* Sizin de bu fabrikada giremediğiniz yerler var mı? Bu fabrikada gerçekten çok yüksek güvenlik uygulanıyor. Benim de giremediğim yerler var tabii ki. Hiç kimse bir giriş kartını sıfırdan alıp, bitiremiyor bu binada. Herkes belirli bölümünü yapabiliyor. Hani Rusya, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği iken nasıl uzay gemisinin bir bölümünü Azerbeycan'a, bir bölümünü Kazakistan'a yaptırmıştı. Şu anda hiç kimse konuşmadıkları için birbirleriyle uzay gemisinin hiçbir bölümünü yapamıyor. İşte bu da böyle bir şey. Ancak bu ekip bir araya geldiğinde sistem çalışıyor.
REHİNE ALMAK İMKANSIZ!
* Yılda ürettiğiniz 100 milyon kartın milyarlarca dolarlık limitlerini düşününce, bu fabrikanın güvenliği konusunda uykunuz kaçmıyor mu? Siz sorunca şimdi ben de bir hesap yapıyorum. Türkiye'de 25 milyon adet kredi kartı var. E-Kart'ın Pazar payı da yüzde 80. Yani pazardaki 20 milyon kartı biz üretiyoruz. Bu kartların ortalama limiti 3 bin YTL. Dolara çevirirsek ve 20 milyon kartla çarparsak, bu fabrikada içinde kabaca 40 milyar dolar limiti olan kredi kartları üretiliyor diyebiliriz. Güvenlik o kadar yüksek ki, uykum kaçmıyor. Dıştan içe baktığınız zaman üç güvenlik katmanı var ama her katmanın içinde de 20'şer güvenlik katmanı var. Anti rehine kapıları var bir çok bölümde. Yani siz beni rehin alıp içeri sokamazsınız. Ağırlık tartan zeminler var. Yani bir kartı alıp çıkmanızı engelliyor.
* Bir katın ağırlığı ne olabilir ki... 14 gram ve siz bu kartı alıp bu binadan çıkamıyorsunuz. Bir kart kaybolduğunda bütün kapılar otomatik olarak kitleniyor. Kart bulunana kadar açılmıyor. Çünkü bir yere gitmesi mümkün değil. Bir saniyede 500 kartı beş yüz kez sayan aletler var.