kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Film değil sanki tadım kursu
Bu filmi seyreden şarap istiyor

Beş Oscar'a aday olup sadece birini kazandığı halde Sideways filmi, şarap turizmi ve sektörünü canlandırdı.


Film değil sanki tadım kursu

En İyi Uyarlama Senaryo Oscar'ını kazanan "Sideways" filmi, kırmızı şarabı anlayarak içmenin inceliklerini eğlenceli biçimde öğretiyor. Filmi izleyenlerin Kaliforniya bağlarını görmek isteyeceklerine hiç şüphe yok.

Bu hafta başında Oscar ödülleri sahiplerini bulurken, şarapseverler daha farklı bir merakla sonuçları bekliyorlardı. Şarap dünyasının içinde geçen bir film, "Sideways", ilk kez beş dalda Oscar'a aday gösterilmişti. Sonuçta sadece "En İyi Uyarlama Senaryo" Oscar'ını kazandı ama şarap dünyasının bu filmle kazancı çok daha büyük. Özellikle Kaliforniya şarapçılığı ve Pinot Noir üzümünden yapılan şaraplara bu filmin kalıcı bir katkısı olduğu daha şimdiden belli. Filmin konusu çok basit. Bir hafta sonra evlenecek olan Jack ve arkadaşı Mike, düğünden önceki hafta Kaliforniya bağlarına bir geziye çıkarlar. İki arkadaşın bu geziden beklentileri farklıdır. Jack, son bekarlık haftasında felekten birkaç gün çalmaya çalışırken, Mike'ın aklı fikri şarap tatmakta, özellikle Pinot Noir üzümünden yapılmış şaraplardadır. Mike, arkadaşına bağların şarap reyonlarında ve barlarda şarap tadımının inceliklerini öğretir, aralarında 1961 rekoltesi bir Cheval blanc, Romanee-Conti bağlarından bir Richebourg ya da Gaston Huet'nin bir Vouvray'ının da bulunduğu birbirinden kaliteli şarapların şişe ve etiketleri objektifin önünden adeta geçit resmi yaparken, iki arkadaş, hoş ve sıradışı iki kadınla tanışırlar... Filmin bizim köşemizi ilgilendiren yanı, şarapla ilgili olan bölümleri kuşkusuz. Mike, Jack'a, filmin akışı bozulmadan, bir kırmızı şarabı tatmadan önce kadehi eğerek rengine bakmayı ve renginden şarabın yaşını saptamayı, ardından "ön burun" denen, kadehi koklayıp ilk izlenimleri almayı, kadehi çalkalayarak üzümden ve yapım tekniğinden gelen bütün kokuları ortaya çıkarmayı, sonra da tadarak ağızda şarabın yoğunluğunu, dengesini ve aromalarını saptamayı öğretirken, seyirciler de kısa bir şarap tadım kursundan geçmiş oluyorlar. Film, Pinot Noir üzümünden yapılmış şarapları diğerleri arasında yüceltiyor. Doğrusu buna da hakkı var. Bizde uluslararası üne sahip hemen tüm yabancı üzüm çeşitleri yetiştirildiği halde, Pinot Noir ile ilgili bazı ön çalışmaların ötesinde üretime bir türlü başlamadı. Bunun da nedeni, bu üzümün yetiştirilmesinin büyük özen istemesi, şaraba dönüştürülmesinin de ancak çok usta ellerde iyi sonuç vermesi. Filmde Mike'ın da anlattığı gibi, Pinot Noir ince kabuklu bir üzüm. Sıkıldığında beyaz bir üzüm suyu veriyor. Ancak kabuklarıyla birlikte fermente edildiğinde, kabuklar şaraba kırmızı rengini kazandırıyor. Bu özelliğinden dolayı da Fransız şampanyasının ana üzüm çeşidi Pinot Noir. Siyah üzümler hafifçe sıkılıyor, beyaz şıra şampanya için ayrıldıktan sonra sıkıma, geri kalanı kırmızı şaraba dönüştürülmek üzere devam ediliyor.

EN BÜYÜK PINOT NOIR
"Pinot"nun anlamı ada çamının kozalağı. Zira salkımlar sivri kozalakların biçimini andırıyor. Aslında en eski üzüm çeşitlerinden biri Pinot Noir. Kökeni Fransa'nın Burgonya bölgesi; buradan dünyaya yayılmış. Ona Burgonya'nın başlıca siyah üzümü de denebilir. Şarap uzmanları, dünyanın en iyi kırmızı şaraplarının bu üzümden yapıldığı görüşünde birleşiyorlar. Dünyanın en pahalı ve en iyi şarabı olarak bilinen Romanee Conti ve onun kardeş şarapları La Tache ve Richebourg da bu üzümden yapılıyor. Bundan iki hafta önce Gusto dergisi şarap kulübünün davetlisi olarak 1975 Romanee Conti ve 1964 La Tache'ı tatma mutluluğuna eriştim. Romanee Conti, bir şarapseverin en zor ulaşabileceği şarap. 3 bin YTL'nin üzerinde fiyatlardan satılması bir yana, yılda sadece 5 bin şişe civarında üretiliyor, kötü rekolte alındığı yıllarda ise hiç piyasaya verilmiyor. Dolayısıyla, parasını gözden çıkarsanız da bulamıyorsunuz. Ama bir kez tatmaya görün, dünyanın bütün şarapları bir yana, Romanee Conti tek başına farklı bir kategoride. İster gençken yudumlayın, ister benim gibi 1975 ve daha eski rekoltelerini tadın, duyacağınız mutluluk, Sideways'de Mike'ın Amerikan Pinot'larından aldığı hazzın çok daha ötesinde oluyor. Romanee bağlarının bir başka ürünü olan La Tache ise güçlü gövdesi ve tanenli yapısını 41 yıl mükemmel biçimde korumayı başarmıştı ve daha epey yıl bekletilebilecek nitelikteydi. Pinot Noir üzümünden yapılmış şarapların ortak özellikleri mor röfleler içeren koyu yakut renginde olmaları ve kırmızı orman meyvelerinin aroma ve bukelerini taşımaları. Genç şaraplarda renk vişne kırmızısından açık patlıcan moruna kadar değişebiliyor. Yıllandıkça renk kahverengine dönüşüyor. Ağızda dolgun, gövdeli, asit-tanen dengesi oturmuş. Üzüme özgü acıbademi çağrıştıran aromalar belirgin. Kompleks aroma yapısını oluşturan diğer kokular ise baharat, çeşitli otlar, siyah kiraz, çilek, ahududu, menekşe, erik. Yaşlandığında toprak, tütün ve yerüstü mantarlarının bukeleri ağır basıyor. Pinot Noir serin iklimlerde gerçek özelliklerini ortaya koyuyor. 1885 yılında ilk Pinot Noir türü asmalar Kaliforniya'ya dikildiğinde uzun yıllar bu üzümden yapılan şaraplar başarısız olmuştu. Giderek bu üzüm için ideal koşullara sahip Oragon ve Kaliforniya'nın sisli ve serin vadileri araştırılıp bulundu. 1960'lardan sonra da bu üzümü en iyi şekilde şaraba dönüştürmenin teknikleri geliştirildi.

FANATİK ŞARAPSEVER
Sideways'de filmin en önemli karakteri Miles, Pinot Noir üzümünün tadına İtalya'nın Toskana bölgesinde üretilen çok iyi bir şarap olan 1981 rekoltesi bir Sassicaia ile vardığını, ondan sonra, mükemmellik düzeyine ulaştırılması çok zor olan bu şarap cinsine gönül verdiğini anlatıyor. "Merlot üzümünden şarap sipariş eden olursa, buradan çıkar giderim", diyecek kadar fanatik bir Pinot Noir tutkunu olan Mike adeta bu üzümün insan versiyonu: Tıpkı Pinot gibi kolayca zedelenen, ilk bakışta fazla inceliği yokmuş gibi görünen, ama çok nitelikli iç yapısını zamanla ortaya koyan bir karakter. Her ikisinin gerçek özelliklerini ortaya çıkarmak büyük sabır ve özen istiyor. Ama her ikisi de sonunda bu özel ilginin karşılığını veriyor. Sideways filminin yapımında Kaliforniya'daki şarapçılık sektörünün çok önemli katkısının olduğu apaçık ortada. Ama bu yatırımın karşılığını da yıllar boyu alacakları şüphesiz. Daha şimdiden Amerika'da Pinot Noir şaraplarının satışı katlanmış durumda. Havalar ısınır ısınmaz da bu bölgeye yönelik şarap turizminde büyük bir patlama bekleniyor. Darısı bizim de çeşitli sektörlerimizin desteğiyle akıllıca yapılmış, ürünlerimizi ve turizmimizi yüceltecek uluslararası düzeyde filmlerin başına...
DİĞER GURME HABERLERİ
 Romun yeni hedefi Türkiye
 Alkolü az aroması çok hoş
 Beyaz şarap unutuldu mu?
 Vergi zammı şarabı vurdu
 Sıcak şarap içimizi ısıtıyor
 Adını mitolojiden almış
 Şeker yerine tatlandırıcılar
 Fransızların rejim sırları
 İş çıkışında pub'a gidilir
 Su böreğini çok severdi
 Biranın 8 bin yıllık yolculuğu
 İlaç niyetine Boza içilir
 Açık büfe bayram sofrası
 İlaç niyetine bir kadeh şarap
 Yabancı şarapları denemek lazım
 Yemekten önce özel bir kokteyl içmek ister misiniz?
 Akşamdan kalmalara öneriler
 Prens düğünlerinin özel şarabı yarışmayla seçiliyor
 Az yemek bol eğlence
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
  » Gurme
Azize'nin hayatı ABD'de oyun oldu
Azize'nin hayatı ABD'de oyun oldu
Töre kurbanı olmaktan son anda kurtulan Azize Tumbul'un hayatı,...
'Kapılar' New York'ta açıldı
'Kapılar' New York'ta açıldı
New York'taki Central Park'ta düzenlenen Gates (Kapılar) sergisi...
Kitabın her sayfası muhalefet bayrağı
Muhalif yazar Arundhati Roy, yeni kitabında uluslararası politikanın...
Üniversiteye bahar sözlüklerle geliyor
Gençler artık kendilerini üniversite sözlüklerinde ifade ediyor. Tüm...
Bu yılki festivale bakış ve Kaçırılmaması gerekenler'
24. İstanbul festivalinde 160'ı aşkın film gösteriliyor. Her ülkeden her türde...
Seksin adını koyan adam
Doktor Albert Kinsey, 20. yüzyıl tarihine damgasını basmış bir kişilik.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.