Lanetli gazeteci
Size bir gazetecinin kısa öyküsünü anlatacağım. İki ay hep geciktirdiğim öykü. Siyahi "cezaevi filozofu" Mumia Ebu Cemal'in Evrensel'deki yazısının hatırlatması sayesinde.
Gary Webb, ABD'nin 300 bin satan parlak "yerel" gazetesi San Jose Mercury News'da iyi bir muhabirdi. Bir olay, onun kimine göre "iyi", kimine göre "lanetlenesi" ününü arttırdı. 1980'lerin ortasında ipuçları ortaya çıkan bir "hikaye"yi derinlemesine araştırdı. Buna göre, Nikaragua'daki "solcu" yönetime karşı ABD'nin (CIA'nın) destek ve finansmanıyla savaşan "Kontralar", aynı zamanda bir uyuşturucu pazarlama ağı kurmuşlar, buradan gelen paralarla da hem silaha, hem ceplerine kaynak sağlamışlardı. Bu işin bir başka boyutu "İrangate skandalı" olarak ortaya çıkmış, ABD'nin ambargo koyduğu İran'a gizlice silah satarak, Kongre denetiminden kaçırdıkları bu parayı Nikaragua'daki "Kontralar"a aktardığı, işin o zamanki Başkan Reagan ve çevresine uzandığı anlaşılmıştı. Webb, aynı olayın "uyuşturucunun ABD'de, özel olarak Los Angeles'ta pazarlanması" boyutunu deşti. Bu pazarlamadaki "CIA bağlantıları"nı buldu. Uzun incelemelerden sonra, 1996'da yine uzunca bir yazı dizisiyle ("Karanlık İtifak: CIA, Kontralar ve Kokain Patlaması" adıyla kitap ta oldu) bunu ayrıntılılarıyla, dönemin en gelişmiş "web siteleri"nden birine sahip gazetesinde tüm belgeleriyle yayınladı. (O dönemde, Milliyet'te yine Dipsiz Kuyu'da bunları aktarmaya çalışmıştım.)
Reddiye, sadece, başta CIA, resmi kurumlardan gelmedi. "Büyük medya", New York Times, Washington Post, Los Angeles Times gibi gazetelerle Webb'in üstüne yürüdü; yazdıklarının "mesnetsiz ve yalan" olduğu söylendi. Yaylım ateşine tutuldu. Özellikle siyahlar, onun yazdıklarından sonra, ciddi soruşturmalar talep ederken... "Pulitzer ödüllü" gazeteci, büyük medya tarafından kurşuna dizildi. Kendi gazetesi de, sonunda onu kovdu. Oysa, iki yıl sonra, bizzat CIA içinde bu işi soruşturan Genel Müfettiş Frederick Hitz'in raporları, Webb'in yazdığı "CIA bağlantıları"nı hemen hemen doğruladı. Ne var ki o bir kere "dışlanmış"tı; sürüden ayrılmış ve lanetlenmişti. Kaliforniya Meclisi'nde bir araştırma işi ile bir, iki küçük gazetedeki geçici işler dışında, medyada iş bulamaz hale getirildi. Karısı, üç çocuğuyla onu terk etti. Geçen yılın sonlarına gelindiğinde evi de elinden gitmişti. Eşyalarını toplamış, taşınmak üzereydi. Bir gece annesine, "Yazamıyorum, o zaman ne işim var?" dedi. Ve bilinen son sözleri bu oldu. Terk etmek üzere olduğu evine gelen nakliyeciler, başına iki kurşun sıkılmış cesedini buldular. "İntihar" etmişti. 49 yaşındaydı. "Gerçekleri bulmaya ve söylemeye çalışırken, her şeyini kaybetmişti." Daha doğrusu, lanetlenmiş ve herşeyini kaybetmesi sağlanmıştı. Aklıma, bir başkasının, "Bush'un Bin Ladin bağlantıları"nı yazmış, "Bush'un bir zamanlar uyuşturucuyla yakalanmasının örtbas edilmesi" üstüne kitap çıkarmış ama lanetlenmiş 43 yaşındaki gazeteci James Hatfield'in otel odasında aşırı dozla "intihar"ı geldi. "İntiharlar" elbette doğru olabilirdi ama, o ana dek, bu gazeteciler zaten meslektaşları tarafından infaz edilmişti!
|