kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

'Karşı terör'ün keyfiliği

Üçüncü bin yılın başları itibariyle temel yönelim küresel yaygınlıkta karşıtlık. Her yerde bir karşıtlık dalgası bulabiliyoruz. Üstelik çoğu zaman bu karşıtlık ilkeli de değil. Hatta bazen karşıtlık, ilkesizliğin somutlaşması demek.İlkesiz karşıtlık türünün en ürpertici örneklerinden biri önceki gün bütün dünyanın gözleri önünde işlendi, Aslan Mashadov katledildi. Şu ana kadar belirginleşen verilere göre eylem tam bir 'devlet terörü'dür.
Şamil Basayev'in eylemlerini kınayan böyle bir liderin Rusya tarafından hem de gururla öldürülmesi, Moskova'nın diğer büyük güçler gibi tamamen keyfi bir 'terör tanımı'nda ısrar ettiğinin vahşi bir kanıtıdır. Bu nasıl mantıktır ki hem Mashadov'u, hem de bütün kanlı eylemleri üstlenmekten sakınmayan Basayev'i 'terör suçlusu' olarak aynı çerçeve içinde tanımlayabilmektedir? Küresel ve bölgesel oyuncular, çıkarları açısından gerekli gördükleri herkesi ortadan kaldırmayı hukukileştirmek (!) için dünyanın ortak bir 'terör tanımı'na ulaşmasını özellikle engellemektedirler. Kaldı ki bu keyfiliğin bile onları tatmin ettiğini söylemek zordur.
Herhangi bir terör eylemcisinden çok daha insanlık dışı eylemleri yapabilen bu oyuncuların fiillerini eleştirmek bile 'terör' sayılacak gibi. Bu gidişle mesela ABD askerlerinin Irak'taki yeni işkence eylemlerini kınamak 'terör' kapsamına girebilir. Çeçen savaşı ile adi ve maddi çıkar sağlayan çevrelerin varlığından belgeleri ile söz etmek bile sizi Moskova için 'şiddet eylemcilerinin müttefiki' durumuna sokabilir.
Tabii, sadece büyük güçlerin yorum ve yaklaşımları açısından değil, direniş ile şiddet eylemini birbirine karıştıran örgütler açısından da durum aynıdır. ABD ve Rusya'nın yayılmacı emelleri adına gerçekleştirdiği askeri harekatlarda işlenen korkunç cürümler yanında, Çeçen veya Irak davası adına hareket edenlerin masum çocukları eylem malzemesi olarak kullanması da kahredici bir evrensel bahtsızlıktır.
Çatışma çağının facia alanlarındaki bir başka ilkesizlik boyutu da, bu güçlerin eleştirilere gösterdiği tepkilerdeki çifte ölçütlü tutumdur.
Daha önce de bu sütunlarda değindiğim gibi, mesela ABD, 'karşıtlık' diye niteledikleri Türkiye'deki tepki ve eleştirilere şiddet ve dehşetle öfke kusarken kendi toplumlarından ve diğer Batı ülkelerinden yükselen kınamaları anlayışla göğüslemeye çalışmaktadır. Rusya da, Türk halkının Çeçen meselesi ile ilgili tepkilerinden çok rahatsız görünmekte ve gerek duyduğunda doğrudan devletimizle ilişkilerinde etkin tavır koyabilmektedir. Buna karşılık Batı'dan, özellikle de ABD'den gelen sözde 'insan hakları eleştirileri' karşısında çoğu zaman karnından konuşmakla yetinmektedir.
Açıkçası, eğer maddi açıdan zayıf ve hele küresel düzeneğe bağımlı iseniz, mazlumun ahını paylaşmaya bile hakkınız yoktur.
Yok eğer bizzat Amerikalı veya İngiliz iseniz ağzınıza geleni söyleyebilirsiniz.
Doğrusu, bu çifte ölçüt yüzünden yakınmak kadar şükretmek de münasiptir.
İyi ki bu kadarına imkan var. Yoksa Batı kamuoyu, mesela dünkü İngiliz gazetesi Guardian'ın yazarı Seumas Milne tarafından dile getirilen eleştirileri bile öğrenemezdi:
- Ortadoğu'da demokrasi mi ilerliyor, ABD ordusu mu? Aslında 11 Eylül saldırıları ve Irak savaşından bu yana, Suriye'deki gelişmeler de dahil olmak üzere yaşanmakta olan, Ortadoğu'da Amerikan kontrolünün amansız yayılmasıdır. Amerika Birleşik Devletleri şimdi Suudi Arabistan, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn, Umman ve Katar'da askeri varlığa sahip. Bu ülkelerin hiçbirinde bu askerleri seçimle işbaşına gelen hükümetler davet etmedi. Araplar tabii ki, ülkelerindeki despotik yönetimlerin sona ermesini istiyor. Aslında bu yönetimler yıllarca Amerika, Fransa ve İngiltere tarafından desteklenmişti. Bu olgu Müslümanların batı karşıtı öfkelerinin de kaynağıdır. Diktatörler, Amerika'nın, her an feshedilebilecek izniyle yerlerinde kalıyor ve güdümlü seçimler, demokrasiyi yaymaktan çok batı yanlısı yönetimleri işbaşında tutmak için kullanılan bir yöntem.
Kendi içlerinden daha nice sert eleştiri ve hatta ağır ithamlar yükseliyor ki, yarısı şiddetinde olanlar Türkiye'nin büyük gazetelerinde çıksa ABD şahinliği hükümetimize 'bunlar yüzünden sizi de işgal ederiz' diye tehdit savurmaya kalkışabilir! Çifte ölçütün iki gözü çıksın!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Ya Müslüman karşıtlığı   / 10-03-2005
 Yakovu'nun tokadı   / 08-03-2005
 'Pardon'   / 07-03-2005
 Sömürü denizi biterken   / 04-03-2005
 Enayilik ile üstünlük arasında   / 03-03-2005
 Mandacılık bayramı   / 01-03-2005
 Farkımız, düşmanımızı emzirmek   / 28-02-2005
 Hakiki köktendinci ve köktenkinci kim?   / 25-02-2005
 Ne mutlu 'şahinle aram iyi' diyene   / 24-02-2005
 Özgüvenle haddi bilmenin kesiştiği yer   / 22-02-2005
ERDAL ŞAFAK
Aslanlar
Bizim aslan sosyal...
ÖMER LÜTFİ METE
'Karşı terör'ün keyfiliği
Üçüncü bin yılın başları...
UMUR TALU
Örümcek ağı (2)
Bazen birinin ne söylediği, bazen neden...
Çocuklar pornoya alıştırılmalı!
Danimarka'da zorunlu İncil'den sonra porno skandalı: Kadın-Erkek...
Çatışarak yakalanmış
Irak'ın eski lideri Saddam Hüseyin'in bir çukurda yakalanışını...
Kartal silbaştan
Kartal silbaştan
Peş peşe gelen kötü sonuçlarla taraftarın ümidi kestiği Beşiktaş'ta...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu