| |
|
|
Derin devlet ve sığ demokrasi..
Meğer bu 28 Şubat postmodern müdahalesinin ne kadar çok boyutu varmış. Örneğin Kadir Has, 28 Şubat'ın atanmış hükümetinin kuruluşunu "1997'de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gidip, 'artık Mesut Bey'in (Yılmaz) Başbakanlık zamanı geldi, görevi ona verin' dedim " şeklinde anlatmıştı. Demirel ise arkadaşımız Yavuz Donat'la yaptığı söyleşide Mesut Yılmaz'ın nasıl Başbakan olduğunu anlatmak yerine Başbakan Erbakan'ın istifasını anlatıyor ve şöyle diyor: - Akşamları lambalar sönüp, yanıyordu... Erbakan gerginliği gördü... Gerginlik, onun tabiridir... Sokağın gerginliği, Başbakan'ın endişesini artırdı ve bana istifasını getirdi... Yani... Artık çok geçti... Ok yaydan çıkmıştı. Demirel o lambaların "Susurluk" yüzünden yanıp söndüğünü hatırlamayabilir bunca telaş arasında. O sırada görevi koalisyonun diğer ortağı Çiller'e neden vermedi, neden erken seçim kararını görmezden gelip DYP'nin bölünmesi süreci başlatıldı gibi meseleler de var ama önemli değil. Çünkü o zaman erken seçime gidilseydi, şimdi ne tek başına AK Parti iktidarı olurdu, ne de 28 Şubat politikacıları barajın altında kalırlardı. Ayrıca Mesut Yılmaz da, Demirel'in Cumhurbaşkanlığı süresinin uzatılmasını engelleyerek minnet borcunu ödediğine göre, hesaplaşma yapılmış demektir. 28 Şubat'ta hapse giren Tayyip Erdoğan da şimdi Kadir Has'ın davetine gittiğine göre, bütün bunlar tarihtir artık.
|