Küçük ülkeye büyük ilgi
Suriye, Türkiye için çok önemli. İlişkilerimizi yüksek tutarsak müthiş ihracat patlaması olabilir. Dünyaya Suriye üzerinden açılırsak, Ortadoğu sorunu diye bir şey kalmaz ve kendimizi güvende hissedebiliriz. Hükümetin ticaret odaklı dışa açılımına, komşularla ticari ilişkileri geliştirme adımlarına bakarsak Suriye'ye duyulan muhabbeti bu satırlarla açıklayabiliriz. Yani küçük ülkeyle büyük muhabbetten çok şey doğacağına inanmamız gerekiyor. Halbuki gerçeklerin, ticaretin, stratejik ilişkilerin, bölgesel güç olmanın bu varsayımlarla hiçbir ilgisi yok. Küçük ülkeye duyulan yüksek voltajlı sevgi, başımızı iyice ağırtmaktan öteye gitmeyecek, büyük müttefik ve tehlikeli dostla ilişkilerimizi durup dururken daha da gerecektir. Irak'a savaş ilan eden ABD'ye topraklarını kullanma izni vermeyen Türkiye ile Amerikalı yetkililer arasındaki ince bağ o tarihlerde kopmuştu. Hatta, stratejik olarak tanımlanan ve bir şey yokmuş görüntüsü veren irtibatları bir kenara bırakırsak, yine o tarihlerde diğer tüm özel ilişkileri Amerikalılar'ın gözden geçirmeye başladığını da söyleyebiliriz. Talabani ve Barzani'nin yanındaki etnik kökeni meçhul, ABD pasaportlu uzman sayısının çoğalması da Türkiye ile bozulan ilişkilerin arifesine denk gelmektedir. Kuzey Irak'ta Türkiye'yi rahatsız eden unsurlarda, ABD'nin Kuzey'den Irak'a girmesinin engellenmesinden sonra huzur bulmuşlardır. Bu mudur, Türkiye'yi geleceğe taşıyacak dış politika anlayışı. Bu stratejiyi belirleyenlerin hangi tecrübeler ışığında karar verdiklerini bilen var mı? Türk-Amerikan ilişkileri Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Suriye ziyaretiyle elbette zedelenecek ve ABD bu ziyareti de bir kenara not edecek. Kısa süre öncesine kadar Türkiye aleyhine olan bütün gelişmelerin adresi konumundaki Suriye ile kısa süre içinde yine Türkiye aleyhine yakın ilişkileri kurulmasının nasıl bir faydası olabilir? Diğer bir ifadeyle Suriye şu anda da Türkiye'ye zarar vermeye devam ediyor. Suriye-Türkiye ilişkilerinin getirisi köklü ABD-Türkiye münasebetleriyle kıyaslandığında devede kulak dahi olamazken, peki bu ilginin derin muhabbetin nedeni nedir? Suriye'ye çok mal mı satacağız, rejim mi ihraç edeceğiz, demokrasi mi götüreceğiz, yıllardır Suriye yönetimince hırpalanan akrabalarımıza moral mi vereceğiz, sınırlarımızı güven altına mı alacağız? Yoksa, 'Arz-ı Mevud' sınırlarının genişlememesi için Suriye'yi tampon olarak mı kullanacağız? Geçmişte çıbanbaşı olan küçücük bir ülkeye bu kadar büyük ilgi göstermeni sebebi hikmet-i ne olabilir? Hadi, AK Parti'nin dış politika uzmanları dünyayı yanlış okudular diyelim, Cumhurbaşkanı'nın danışmanları hangi para metreye göre devletin başını Suriye'ye yönlendirdiler. Bulunduğumuz coğrafyada gelişmelere arkamızı dönmeyelim, ama Irak'a ABD'nin Türkiye'ye rağmen gireceğini kestirecek kadar bir öngörüye ve sonrasında neler olacağına da vakıf olalım. Kürşad Tüzmen'in, Saddam'la yaptığı bir milyar dolarlık ticari anlaşmanın ne işe yaradığını, 'tezkereye hayır' denmesinin ne anlama geldiğini de unutmayalım. Her şeye rağmen Suriye yolcularının yolu açık olsun.
|