|
|
|
|
|
Bir Şampiyonun Trajedisi
|
|
2003 yılında dünyanın en büyük atleti olarak selamladığımız Süreyya Ayhan şimdi acıklı bir Türk filminin kahramanı.
Paris 2003. Dünya Atletizm Şampiyonası. Yolda çevirme var. Polislere akreditasyon kartımızı gösteriyoruz. Fas kökenli polis, "El Guerrouj" diyor gururla. Biz de altta kalmıyoruz. "Pazar stada gelin ve 1500 metrede Süreyya'yı izleyin" diyoruz daha büyük gururla. Aradan bir yıl ve bir dünya ikinciliği geçiyor. Aynı Süreyya Ayhan, televizyona çıkıyor ve, "Sakatlığım ciddi. Olimpiyat'ta yarışamayacağım" diyor ağlamaklı.
Ağla Süreyya ağla Aradan bir gün ve nice söylenti geçiyor. Süreyya'nın eşi Yücel Kop'la birlikte Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA) yetkililerini engelledikleri ortaya çıkıyor. İşin içine sahte örnek verilmesi iddiaları karışıyor. Aradan birkaç ay ve Süreyya'sız koskoca bir Olimpiyat geçiyor.Kop çifti, cafcaflı bir basın toplantısı düzenliyor ve, "Uluslararası Atletizm Federasyonu temiz olduğumuzu bildirdi" açıklamasını yapıyor. Aradan birkaç saat geçiyor. Belgede aslında, "Savunmanız yeterli bulunmadı. Geçerli bir savunma yollayın. Karar çıkana kadar yarışamazsınız" yazdığı ortaya çıkıyor. Aradan birkaç ay geçiyor. Kendilerine, "Size ceza verdirmeyiz" diyen Federasyon Başkanı, çiftin oylarına rağmen seçilemiyor. Aradan 2 ay geçiyor. 2 yıllık ceza açıklanıyor. 1 Ekim'den geçerli ceza 2006 Avrupa Şampiyonası'nın da kaçması demek. Yani aslında 3 yıllık bir ceza bu. O ise ağlıyor. Hem kendisine hem eşine hem Türk atletizminin kaçırdığı fırsata ağlıyor. Geçmiş olsun Süreyya.
|
|
|
|
|
|
|
|
|