kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Asli Aydintasbas @ SABAH
 

Washington bilmecesinde son nokta

Son günlerde AKP'li milletvekillerinde saçma bir telaş var. "Bizim için birileri düğmeye mi bastı?" Merak edilen, medyada iktidar partisine yönelik eleştirilerin, Enerji Bakanlığı operasyonunun, partiden istifalar ve ABD'den gelen tepkinin, AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırmak amacıyla yapılan müthiş bir global orkestrasyon olup olmadığı.
Öncelikle söyleyelim, bu yorum deli saçmasından ibaret. Bazen bir eleştiri, yalnızca bir eleştiridir. Ankara'nın şüpheci ve komplocu siyasilerine garip gelebilir ama, bazen medyanın bir olayın üzerine gitmesi de, sadece habercilik refleksinden ibarettir.
Uzun yıllar Washington'da gazetecilik yapmış biri olarak benim izlenimim şu: Kimse "düğmeye basmış değil," böyle bir kudreti de yok. Ama bu sorunun kendisi bile, abes olmanın ötesinde "yıkıcı" bir psikolojiye yol açabileceği için "tehlikeli." Gelin ABD'yle ilişkiler konusundaki bu kafa karışıklığını dağıtmak için, durumu yeniden gözden geçirelim.
1. ABD'yle ilişkilerin son dönemde sıkıntılı evreler geçirdiği doğru. Başbakan Tayyip Erdoğan da, bu hafta ilişkileri anlatırken "konjonktürel iletişimsizlik" sözüyle durumu özetledi. Ama bu, Washington'un Türkiye'de iktidar değişikliği istediği anlamına gelmiyor. Siyaset sahnesinde Tayyip Erdoğan "alternatifsiz" olmaya devam ediyor. Maalesef, 1 Mart tezkeresi sonrası Ankara, Washington için eskisi gibi "hayati" öneme sahip bir "ortak" olmaktan çıkmıştır. Ama zaman zaman "soğuk bir evlilik" noktasına gelse de, Türk-Amerikan ilişkileri ikili çıkarlar doğrultusunda sürecektir. Orta Doğu'da demokrasiyi yaymayı temel hedef ilan eden Bush yönetimi, Türk halkının sandıkta kullandığı iradeyi göz ardı edemez.
2. Buna karşın, İsmet Berkan'ın geçen hafta Radikal'de tespit ettiği gibi, Washington'da gerek iktidar içinde gerekse dışında "neo-con" diye adlandırılan ekibin AKP'yle ilgili büyük hayal kırıklığı yaşadığı, hatta bazı isimlerin "Bunlarla olmuyor" diye düşündüğünü biliyoruz. Wall Street Journal ve Middle East Quarterly'de çıkan yazılar da bir ölçüde bunun yansıması. Ama Ankara'da karar vericilerin bilmesi gereken, Washington'un homojen olmadığı, bir cins "aşiretler konfederasyonu" sayılabileceği. Bu ortamda neo-con'ların AKP yönetimiyle ilgili yaşadığı hayal kırıklığı önemli, ama Beyaz Saray açısından "belirleyici" değil.
3. Meseleye safi "çıkarlar" açısından baksanız bile, Türkiye'nin ekonomik ya da siyasi açıdan yeni bir krize sürüklenmesi ABD'nin işine gelmez. Sıradan bir Amerikalı yetkili ya da politikacı şöyle düşünecektir: "Ankara istediğimiz ölçüde bize destek olmasa da, son yıllarda IMF aracılığıyla en az 35 milyar dolar yardım yaptık. Türkiye batarsa ben bunu seçmene (Amerikan vergi mükellefine) nasıl açıklarım?"
4. Buna karşın siyasetçisiyle ve diplomatıyla Ankara'nın "komplocu"luktan uzaklaşıp Washington analizinde daha derin ve nüanslı düşünmeye başlaması lazım. "Aşiretler konfederasyonu" dediğimiz bu şehirde, yalnız hükümetle resmi ilişkiler değil, farklı ittifaklar da lazım. Türkiye'nin en büyük açmazı, 1 Mart tezkeresi ve ardından Irak tutumu nedeniyle Washington'daki "geleneksel" dostlarını küstürmüş olması. İster beğenin ister beğenmeyin, Ankara'nın yıllardır ABD başkentindeki en kudretli destekçileri Richard Perle, Douglas Feith, Paul Wolfowitz, Pentagon'daki Soğuk Savaşçılar ve Musevi lobisiydi. Tüm bu grupları elinin tersiyle iten Ankara, yerine kimleri koyacak?
5. Bu soru da, kısa dönemde Türk-Amerikan diyaloğunda sıkıntı dakikalar yaşatabilir. Örneğin ABD Kongresi'nde Ermeni soykırımı tasarısı son yıllarda hep son dakikada ve Musevi lobisi ve Başkan'ın (Clinton ve Bush) bizzat devreye girmesiyle durdurulabildi. Bu kez Beyaz Saray, Ankara için böyle bir jest yapma ihtiyacı hissedecek mi? Ankara, İsrail ve Musevi lobisini devreye sokmazsa, Kongre'de ne ölçüde ağırlığını koyacak? Ermeni tasarısı bu kez geçerse, ikili ilişkilere ne olacak?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Gündem tıkandı mı?   / 23-02-2005
 Yolsuzlukla yaşamak   / 21-02-2005
 'Türkiye'yi kim kaybetti?'   / 17-02-2005
 TRT'de soruşturma başladı   / 14-02-2005
 Konsantrasyon   / 09-02-2005
 Rice'dan Erdoğan'a: İş size düşüyor   / 05-02-2005
 Olacak şey değil   / 04-02-2005
 Başbuğ ve Erdoğan farkı   / 02-02-2005
 Ya Erdoğan "Haçlı Seferi" deseydi?   / 30-01-2005
 CHP'den Irak'a: İki seçimin anatomisi   / 29-01-2005
ASLI AYDINTAŞBAŞ
Washington bilmecesinde son nokta
Son günlerde AKP'li...
YAVUZ DONAT
Halep oradaysa...
Son günlerde bazı büyükelçilik lerden,...
Tiryaki köşeye sıkıştı
BM Tütün Kontrolü Sözleşmesi yürürlüğe girdi. Türkiye dahil 57 ülke...
Ailesini işyerine çağırıp öldürdü
Çorap firması sahibi işadamı Kemal Kilerci, dün Küçükçekmece’deki...
Kadın kocasından görmediği sevgiyi oğlundan istiyor
Kadın kocasından görmediği sevgiyi oğlundan istiyor
Prof. Dr. Nilüfer Narlı'ya göre Türkiye'nin en önemli sorunlarından...
Burası cesetli postane
Burası cesetli postane
Savcılıklar tarafından 'koliler içinde' Adli Tıp Kurumu'na gönderilen...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu