|
|
Yılmaz ve Taner Yüce Divan'da
Eski Başbakan Mesut Yılmaz ve eski Bakan Taner'in Yüce Divan'da yargılanmalarına başlandı. Mesut Yılmaz, savunmasını yapıyor..
Eski Başbakan Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı Güneş Taner'in ''Türkbank ihalesine fesat karıştırmak'' suçundan Yüce Divan'da yargılanmalarına başlandı. Böylece ilk kez eski bir başbakan, Yüce Divan karşısına çıkıyor.
Heyetin yerini almasının ardından, kimlik tespiti yapıldı. Sabıkasının bulunmadığını belirten Yılmaz, işinin sorulması üzerine de Almanya'da bir üniversitede öğretim üyesi olarak görev yaptığını, ancak dava nedeniyle ara verdiğini söyledi. Taner ise aynı soruya ''emekli'' cevabını verdi.
Divan Başkanı Mustafa Bumin, sanıklar ve avukatlarına TBMM Soruşturma Komisyonu'nun kararının okunmasını isteyip istemediklerini sordu. Okunmasına gerek olmadığını belirtmelerinin ardından Yılmaz ve Taner'in Yüce Divan'a sevkini öngören TBMM Genel Kurul kararı okundu.
Başkan Bumin, farklı tarihlerde Yılmaz ve Taner'in avukatlarının verdiği usule yönelik itiraz dilekçeleri bulunduğunu belirtti. Bumin ayrıca Eşref ve Münire Albay adlı kişilerin suçtan zarar gördüklerini ileri sürerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yanında davaya müdahil olarak katılmaları yönünde istemleri bulunduğunu söyledi. Mesut Yılmaz, avukatı Prof. Dr. Uğur Alacakaptan'ın usule yönelik itirazlarına katıldığını belirtti. Alacakaptan, dilekçesinde belirttiği usule yönelik itirazlarını sözlü olarak da açıkladı.
Eşref ve Münire Albay'ın davaya müdahil olarak katılma istemlerine ilişkin dilekçeyi görmediği için bu konuda bir görüş belirtemeyeceğini ifade eden Alacakaptan, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakanın Yüce Divan'da yargılandığını, bir başbakanın bu yargılama açısından vatandaştan farkı bulunmadığını söyledi.
Ancak, başbakanın da her vatandaş gibi haklara sahip olması gerektiğini kaydeden Alacakaptan, ''Politikanın kurbanı haline getirmemek gerekir. Davada siyasi rant ve çıkar elde etmek için hareket edilmiştir. Hukuksuzluk şiar edilmiştir'' dedi. Soruşturma Komisyonu'nun görevini öngörülen sürede yerine getirmediğini öne süren Alacakaptan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bu bağlayıcı sürelerin dikkate alınmayacağı yönündeki görüşüne katılmadığını söyledi.
Anayasa ve TBMM İçtüzüğü'nün buna engel olduğunu, soruşturma komisyonunun verilen sürede görevini yapmasında zorunluluk bulunduğunu öne süren Alacakaptan, ''Burada takdir hakkı yok. Hukuka aykırılık varsa Meclis bünyesinde meydana gelmiştir'' dedi.
Soruşturma Komisyonu'nda, görev alanların tarafsız olmaları gerektiğini kaydeden Alacakaptan, Yılmaz ve Taner'in yargılandığı suçlama hakkında daha önce Soruşturma Komisyonu kurulduğunu anımsattı.
Soruşturma Komisyonu'nun yargılamaya yer olmadığına karar verdiğini, TBMM Genel Kurulu'ndan da aynı yönde karar çıktığını belirten Alacakaptan, bu karara itiraz yolunun bulunmadığını anımsattı.
Bu durumda, aynı suçlamadan yeniden yargılamanın yapılabilmesi için Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun yöntemi saydığını ifade eden Yılmaz'ın avukatı Alacakaptan, bunun yeni delillerin ortaya çıkmasına bağlı olduğunu söyledi.
Eski Başbakan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Taner'in Yüce Divan'da yargılandıkları davada, Yılmaz'ın avukatı Uğur Alacakaptan, usule ilişkin itirazlarını tamamladı.
Alacakaptan, TBMM Araştırma Komisyonu'nun, belli bir konuda TBMM'ye bilgi vermek amacıyla kurulduğunu belirterek, komisyonun ''delil toplayacağım'' diye yeniden hazırlık tahkikatı yaptığını savundu.
Komisyonun bir üyesinin, ''Başbakan ve Bakanı temize çıkarmak için eskiden de bir komisyon kurulmuştu, biz bu yapılanların doğru olmadığını gösteren delilleri toplayacağız'' dediğini aktaran Alacakaptan, bu görüşün komisyonda kabul gördüğünü anlattı.
Uğur Alacakaptan, komisyonda müvekkilinin ''sanık'' gibi sorguya çekildiğini, bir takım kişilerin ise ''konuk'' gibi ifadesinin alındığını öne sürdü.
Alacakaptan, Araştırma Komisyonu'nda bir aşamada, ifadesi alınan Korkmaz Yiğit'e, ''Biz bazı şeyleri burada açıklayamayacağınız için isterseniz özel, ayrı bir toplantı yapalım. Biz bunları daha sonra yargılama heyetine sunarız, tutanağa yazmayız'' denildiğini ileri sürdü.
''Böyle bir araştırmanın yasa ve usule uygun olduğunu söyleyebilir miyiz'' diyen Alacakaptan, Araştırma Komisyonu'nun yaptıklarının ''usul ve yetki saptırması'' olduğunu iddia etti.
''KOMİSYON DEDEKTİFLİK BÜROSU GİBİ"
Delillerin hukuka aykırı yollardan toplandığını ileri süren Alacakaptan, ''Komisyon, hangi delili alalım, hangisini almayalım diye tartışmıştır. Biz de hala yapılanların hukuka uygun olup olmadığını tartışıyoruz'' diye konuştu.
Korkmaz Yiğit'in, Araştırma Komisyonu'nun iyi çalıştığını ifade ederek, dinlenilmesi gereken bazı kişilerin ismini verdiğini savunan Alacakaptan, Araştırma Komisyonu'nun bir üyesinin, ''Bu meseleyi çözebilirsek, istenilenleri yerine getirmiş oluruz'' dediğini aktardı.
Araştırma Komisyonu'nun, ''dedektiflik bürosu'' gibi çalıştığını ileri süren Alacakaptan, ''Araştırma Komisyonu'nun, Soruşturma Komisyonu'na hukuki yollardan edinilmiş hangi kanıtları verdiğini'' sordu.
''YILMAZ, KOMİSYONDA SUÇLU İLAN EDİLDİ''
Araştırma Komisyonu'nun, ''suçsuzluk karinesini ihlal ettiğini'' söyleyen Alacakaptan, müvekkilinin Araştırma Komisyonu'nda suçlu ilan edildiğini öne sürdü. Araştırma Komisyonu'nun ardından meselenin Soruşturma Komisyonu'na geçtiğini belirten Alacakaptan, Soruşturma Komisyonu'nda yeni deliller sunulduğunu, bunlardan birinin de Türkbank ile Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun raporu olduğunu bildirdi.
Alacakaptan, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, Soruşturma Komisyonu çalışmalarına denk düşen bir tarihte açılan davada açıklamalarda bulunan Korkmaz Yiğit, Hayyam Garipoğlu ve Güneş Taner'in beyanlarının ''hadiseye ışık tutacağının söylendiğini ve bunun da delil olarak kabul edildiğini'' söyledi.
Uğur Alacakaptan, ''Bu dava, İstanbul 7. No'lu DGM'de 1998 yılında açılan bir davadır. Bu dava ilk Soruşturma Komisyonu zamanında incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Yeni delil değildir'' dedi.
'SİYASİ AMAÇLA YAPILAN İŞLEMLER'
İlk kurulan Soruşturma Komisyonu kararına muhalif kalan üyelerin görüşlerinin yeni delil olarak sunulduğunu savunan Alacakaptan, ''Ben 50 yıllık hukukçuyum, hayatımda böyle bir şey görmedim, duymadım. İnşallah bundan sonra da böyle bir şey duymam. Bu, tamamı siyasi amaçla yapılan işlemlerle huzurunuzu işgal etmekten başka bir şey değil'' diye konuştu. Alacakaptan, usul hatalarının, TBMM Genel Kurulu'ndan geçerek giderilmesinin mümkün olamayacağını ifade ederek, ''Ortada fiili tüzük değişikliği vardır. Bu, hem Anayasa'ya hem de altına imza attığımız uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Yüce Divan'ın öncelikle Anayasa Mahkemesi sıfatıyla bu aykırılığı ele alması gerekir. Öncelikle bunun ele alınmasını talep ediyorum'' dedi.
Uğur Alacakaptan itirazlarını, Fransız bir hukukçunun, ''Siyasetin adaleti soysuzlaştırmaya başladığı noktada izlenecek en iyi yol, adaletten ayrılmamaktır'' sözleriyle tamamladı.
Duruşmada, daha sonra Güneş Taner'in avukatı Ömer Lütfü Avşar, usule ilişkin itirazlarda bulunmaya başladı.
İTİRAZLAR REDDEDİLDİ
Yüce Divan Başkanı Mustafa Bumin, usule yönelik itirazların reddedildiğini açıkladı. Eski Başbakan Yılmaz ve eski Devlet Bakanı Taner'in ''Türkbank ihalesine fesat karıştırmak'' suçundan Yüce Divan'da yargılanmalarına, verilen aranın ardından saat 14.00'te yeniden başlandı. Duruşmada, Mesut Yılmaz savunma yapmaya başladı.
YILMAZ SAVUNMASINI YAPIYOR
Eski Başbakan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Taner'in Yüce Divan'da yargılandıkları davada, Mesut Yılmaz, savunmasını yapmaya başladı.
ÇOK SAYIDA ANAP'LI ANAYASA MAHKEMESİ
Çeşitli illerden çok sayıda ANAP'lı, duruşmayı izlemek üzere Anayasa Mahkemesi'nin önüne geldi. Güvenlik kuvvetleri Mahkeme'nin girişinde ve çevresinde önlemler aldı.
150 KİŞİ SALONA ALINDI
Mesut Yılmaz'ın Genel Başkan olarak görev yaptığı dönemde bakanlık ve parti yöneticiliği yapan ANAP'lıların da aralarında bulunduğu çok sayıda partili, duruşma salonuna girmek istedi, ancak salondaki izleyici sayısının sınırlı olması nedeniyle yaklaşık 150 kişi duruşma salonuna alındı.
|