kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Müzmin sevindirik ve lazımlık

Bazıları hiçbir zaman ikbale alışamaz, halkımızın 'sevindirik olmak' dediği ruh halini atlatamazlar. Böyle olunca da, o kişi için 'iktidar şehveti' her şeyin üstünde gelir.
Müzmin sevindirik kişi varsın kendisini samimiyetle 'sadece Allah rızası için çalışan biri' olarak tanımlasın; gerçekte makamına taptığını bile algılayamaz hale gelir. Bu o kadar ince bir tırmanışla yaşanır ki, insan Firavunlaştığını hissedemez bile. Çünkü o çok erkenden, hatta henüz ikbal uzaklarda iken adım adım 'koltuk kulu' olma yoluna girmiştir.
Bu yüzden gün gelip kendisini ilah gibi algılamaya başlayınca geçirdiği değişimin boyutlarını kavrama ihtimali sıfıra yönelir.
İktidarın en korkunç büyüsü, kendisini ebedi hissettirmesidir.
Müzmin sevindirik olma durumu sadece demokrasilere özgü de değildir.
Saltanatlarda da, sözgelimi veliaht olma ihtimali düşük bir hanedan üyesinin bazı cilveler sonunda tahta oturması ortaya 'asaletlü sevindirik zat-ı şahane' örnekleri çıkarabilir. Ancak yine de beşikten itibaren taht ile yakınlık üzere yaşayan birinin müzmin sevindirik olması demokrasinin şipşak yıldızlarına oranla daha düşük ihtimaldir. Hele de 'halk idaresi' ve 'halk iradesi' gibi terimlerin maskelediği sandık maskaralığına demokrasi denen yerlerde müzmin sevindirik zevatın gülünç tantanaları daha sık görülen hallerdir.
Öyle veya böyle, kişinin ikbale kavuştuktan sonra bile sevinmeye doyamaması ve yürüyüşünden saçını tarayışına kadar bütün davranışlarını 'iktidar şehveti' ile temellendirmesi, bazı ön şartlar gerektirir.
Sözgelimi her müzmin sevindirik kişi, 'sahi ben bu makama layık mıyım' diye derinden derine kuşku duyar. Her müzmin sevindirik bu kuşkuyu muhakkak duyar ama bu kuşkuyu duyan her kişi mutlaka müzmin sevindirik olmaz. Asil ruhlular, herkesten daha layık oldukları halde -belki herkesten daha layık oldukları için- kendilerine önerilen yüksek makamlar konusunda şüphe belirtirler, samimi bir tevazu ile 'daha layığını bulma' önerisi getirirler. Peygamber'den sonra halifelik makamına getirilen Hazret-i Ebubekir böyledir. Onunla ilgili bir öykü bana hep 'okul' gibi gelmiştir:
Halifeye yardımcılık yapan ve hazine işlerine bakan Hazret-i Ömer, kendilerine ödeme yapılmasını isteyen 'müellefei kulüp'ten (= kalpleri İslam'a ısındırılmaya çalışılanlardan) birkaç kişiyi geri çevirir. Hazret-i Peygamber'in önemli arkadaşlarından Talha'yı da davalarını desteklemek üzere yanlarına alan bu kişiler halifenin huzuruna varırlar:
- Ey Ebubekir, halife sen misin, Ömer mi?
Hazret-i Ebubekir adeta 'Ah keşke öyle olsa, bu yük benden kalksa' der gibi gülümseyerek cevap verir:
- Ömer öyle diyorsa öyledir.


Müzmin sevindirik olmak için bir başka ön şart da, kişinin kendisini 'makamla ve mekanla değerlenmeye muhtaç' hissetmesidir.
Onlar kendilerini geldikleri makama öylesine muhtaç hissederler ki, onu korumak için vazgeçilmez hiçbir ilke ve değer tanımazlar. Üstelik vazgeçtikleri değer ve ilkelerin telafisinin mümkün olduğuna ve bunu ileride mutlaka başaracaklarına ilişkin bir kuruntu üreterek kendi kendilerini iğfal ederler. (Mesela İslami duyarlılık sahibi iseler, kötü bir anlaşma yaptıkları zaman kendilerini Peygamber'in imzaladığı Hudeybiye anlaşmasının mucizevi bir benzerine aday sanabilirler.)
İktidar makamına ulaşmadığı takdirde çok önemsiz olacağını, ama eğer sultanlık veya vezirlik gibi bir mevki kazanırsa çok yüceleceğini düşünen kişinin müzmin sevindirik listesine girmesi kaçınılmaz.
Koltuğu kutsayan her birey, koltuğundan küçük kalmaya mahkumdur.
Zaten kelamın kibarları bunlar yüzünden 'şeref-ul'mekan bilmekin' demişler.
Mekan ve makam ile şerefleneceğini zannedenler hiçbir yeri şereflendiremezler.
Makamlar ancak onları dolduranlar şerefli iseler, şereflenirler. Üstünde bir dangalak oturuyorsa tahtın değeri nedir ki?
Müzmin sevindirik olan iktidar sahibi, her dem kendisini önce makamı ile algılar. Tuvalette, yatakta, araçta, sokakta; onun bilincinin daima en açık kanalı makama ilişkindir:
- Bakan olarak ben. Lider olarak ben. Bakan eşi olarak ben. İkbal oturaklarında bir numaralı bayan olarak ben.
Müzmin sevindirik kişi, makam ile dolum yapar, makam ile boşalım yaşar...
Şeceresi sahih olanlar da, 'hacet'ten müstağni değildir, ne idüğü ve nereden geldiği belirsiz olanlar da.
Saraydan gelenin de alt tarafı insandır, mağaradan gelenin de.
Onun için en anlamlı koltuk bile liyakatsizin altında lazımlık durumuna düşebilir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Uyan padişahım uyan   / 27-05-2005
 Dayanılmaz ağırlığımız   / 26-05-2005
 Gerçeğin burcundan   / 24-05-2005
 Irak'ı bölmek için geri sayım   / 23-05-2005
 Ah bir işkence yapabilsem   / 20-05-2005
 Savunma Bakanı'na bakma (!)   / 19-05-2005
 AİHM ile daim ve kaim   / 17-05-2005
 Düşman kazanma sanatı   / 16-05-2005
 İzzet'lü kuyruk acısı   / 13-05-2005
 Zirveden aşağı demokrasi   / 12-05-2005
ERDAL ŞAFAK
Laisite ve sekülarizm
Farkında mısınız;...
UMUR TALU
Kurmaca hayat
Bir filmden bahsedeyim.
Film olarak...
ERGUN BABAHAN
"Etkin pişmanlık"
Bilmemiz gereken gerçek, bankacılık...
MEHMET ALTAN
AKP rahmetli mi oluyor?
Türkiye'nin AB üyeliğinin...
ÖMER LÜTFİ METE
Müzmin sevindirik ve lazımlık
Bazıları hiçbir zaman...
Non-Non-Non (Hayır-Hayır-Hayır)
Beklenen oldu... Fransa'da anayasa referandumunu ilk sonuçlara göre...
'Uzun vadede yararınıza'
Avrupa, bir aydır Fransa'daki referandumla yattı kalktı.
Hüzüncü yıl
Hüzüncü yıl
G.Saray 100. yılında futbolda Avrupa'da yoktu ve yine Şampiyonlar...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu