. Biliyorsunuz; Tarım Bakanlığı, 3 Ekim'de başlayacak müzakere sürecinde 3 önemli dosya ile büyük bir sınav verecek. Kırsal Kalkınma Programı, Açık Deniz Balıkçılığı ve Gıda Güvenliği. Kırsal Kalkınma Programı; tarım sektöründeki üretim planlamasından, işletme ölçeğine, tarımsal sanayii stratejisinden tarımsal pazarlama ve satışa, tarımda arazi ve nüfus planlaması dahil geniş bir yelpazeyi kapsıyor. O yüzden tarımdaki yapılanma için " hibe" veren AB, kırsal kalkınma projesi kapsamında da ön şart olarak Türkiye'den Kırsal Kalkınma Programına bağlı "Ulusal Kalkınma Stratejisi" ve "Ulusal Kırsal Kalkınma Programı" istiyor. Tarım Bakanlığı, konunun ne kadar hassas olduğunu bildiği için 2005 Ocak ayından bu yana başta Tarım Müsteşarlığı olmak üzere sıkı bir çalışma başlattı. Ve üç ay önce "Ulusal Kalkınma Stratejisi" belgesini tamamladı. İPARD kapsamında akredite olmak için AB Komisyonuna başvuracaktı ama AB ile görüşmelerde söz hakkını elinde tutmak isteyen DPT, "Dur bir dakika" diyerek Tarım Bakanlığı'ndan strateji belgesini kendilerine göndermesini istedi. DPT, Tarım Bakanlığı'na, "Bu belge yetmez, geniş bir belge hazırlanmalı" diyerek Tarım Bakanlığı'nı devre dışı bırakırken kendi hazırladığı belgeyi gayriresmi ön belge olarak AB Komisyonu'na gönderdi. Yanıt gecikmedi. AB Komisyonu; " Çalışmanız bizim istediğimiz Ulusal Strateji Belgesi gibi değil, çok geniş kapsamlı. Temenniden öteye gitmiyor. Lütfen yeniden hazırlayın" dedi. Şimdi iş birbirine girmiş durumda. Tarım Bakanlığı'nın eli kolu bağlı. Strateji belgesi önemli. Ön proje kredisi sektör için hayati derecede önemli... DPT, nuh diyor, peygamber demiyor. Bu durumda bir an önce müzakere takımının belli olması gerekiyor. Gelin görün ki; DPT, tarım müzakerelerini kendisi yürütmek istiyor. Tarım Bakanlığı'nı Müzakere Koordinasyon Kurulu içine yer almıyor. Çünkü, DPT'nin üzerinde çalıştığı ve üç hafta önce tamamladığı " Müzakere Heyeti" çalışmasından yansıyan hava bu. Tarım Bakanlığı ise Müzakere Koordinasyon Kurulu'nda yer almak için çaba harcıyor. Çünkü ciddi bir sorun var. DPT'nin çalışmasına göre müzakere takımı ; Başbakan'ın başkanlığında Ulusal Müzakere Koordinasyon Kurulu'ndan oluşacak. Bu kurulun altında başmüzakereci ve altında da başmüzakereci yardımcıları olarak AB Genel Sekreterliği, Dış İşleri Bakanlığı, DPT, Dış Ticaret'ten birer temsilci yer alacak. Tarım Bakanlığı Yüksek Planlama Kurulu ve Para Kredi Kurulu'nda yer almadığı için başmüzakere yardımcılığı düzeyinde temsil edilmeme riski ile karşı karşıya. Bu nedenle Tarım Bakanlığı, başmüzakere yardımcılığı alamama riskine karşılık Ulusal Koordinasyon Kurulu'nda temsil edilmeyi arzuluyor. Ne olacak derseniz, konu hassas. Tarım işin bam teli. Öyle değil mi?
|