| |
|
|
Kendimiz kendimizin düşmanı olabilir miyiz?
Zaman zaman sizler de, Türkiye'de kendisi gibi olmayan herkesi ve her kesimi düşman ya da tehdit olarak gören anlayışın nereden kaynaklandığını merak etmişsinizdir. Çok dilli, çok uluslu ve çok dinli Osmanlı kökeninden gelen bir toplum için bu, göreceli biçimde yeni bir olgudur. Örneğin Ortadoğu'yu derinine etkileyen ve Irak ile Suriye'de Arap milliyetçiliğini " Yabancı Düşmanlığı " zeminine oturtan " Baasçılık "ın köklerini, Prof. Bernard Lewis, 2'nci Dünya Savaşı'nda Lübnan ve Suriye'deki Fransız yönetimlerinin Vichy Hükümeti'ne bağlı olmalarında bulur (B. Lewis, Foreign Affairs, May-June 2005). Vichy Hükümeti Hitler'le işbirliği yapmış ve De Gaulle'ün simgelediği direnişi reddetmiştir. Neticede bu şekilde Ortadoğu'ya giren Nazizm, mesela Irak'ta da Alman yanlısı Raşid Ali'nin iktidar olmasına dayanmıştır. Raşid Ali 1941'de İngilizler tarafından devrilince Berlin'e gitmiş ve Kudüs Müftüsü Hacı Emin El Hüseyin'le Hitler'in konuğu olmuştur. Savaştan sonra Nazizm Avrupa'da yok olurken, Baasçılık Ortadoğu'da yeniden doğmuştur. Bu hem nasyonalist, hem de sosyalist, totaliter bir modeldir. Kitaplarımı karıştırırken Bozkurt Güvenç'in 1993'te Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanan " Türk Kimliği "ne rastladım. Uzun zamandır bakmadığım bu kitabın sayfalarını çevirirken, karşıma Nihal Atsız'ın 4 Mayıs 1941'de oğlu Yağmur'a hitaben yazdığı " Vasiyetname "si çıkıverdi. 1941'in Türkiye'sinden bir alıntı olsun diye bu vasiyetnameyi siz sayın okurlarıma aktarayım: "Yağmur Oğlum, Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol. Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır. Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır. Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarınki düşmanlarımızdır. Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içerideki düşmanlarımızdır. Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı. Tanrı yardımcın olsun! Nihal Atsız" Bozkurt Güvenç'in "Türk Kimliği " kitabının sayfalarını dolaşırken zaman tünelinde bundan 100 yıl önce yer alan ve 21'inci yüzyıl Türkiye'sine de aktarılan tartışmalara takılıyorsunuz. Örneğin Ziya Gökalp kimliğini şöyle sıralıyor: 1- Türk milletindenim 2- İslam ümmetindenim 3- Batı medeniyetindenim. Veya Osmanlı aydını Süleyman Nazif, Türkçü Ahmet Ağaoğlu ile tartışırken kimlik seçimini şöyle tanımlıyor: -Önce Müslüman, sonra Osmanlı, en sonra Türküm. Kız kardeşimi Müslüman olmayan Türk'e vermem de, Türk olmayan Müslüman'a veririm. Evet sayın okurlarım. Gördüğünüz gibi bazı durumları tam anlayıp, "Kendisi gibi olmayanları düşman gibi gören anlayışın kaynakları bizde nelerdir" sorusuna kesin cevap vermek kolay değil.
|