kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Kurmay zekâya paşa yarası

Bazı paşaların arada bir verdiği beyanatları dinleyince derin bir hayal kırıklığı yaşamak kaçınılmaz oluyor. Ayrıca askerlikle ilgili bütün birikiminiz asteğmenlik süresince edinebildiğiniz minnacık tecrübeden ibaret olduğu halde, bu tür kurmay zekaları hem mesleki, hem de beşeri açıdan hakkıyla sorgulayabildiğinizi hayretler içinde görüveriyorsunuz.
Tabii derin bir üzüntü yaşıyorsunuz. Zira siz dünyanın en iyi birkaç ordusundan birinin üst rütbelerine yükselmiş kişileri mükemmel görmek istiyorsunuz.
Dünden bugüne bazı paşaların tavır ve beyanatları yüzünden TSK'ya özgü küresel değerde parlak karizma maalesef sarsılmakta, kurumun millet gönlündeki tahtının ayakları kanırtılmaktadır.
28 Şubat sürecinde iki paşanın söz ve tavırları bu ' keskin sirke' sıkıntısı açısından unutulmaz örneklerdir. Biri devrin başbakanı Erbakan'a neredeyse galiz kelimelerle küfretmiş, öteki de aynı makamın sahibine, rakı kadehini adeta bir askeri darbe silahı gibi kullanarak tacizde bulunmuştu.
Siyaseten reşit olduğum günden beri kendisini hem Türkiye ve hem İslam dini için sıkıntı verici bir fenomen olarak algıladığım Erbakan'a yönelik bu tavırlar, beni o günkü en sivri ' milli görüş' militanlarından daha fazlasıyla öfkelendirmişti. Zira ortada bir şahsa değil, ülkenin başbakanına yönelik hakaret ve taciz vardı.
Devlet idraki açısından azıcık nasipli her insan, biraz eskice ifadesiyle ' makamın izzetini koruma' konusunda asgari duyarlılığı gözetir. Elbette bu da, o makamın maddesine ve oradaki koltuğa değil, millete saygı demektir.
Özellikle de seçilmiş bir zata yönelik hakaret doğrudan doğruya millete küfretmektir. Maalesef değindiğimiz iki paşa, akılları sıra Erbakan'ı tahkir ve taciz ederken aslında bizatihi millete saldırma cüretini göstermişlerdir.
Esasen atanmışların seçilmişlere yönelik her türlü kabalığının, millete saldırı anlamı taşıdığı gerçeği tartışılamaz. Hele böyle kabalıkları yapan atanmışlar asker iseler; -bütün topluma ait ortak silahlı gücün arkasına sığındıkları için- eylemleri doğrudan doğruya milletle savaşmak anlamına gelir. Paşalardan bazen de kurmay aklın gerekleri ve gerçekleri açısından şaşırtıcı yaklaşımlara tanık oluruz. Ne yazık ki, 1. Ordu komutanı Sayın Tolon Paşa'nın önceki gün attığı heyecanlı nutuk böyle bir örnek teşkil etmiştir.
İrticalen değil, yazılmış metinle dile getirilen birtakım ifadeler, şu an köklülük açısından dünyanın bir numaralı kurumu olarak kendisini tanımlayan TSK adına hiç de parlak yansımalar üretmemiştir. Bir kere ortada temel bir stratejik çarpıklık vardır:
- Hiçbir kurmay, aynı anda iki ayrı düşmanla savaşmayı tercih etmez!
Dün vurgulamaya çalıştığım gibi; koskoca TSK'nın PKK'yı hedef düşman olarak tanımlar gibi görünmesi son derece nahoş bir durum. Hadi içimizi kanata kanata bunu sindirmeye çalıştık. Böyle bir düşman tanımı yapıp onunla mücadelenin neredeyse siyasetini de bizzat kendisi belirleyerek yürüten bir kurmay akıl, o arada ayrıca ' yandan çarklı' bir de irtica düşmanı ile cebelleşmeye can atar mı? Yine hadi diyelim ki hakikaten ülke için tehdit oluşturan bir irtica tehlikesi var. İkisiyle de eş zamanlı savaşa girmeye mecbur muyuz?
- Efendim böyle PKK ve irtica gibi düşmanlardan iki tane değil, on tane de olsa aynı anda savaşabiliriz, biz o kadar büyüğüz!
Oldu mu şimdi? Siz -ve de tabii biz, hepimiz, bütün Türkiye- o kadar güçlü isek, bu düşmanlar çok küçük ve basit değil mi? O zaman bunlara karşı kükreyerek nutuk atmak koskoca bir paşa açısından ne kadar kurmayca bir davranış teşkil eder? Kaldı ki, keskin sirke tarzı söylemlerle, esasında hedef aldığınız iki ayrı kitlenin içindeki pek çok doğal müttefikinizden uzaklaşmaz mıyız? Her iki düşman cepheden, 1) PKK'dan hoşlanmayan bölge insanlarının ve 2) laiklikle herhangi bir kavgası olmayan dindarların içindeki pek sayısız ' doğal milli ordu müttefiki'nin inanç, eğilim ve sempatilerine ağır hakaretlerde bulunmak, son derece vahim bir taktik yanlış değil midir? Dahası var:
- Sanki onlara sormuşuz gibi ' kendi sınırlarınız içinde terörle mücadele edebilirsiniz ' diyorlar.
Bu söylemle isim verilmeden kınanan ABD şahinliğinin dünya geneli için öngördüğü ' Radikal İslam' merkezli küresel düşman çerçevesi ile yerel ' irtica tehdidi' birbirini tamamlamıyor mu? Daha açık bir deyişle, böyle bir yaklaşım eleştirilen süper gücün dümen suyuna girmek olmuyor mu? Doğrusu bunca mesleki yanlış kurmay akla ziyandır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Eşkıya ile mücadelenin baba yasası   / 25-07-2005
 Türk'ün hain üretme şehveti   / 22-07-2005
 Orhun vadisinde Türkiye birliği   / 21-07-2005
 Rusya ile 'doğalfay' hattı   / 19-07-2005
 Soçi'den sömürgeci kültürün ötesine   / 18-07-2005
 Şiddet mi ihraç edeydik?   / 15-07-2005
 Terörün küresel efendileri   / 14-07-2005
 Srebrenitsa dersi   / 12-07-2005
 Demokrasinin bağırsağına Ay neşteri   / 11-07-2005
 G8 yahut sırtlanın merhameti   / 08-07-2005
ERDAL ŞAFAK
İmam-cemaat
Mustafa Özcan 20 Mayıs...
ÖMER LÜTFİ METE
Kurmay zekâya paşa yarası
Bazı paşaların arada bir...
UMUR TALU
Medya meselesi
Kusura bakmayın, rahatsızdım, yoktum; az...
YILMAZ ÖZDİL
Yık ama dinle...
Ben iddia ediyorum: Terör dünyanın her...
ABD'de "çift katlı" fobi
Londra'daki saldırılarda şehir içi çift katlı yolcu otobüslerinin...
İngiliz polisi beşinci bombacının peşinde
Başkent Londra'da düzenlenen ikinci bombalı saldırıda polis 4...
Ayşe tatile çıksın
Ayşe tatile çıksın
Türkiye, 20 Temmuz 1974'te bu parola ile başlayan harekât sonucunda...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu