İş takipçiliği nüksedince...
TBMM'de geçen hafta yaşanan tablo dün de değişmiyor. İstifalara rağmen 361 gibi ezici bir çoğunluğa sahip iktidar partisi, Genel Kurul'da bir kanunun görüşülmesi için gereken ve "karar yeter" olarak isimlendirilen, 138 milletvekili sayısını salonda bulunduramıyor. Meclis dün saat 14.00'te çalışmasına başladıktan sonra, çoğunluk bulunamadığı için iki saat içinde dört kez ara vermek zorunda kalıyor. Milletvekilleri odalarından veya cep telefonlarından aranıp Meclis'e davet edilerek çoğunluk bulunabiliyor. Şurası kesin ki; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta gündeme getirdiği, "devamsız üyenin milletvekilliği düşsün, yerine yedeği gelsin" formülü çalışsa, Meclis yedek milletvekilleriyle dolacak... Milletvekillerini Genel Kurul salonuna toplamak için çaba gösteren AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz'a sorunun neden kaynaklandığını soruyoruz. "Hemşerim, her dönemde olur böyle durumlar..." diyor. Başbakan Erdoğan'ın gündeme getirdiği Seçim ve Siyasi Partiler yasalarında değişiklik yapıp, devamsız milletvekillerinin üyeliklerinin düşürülmesi konusunda ise şunları söylüyor: "Başbakan bu öneriyi tartışılsın diye gündeme getirdi. Yoksa bizim gündemimizde böyle bir değişiklik yok..."
Sözü edilince olmaz Nedenini şöyle gerekçelendiriyor: "Bir iki milletvekili bizden ayrıldı diye hemen seçim lafları edilmeye başlandı. Seçim lafının edildiği bir dönemde biz de bunun üzerine benzinle gidemeyiz. Bu dönemde, kişisel görüşüm Seçim Yasası değişikliği olmaz. Zaten şu an için gündemimizde de yok..." TBMM'de temsil edilen CHP ve DYP liderleri de yedek milletvekilliğine sıcak bakmıyor. DYP lideri Mehmet Ağar sohbetimizde Anayasa'nın 80'inci maddesini anımsatıp şöyle diyor: "Bir milletvekili ilinden seçilip gelir, ama yemin ettikten sonra, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil eder. Yedek milletvekilliği sistemi Türkiye koşullarında da çalışmaz..." CHP lideri Deniz Baykal ise konu üzerinde tartışmak dahi istemediğini vurguluyor.
Sorun iş takibi Milletvekillerinin Meclis'e devamında zorluk çekilmesinin gerisinde, her dönemde görülen hastalığın bu dönemde de nüksetmesi yatıyor. Yani, yasa yapıcı yerine, iş takipçiliğine soyunulması. Hangi bakanlığın özel kalemine gidilse, beraberinde birkaç seçmeni bulunan en az iki milletvekili ile karşılaşılıyor. Milletvekili bürokratın işini takip etmemesinden, bakan ise milletvekillerinin akını dolayısıyla iş yapamaz, Meclis'e dahi gidemez duruma gelmekten yakınıyor. Bazı bakanlar, geçmişte de örneği sıklıkla görüldüğü gibi makamı yerine, kendisine bağlı veya ilgili bir kurumda hazırlattığı odada çalışmayı tercih ediyor.
Vekilin gerekçesi Milletvekilleri açısından sorunun bir başka temel nedeni daha var. Birçok milletvekili, yasalar hazırlanırken kendilerinin de görüşünün alınmamasından yakınıyor. Nitekim, dün Meclis'te görüşülen ve "torba kanun" olarak isimlendirilen Devlet Memurları ve Emekli Sandığı ile bazı kanunlarda yapılan değişikliğe ilişkin tasarıda da benzer sorunla karşılaşılıyor. AKP milletvekilleri kanunun bazı maddelerine karşı çıktıklarını açıkça beyan edip bürokrasiyi suçluyor. Hatta, bazıları daha ileri adım atıp bakanların bürokrasiye esir oldukları savını dile getirip şu yakınmada bulunuyor: "Bürokratların esiri olduk. Bürokrat önlerine ne koyarsa, bakan doğru kabul edip aynen kabul ediliyor. Meclis'ten de bu şekilde çıkıyor..." Özetle, AKP'de Meclis devamsızlığına herkes bir gerekçe buluyor. Sorunun temelinde ise başta da belirttiğimiz gibi milletvekillerinin yasama görevi yerine, seçmenin iş takipçiliğine daha fazla zaman ayırmak zorunda kalması yatıyor.
|