| |
|
|
Ha İstanbul, ha Tahran değil mi yani?
ORTADOĞULU OLMAK.
Sık sık "Bu coğrafya" kavramını kullanıyorum. Batılı olmak ve hatta AB ile kaynaşmak hedefimize karşın, bir de bizi Ortadoğulu kılan yapısal özelliklerimiz var. Bu sadece, komplo teorileri ile başarısızlıklarımızı örtme çabamızda veya hatalı davranışlarımız düzeltmek yerine "Düğmeye kim bastı" diye telaşlanmamızda sergilenmiyor. Deprem gibi doğal felaketlere karşı umursamazlığımızda da Ortadoğulu'yuz neticede. Bugün İstanbul'u vuracak bir deprem hakkında Türkiye'de ne konuşuluyorsa, benzerleri Tahran'ı vuracak bir deprem hakkında da orada konuşulmakta. Örneğin İranlı jeofizikçi Dr. Behram Akaşeh'e göre, 12 Milyon nüfuslu Tahran'ı 6 şiddetinde bir depremin vurma ihtimali yüzde 60 ve 7.5'luk bir depremin vurma ihtimali de yüzde 50'ymiş. Dr. Akaşeh'e göre Tahran yeniden başka bir yerde kurulmalı ve mevcut yapılar da yıkılıp depreme dayanıklı olarak yeniden inşa edilmeliymiş. Son olarak deprem sempozyumuna katılan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy'un açıklamalarını izlerken ve TBMM Komisyonu'nun "İstanbul depremi" raporunu okurken, mesela İran'a ne kadar çok benzediğimizi yine düşündüm.
|