|
|
Başmüzakereci hazırlanıyor
Avrupa Birliği "Başmüzakereciliği"ne atanan Devlet Bakanı Ali Babacan, bir maratoncu gibi hazırlık yapıyor. Uzun koşu parkurunun yol haritasını çıkarıyor. İkmal noktalarını belirliyor. Ekip oluşturuyor. Şimdiye kadar hazinede, "çekirdek bir kadroyla ve sıfır hatayla" kapalı devre çalışan Babacan, AB sürecinin "açıklık politikasından" geçtiğini biliyor. AB programına, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ABD gezisini ekleyen, üstüne bir de IMF'nin ekonomi incelemesini bindiren Babacan, bu sıralar hayli yoğun. Öyle ki IMF mesaisi yüzünden TBMM'yi bile alarme etti. Niyet Mektubu'na göre bu ay sonuna kadar yürürlüğe girmesi gereken "sosyal güvenlik reformu" için Meclis'te apar topar alt komisyon oluşturuldu. Haftasonu, bürokratlar dinlendi, sivil toplum kuruluşlarının görüşü alındı. IMF'nin, "yeşil kart ödemelerini, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrinin bedelini, ilaç giderlerini, Genel Sağlık Sigortası'nın sürpriz faturasını" bahane ederek "ek önlem" istemesi an meselesi. Asıl pazarlıklar bu hafta başlayacak, bir süre Babacansız devam edecek. Peki, AB çalışmaları ne olacak? Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ve Devlet Planlama Teşkilatı kurmaylarından brifing alan Babacan cenahında hava raporu şöyle:
Topu AB'ye atmak yok * Müzakere sürecinde kamuoyundaki AB desteğinin canlı tutulması çok önemli. Tarih alındıktan sonra pekçok ülkede AB isteğinde düşüşler gözlenmiş. Türkiye'de de inişli çıkışlı seyir yaşanabilir. * Ciddi "bilgilendirme" stratejisi geliştirilmeliyiz. İşimizin en az yarısı halka, tam ve doğru bilgi vermek, şeffaflığı sağlamak olacak. * Müzakere heyeti, esnek yapıda kurulmalı. Yasal yetkiyle donatılmalı. Yeni bir ekip kurmaya gerek yok. Bakanlıklar kendi işini sahiplenmeli. Her kurumda yetişmiş, konusuna hakim insanlardan yararlanılmalı. * Müzakereler sırasında sık sık, "Bunu AB istiyor", "Ne yapalım bu AB'nin talebi" diyerek halkı, "Eee yeter ama! Boşverelim AB'yi" diyecek noktaya getirmemek lazım. * AB'ye kısa vadeli bakamayız. Önemli olan orta ve uzun vadede bize kazandıracakları. Yani bugün katlandığımız fedakarlıkların sonucunu bizler değil ama torunlarımız görecek. * AB yolunda siyasi reformlar da sürecek. 17 Aralık sadece kritik bir eşikti. O eşik aşıldı. Ama gerekli tüm reformlar tamamlanmadı. Demokrasi ve insan hakları alanında atacağımız adımlar var.
|