|
|
|
|
|
|
Çok sinirli biriydim Ercan sayesinde bütün sinirim geçti
* 80'lerde seks sembolü olarak anılan bir kadın nasıl oluyor da cumartesi anneleriyle oturuyor, Batman'da kütüphane kuruyor, çevreci oluyor? İnsan sürekli aynı fasulyeyi yemekten, aynı şeyden sıkılıyor! Soyunsam ben yine güzelim. Bu arada size bacaklarımı da göstereyim (eteğini sıyırıp bacaklarını gösteriyor...)
* Çekelim hemen şu pozu; gerçekten taş çıkartırsınız genç kızlara! (Kahkahalar atıyor) İnsan değişiyor bir kere... Hayatta önem verdiğin şeyler değişiyor. 'Cumartesi annelerinin yanında olayım, puan toplarım' diye yapmıyorum bunu, bir gün televizyonda 60-65 yaşındaki kadınları yoluyorlarken gördüm, ertesi gün sokağa fırladım! Doğal bir reaksiyon.
* Reaksiyonu az bir milletiz ama... Çok! Mesela hayvanlar konusundaki değişimim inanılmayacak bir şey benim hayatımda! Keşke insanlardan önce hayvanlarla tanışsaydım!
* İyi de gün gelip insanı bu kadar değiştiren nedir? Şöyle bir şey oldu: Bir gün sete giderken Boğaz Köprüsü'nde önümde bir BMW bir şeye çarptı, ben çarptığı şeyin sadece sesini duydum. İnanılmayacak bir ses. O arada 40 kişi beni bekliyor çekim için. İndim, küçücük bir yavru köpek, ağzından burnundan kan geliyor. 'Ya kurtulursa' dedim içimden, anasını satayım işin! Yavru olduğu için kemikler gelişmemiş, o yüzden yaşıyordu. O an şunu düşündüm; orada bıraksam ölecekti. O hayvanın bana sığınmasıyla, hayatın anlamsızlığı kafama dank etti.
* Dönüm noktası oldu bu öyle mi? Bunu 40 yaşında; bundan 10 sene önce fark ettim. Tabii bu noktaya gelmek için de biraz tuzun kuru olması gerekiyor. Sadece geçim peşinde olan insanın bunu keşfetmesi çok zor. O bir şans. Ama o kadar çok şeyden, sinema kadar demeyeyim ama ona yakın tad alıyorum ki...
* Ercan Bey'in de (Karakaş) değişiminize çok katkısı oldu mu? Hem de çok. Bir kere ben çok sinirli bir insandım, bütün sinirim geçti. Çünkü o kızmayan, çok yumuşak bir insan. Zor bulunuyor ama böylesi...
* Siz mi tavladınız Ercan Bey'i? Biz aslında bir sürü çevrede bir arada olmuşuz ama ben hatırlamıyorum, kalabalık ortamlardı. Ankaralı bir gazeteci arkadaşım var ismini vermeyeyim... Ona sataşıyordum, 'Birini bulsana, hiç mi arkadaşın yok' diye. Ankara'da şov yapıyoruz, Ercan Bey geldi bir akşam. Ertesi gün de arkadaşıma kimlerin geldiğini anlatıyorum filan. Ercan'ın adını duyunca, 'A bak, o yalnız; seni alır' dedi (gülüyor). Konuyu bildiği halde yazmadı. Gazetecilere güvenilmez denir ama benim çok güvenilir arkadaşlarım var!
* Ercan Bey'le siyaseti tartışır mısınız? Tartışmaz olur muyuz? CHP'de kıyamet kopuyor, gayet tabii herkes fikrini söylüyor.
* Fikirleriniz çatışır mı? Genelde benzer şeyler düşünüyorum. Çok farklı düşünürsek çok kavga çıkar evde! (gülüyor) Ayrıldığımız noktalar çok zayıf noktalar, genelde aynı düşünüyoruz.
* Siyasete girmeyi düşünmez misiniz? Sen beni Meclis'te düşünebiliyor musun? (gülüyor)
* Hükümet gibi kadınsınız, neden olmasın? Herhalde üçüncü gün iptal ederlerdi. Siyaset belli oranda bir rol, bir kalıp gerektiriyor, hiç bana uygun değil. Ben tam tersine daha uç, aktivist hareketlerde bulunmak isterim. Kendilerini zincirlere falan bağlıyorlar ya, bayılıyorum onlara. Enerjim olsa onlarla takılacağım.
* Kendinizi entelektüel sınıfına sokuyor musunuz geçirdiğiniz değişimden sonra? Gayet tabii sokuyorum. Alman dili edebiyatı okudum, inatla oyuncu olmayacağım diyordum, olduk yine! O zaman 35 yaşında popomu yırtarak 4 ayda İngilizce öğrendim. Bunu 'entelektüel olayım' diye yapmadım. Bu köklerinizle de ilgili bir şey, ben böyle bir ailede doğdum. Teyzem yüksek fizikçi, dayım avukat, dedem ağır ceza reisiydi, annem Türkoloji mezunu, babam gazeteci. Okumuş, aydın bir aile. Başka bir şey beklenemez. Bir de seçimlerinizi daha sonra yapıyorsunuz. Ben üniversitede kalacaktım, olmadı. O olmayınca, hayatın sizi sürüklediği yerde beslenmek istediğiniz şeylere tekrar bakıyorsunuz. Nelerden daha mutlu olacaksınız diye...
|
|
|
|
|
|
|
|
|