| |
|
|
Ağlarsam Görürsün!
RAMAZAN, prizleri takmaya gelemiyor bugün. Koşa koşa eve gitmesi lazım. Neden mi? Çünkü, Ramazan, hepimizin bir şekilde yuttuğu yemin bugünkü kurbanı. Bu Ramazan'a da, Yannis'e de, David ya da Lin Kong'a da aynı şekilde yapılıyor: "Beni sevseydin, bunu yapardın!" "Senin için yaptığım onca şeyden sonra..." "Çok yalnızım, çok da yaşlandım, yakında öleceğim..." "Çocukların senden nefret edecek, suratlarını göremiyeceksin!" "İhtiyacın olduğunda, ben hep oradaydım. Şimdi benim sana ihtiyacım var ve bak sen ne yapıyorsun!" "Hastayım ben, bu virüs kansere dönüyormuş ilerde.." "Sanırım seni rahatsız ediyorum. En iyisi bir daha aramamam..." "Hayatım bütün çiftler bunu yapıyor. Senin neyin var?" Ne kadar tanıdık değil mi? Oyunun adı: Duygusal şantaj. Şantajcı, bir sevgili, bir koca, bir çocuk, bir kadın, bir ebeveyn, bir patron ya da bir çalışan.. İçimizden biri. Ne yazık ki, genellikle kadınlar! Erkekler, tarih boyunca avcı oldukları ve gücü ellerinde tuttukları için daha açık oynuyorlar hayatı, genellikle seks için yapıyorlar bunu. İşte Ramazan'ın karısı... Hep çok zayıf, çok çaresiz, çok zavallı... gibi! Aslında güçlü ve bir o kadar hesapçı. Senaryo kafasında, çoktan hazırlanmış. Hatta süslenmiş püslenmiş, kocasının en sevdiği yemekleri yapmış, pusuda bekliyor. Kendine güveni olmadığı için durumu açıkça konuşacak gücü yok.. Ya da kaybetmekten ölesiye korkuyor. Zaten, bir erkekle direkt savaşmanın hiçbir anlamı yok, pasif saldırı hep daha etkili: Yumruğu belden aşağı vuracaksın! Ramazan, Yannis, David ya da Lin Kong hep aynı şeyleri söylüyorlar: "Aman aman! Şimdi bununla kalmayacak ki.. Bütün eski defterler tarih sırasıyla tekrar açılacak! Ağlayıp duracak.. Cehennem azabı.. İsteğini yapayım da kurtulayım!" Ah şekerim! Nükleer silaha ne gerek var? Ağlarsam görürsün!!!
Aynen öyle.. Şeniz'in köşeme aldığım ikinci yazısı bu.. Birincisi öylesine beğenildi ki.. Gelen emailler kitap olur. Şeniz bir yazıda vurdu okuru.. O zaman devam edeceğiz. Gazetenin biri onu köşemde keşfedip, kendi köşesine alana kadar!..
|