|
|
|
|
|
Keanu, Kevin, Catherine ve diğerleri...
|
|
Dünyanın ünlüsü Berlin'de! Keanu Reeves, bildiğiniz gibi yakışıklı ve durgun. Kevin Spacey bağımsız filmler için para biriktiriyor. 62 yaşındaki Fransız efsane oyuncu Catherine Deneuve hala filmlerde rol almasını açıkgönüllükle 'şans' olarak nitelendiriyor. Dennis Quiad, kariyerinin 50 yaşından sonra hız kazanmasından pek hoşnut. Joseph Fiennes "Aşık Şekspir"den bu yana 'star' olmasının pek bir şeyi değiştirmediğine inanıyor, sevimli tavrıyla biz basın mensuplarının kalbini fethediyor. Kısaca 55. Berlin Film Festivali'ndeyiz. 10 Şubat Perşembe günü başlayan yılın bu ilk önemli sinema etkinliğinde Hollywood starları eksik değil. Kısa adıyla Berlinale, özellikle son üç yıldır dünya basının büyük ilgisini çeken ünlülere fazlasıyla yer vermesi nedeniyle eleştiri alsa da, işin 'sanat' boyutunu da ihmal etmiyor. Altın Ayı yarışı ise festivalin en merakla takip edilen bölümü. "Beyond the Sea" adlı filmi yan bölümde gösterilen Kevin Spacey hariç, yukarıda saydığımız oyuncular da yarışmadaki filmleri için buradalar. Gerçi 11 günlük sinema maratonunun yarısını geçtik ama malesef bu yarışta şu ana kadar bizleri heyecanlandıran bir yapım yok. Altın Ayı için mücadele eden toplam 21 film düşünülünce umudu şimdiden kesmemek gerek. 20 Şubat Pazar günü sona erecek olan festivalde her an bir süpriz olabilir. Keanu Reeves'in de rol aldığı Amerikan bağımsızı "Thumbsucker" hiç değilse eli yüzü düzgün bir film olarak diğerlerine göre daha öne çıkıyor. Aynı kulvardaki "In The Good Company" de izlemesi rahat ve de vasat bir film olarak pek iddialı değil. "Matrix" serisinden ve yeni filmi "Constantin" gibi aksiyonlardan yorulduğunu söyleyen Reeves de böyle 'küçük' bir projede yer almanın ne denli rahatlatıcı olduğundan dem vuruyor. Ünlü isimlere bakarak filme bel bağlama işi aslında hayalkırıklığı yaratıyor; mesela yarışmadaki "Değişen Zamanlar" Catherine Deneuve ve Gerard Depardieu gibi bir ikiliyi yıllar sonra yeniden sinemada buluşturuyor ve insana 'keşke ayrı kalsalarmış' dedirtiyor. Afrika, Tanca'daki bu 'yeniden alevlenen aşk' öyküsünün uyarlanış biçimine 'Asmalı Tanca' desek yeridir. Yönetmen Andre Techine bu usta oyunculara dağınık bir öykü vermiş, senaryodaki tutkulu aşk beyazperdede yansıyamamış. Festivalin açılış filmi de olan iddialı epik "Man to Man" ise, ırkçılığı ya da kahramanlarının tutkulu aşkını yansıtmada yetersiz. Başrol oyuncuları Joseph Fiennes ve Kristin Scott Thomas'a (İngiliz Hasta) bir ödül çıkar mı, o da pek olası görünmüyor. Bizim malesef Altın Ayı için yarışan bir filmimiz yok. Neyse ki yan bölümlerle teselli buluyoruz; Semih Kaplanoğlu'nun üç 'Altın Portakal'lı filmi "Meleğin Düşüşü" ile Yeşim Ustaoğlu'nun "Bulutları Beklerken"i Türkiye'yi temsil ediyor. Büyük ödüller olan Altın veya Gümüş Ayı değilse de, belki yan jürilerden bir şeyler bize de düşebilir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|